1. Hukuk Dairesi 2016/5964 E. , 2017/5977 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili (katılma yolu ile) ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı ile ... 4. Aile Mahkemesi’nin 2009/451 Esas sayılı dava dosyasının 03/12/2009 tarihinde verilen karar sonucu davalı ile boşandıklarını, aile konutu niteliğinde olan 43637 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 45 no’lu bağımsız bölümde davalı ile 1/2’şer oranda paydaş olduklarını,evden kovulması nedeniyle 05/04/2009 tarihinden itibaren taşınmazdan faydalanamadığını, noter kanalıyla 12/01/2012 tarihinde ihtarname gönderdiğini ancak bu ihtarnameden önce de taşınmazdan yararlanma isteğini davalıya bildirdiğini ileri sürerek 05/04/2009 tarihinden dava tarihine kadar fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere ıslahla birlikte 10.860,00-TL ecrimisilin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; boşanma kararının 25/07/2011 tarihinde kesinleştiğini, velayeti kendisine bırakılan çocuklarıyla birlikte çekişme konusu dairede yaşadıklarını ancak 30/06/2012 tarihinde ...ki lojmana taşındıklarını, çekişme konusu taşınmazla ilgili katkı alacağına ilişkin dava sonucunun beklenilmesi gerektiğini, Aile Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık konusunun Aile Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı Dairece; ecrimisil isteğine ilişkin eldeki davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, işin esası bakımından taraf delilleri toplanıp varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 43637 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan kat mülkiyetine tabi 45 no’lu konut nitelikli taşınmazın ½ paylarla taraflar adına kayıtlı olduğu, taşınmazın 12/12/2005 tarihinde satış yolu ile edinildiği ve tapu kaydında aile konutu şerhinin bulunduğu, boşanmalarına ilişkin kararın 25/07/2011 tarihinde kesinleşip nüfusa tescil edildiği, davacının, noter aracılığı ile davalıya göndermiş olduğu 12/01/2012 tarihli ihtarnamede,çekişme konusu taşınmazı 07/04/2009 tarihinden beri tek başına davalının kullanımında olup, ihtarın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde boşaltılmasının istendiği, davalının çalıştığı kurumca verilen yazı içeriğinden 28/06/2012 tarihli karar ile davalıya lojman tahsis edildiği, davalının 30/06/2012 tarihinde lojmana taşındığını beyan ettiği, bilirkişice boşanma tarihi olarak saptanan 14/03/2011 ila eldeki davanın açılış tarihi olan 17/10/2012 tarihi arasındaki dönem için davacının ½ payı nazara alınarak ecrimisil hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği gibi ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmazın aile konutu olduğu tarafların kabulünde olup, her ne kadar davalıya 28/06/2012 tarihinde çalıştığı kurumca lojman tahsis edildiği bildirilmiş ise de davalının bu tarihten sonra sözü edilen lojmanda ikamet ettiği saptanamadığına göre ecrimisilin başlangıç tarihinin boşanmanın kesinleştiği tarih olan 25/07/2011 tarihi olarak kabul edilip bu tarihten itibaren dava tarihine kadar hesaplanması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle 14/03/2011 tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi doğru değildir.
Bilindiği üzere, Yargıtayın 4.2.1948 tarih ve 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ıslah, soruşturma ve yargılama bitinceye kadar yapılabilir, Yargıtay"ca karar bozulduktan sonra hüküm mahkemesince yeni tahkikat sırasında ıslah yapılmasına olanak yoktur. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177/1. maddesi de aynı doğrultuda ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği hükmünü içermektedir. Bozmadan sonra ıslahın olanaklı olduğuna dair açık ya da örtülü bir hüküm de yasada yer almamaktadır.
O halde Dairenin 21.10.2014 tarihli bozma kararından sonra 21.10.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle istenilen miktarın reddedilmesi ve dava dilekçesindeki istekle bağlı kalınarak karar verilmesi gerekirken, aksine düşünceyle yazılı biçimde karar verilmiş olması da isabetli olmamıştır.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Hâl böyle olunca; tarafların boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 25/07/2011 tarihinden dava tarihine kadar yukarda belirtilen ilke ve düzenlemeler uyarınca saptanacak ecrimisile karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Kabule göre de, hüküm gerekçesinde “keşif sırasında apartman görevlisi ile yapılan görüşmede çekişme konusu dairenin kirada olduğu ve kiraya verenin ve daireyi hakimiyet altında bulunduranın davalı olduğu tespit edildiğinden ecrimisilin hesaplanmasında mahallinde yapılan inceleme ve tespitlerin nazara alındığının” belirtildiği ancak bu hususun 20/03/2015 tarihli keşif tutanağına yansıtılmadığı gibi taraflarca delil olarak dayanılmayan ve tanık olarak gösterilmeyen bir kişinin beyanı ya da esas alınarak hükmün gerekçelendirilmesi de isabetli olmamıştır.
Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.