8. Hukuk Dairesi 2009/6543 E. , 2010/1483 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Andırın Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 06.03.2009 gün ve 116/49 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava konusu 111 ada 9 parselin l/4 payını tespitten önce 28.10.1991 günlü senetle satın ve devraldığını, kadastro çalışmalarında hatalı tespit edildiğini açıklayarak davalı-babası ... üzerindeki l/4 paya ilişkin tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, uyuşmazlık konusu taşınmazın 17.9.1957 tarihli tapu kaydı kapsamında kaldığını, miras bırakanı-babası ...’ten intikal ettiğini, kız kardeşi dava dışı ...’nin payını da devralmak suretiyle taşınmazın 2 /4 hissesine sahip olduğunu, bunun ¼ payını ise kadastro çalışmalarından evvel davacı-oğluna devrettiğini, ¼ payın adına tespitinin doğru bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın ispatlandığı gerekçesiyle kabulüne, 111 ada 9 parselin davalı üzerindeki ¼ payına ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın kabulüne ilişkin önceki hüküm davalının temyizi üzerine Dairenin 20.4.2006 tarih, 2059 Esas ve 2672 Karar sayılı ilamı ile özet olarak “... Dava dilekçesinin davalı ... yerine aynı konutta oturan oğlu davacı ... imzasına tebliğ edildiği, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 39 ve Tebligat Tüzüğünün 60. maddesine göre davalı yerine davada karşılıklı hasım durumunda bulunduğu davacıya yapılan tebligatın geçersiz olduğu, davalının bu nedenle yargılama oturumlarına katılamadığı ve savunma hakkının kısıtlandığı....” gerekçesiyle bozma sevk edilmişti.
Dava konusu parsel senetsizden...evlatları ... ve ...’nın zilyetliklerinde bulunduğu, ...’nın 2/4 payını oğlu...’a (... oğlu) hibe ettiği, ...’nın ise ¼ payını uhdesinde bırakarak, ¼ payını oğlu davacı...’a 28.10.1991 tarihli senetle sattığı belirtilmek suretiyle, 2/4 payı dava dışı ... (... oğlu), ¼’er payı ise davacı ... (...oğlu) ve davalı ... adına tespitle, itirazsız 17.1.2003 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı, dava konusu taşınmazın dedesi-davalının babasından intikal ettiğini, babasına ait ¼ payı 28.10.1991 tarihli senetle, halası ...’ye ait ¼ payı ise 14.10.1999 tarihli senetle satın ve devraldığını, davalı adına tespitin hatalı olduğunu ifade ederek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı ise uyuşmazlık konusu taşınmazın ibraz ettiği tapu kaydı kapsamında bulunduğunu ileri sürerek 4.9.2006 tarihli tanık listesini sunmuştur. HUMK.nun 259 ve 365.maddelerine göre, taşınmazlara ilişkin uyuşmazlıklarda yerel bilirkişi ve tanıkların uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu yerde dinlenilmeleri gerekir. Mahkemece, oluşturulan keşif kararında davalı tanıklarına keşif gün ve saatinin bildirilerek keşfe çağrılmalarına ilişkin husus yer almamaktadır. Mahkemece yapılacak iş, usule uygun keşif kararı verilerek belirlenecek yerel bilirkişi ve liste halinde bildirilen taraf tanıklarının HUMK.nun 258. maddesi gereğince keşif mahalline çağrılmaları, uyuşmazlık konusu taşınmazın öncesi itibariyle kime ait bulunduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, zilyetliğin kim tarafından sürdürüldüğü hususlarının iddia ve savunma çerçevesinde sorulup belirlenmesi, beyanlar arasında çelişki olduğu takdirde aykırılığın HUMK.nun 265. maddesi uyarınca giderilmesine çalışılması, davalı tarafından ibraz edilen 17.09.1957 tarihli tapu kaydının ilk tesisinden itibaren son durumunu gösterir şekilde Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, tamamı yerel Tapu Sicil Müdürlüğünde bulunmadığı taktirde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığından istenmesi, kadastro çalışmalarında revizyon görüp görmediğinin Kadastro Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, davalı ile irtibatı üzerinde durulması ve başka bir parsele revizyon görmediğinin tespiti halinde keşifte uygulanarak dava konusu taşınmazın kayıt kapsamında olup olmadığının tespiti, bundan ayrı davacıya ait 28.10.1991 ve 14.10.1999 tarihli senetlerin de teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla keşifte uygulanması, ondan sonra tüm dosya kapsamı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesidir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
Davalının temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 01.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.