8. Hukuk Dairesi 2009/6638 E. , 2010/1473 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Hamit ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Çal Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 10.07.2007 gün ve 735/371 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava konusu 112 ada 151 parsel kapsamında kalan yaklaşık 5 dönümlük taşınmazın miras bırakanından kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Nüfus aile kayıt tablosuna göre, davacının miras bırakanı ... 25.05.1987 tarihinde ölmüştür. Miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, taksim ya da taşınmazın intikal şekli hakkında bir açıklama da yapılmamıştır. TMK.nun 701.maddesine göre, “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir” elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları bulunmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Aynı kanunun 702.maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Dava açmakta tasarrufi bir işlem olduğuna göre, mirasçılardan birisinin tek başına dava açması mümkün değildir. Mirasçılardan birisinin açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması (olurlarının alınması) veya TMK.nun 640.maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesi mümkün değildir. Davacının böyle bir dava açma yetkisi bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak işin esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.04.2010 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Davacı, miras ve eklemeli zilyetlik hukuksal nedenine dayanarak dava konusu 112 ada 151 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş; mahkemece, teknik bilirkişinin krokisinde A harfi ile gösterilen 6.036,40 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün ana parselden ifrazıyla iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiş, Hazine temsilcisinin temyizi üzerine yerel mahkeme hükmünün dairemiz çoğunluğu tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı ... ..., dava dilekçesinde, dava konusu yaptığı taşınmaz bölümünün babasından (...) intikal ettiğini bildirmiş, ilerleyen aşamalarda başka açıklama yapılmaksızın dava dilekçesini tekrar etmiştir. Dosya arasında bulunan nüfus kaydına göre ..., 25.05.1987 tarihinde ölmüş, davacıyı ve dava dışı kişileri mirasçı olarak bırakmıştır. HUMK.nun 75/2. maddesine göre; hakim müphem ve mütenakız gördüğü iddia veya sebepler hakkında izahat isteyebilir.
Somut olayda; davacı, taşınmazın miras bırakanından intikal ettiğini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, intikal şekli hakkında bir açıklama yapmamıştır. Mahkemece bu husus davacıdan sorulmamıştır. Az yukarıda belirtilen usul hükmü gereği, belirsiz olan bu hususun açıklatılması gerekmektedir. Başka anlatımla, intikalin ne şekilde gerçekleştiği, miras yoluyla intikal ettiyse mirasçılar arasında paylaşımın yapılıp yapılmadığı davacı, yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak mülkiyetin niteliğinin açıklığa kavuşturulması gerekir. Dava konusu taşınmazın elbirliği mülkiyeti niteliğinde olduğunun anlaşılması durumunda yukarıdaki gibi bozulmasına, aksi durumda ise iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu yön araştırılıp belirlenmeden, taşınmazın elbirliği mülkiyetinde olduğu varsayılarak yazılı şekilde bozulmasına karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan bu nedenlerle, bozmaya katılmakla birlikte gerekçe yönünden Dairemizin sayın çoğunluğunun görüşüne katılmamaktayım. 01.04.2010