19. Hukuk Dairesi 2014/5687 E. , 2015/2585 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı-karşı davalı vekili Av. ... ile davalı-karşı davacı vek. Av. ..."un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili asıl davada, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 25.01.2010 tarihli satın alma sözleşmesine istinaden davalı tarafça üretilecek iplikte sözleşmede öngörülen oranda kaşmir bulunması gerekirken yurt dışı kuruluşlarca yapılan testlerde hiç kaşmir içermediğinin tespit edildiğini, bu durumda davalının sözleşme koşullarına uygun iplik teslim etmediğini, müvekkilince bu ipliklerden üretilen çorapların sipariş veren firmalarca satın alınmaması sebebiyle elinde kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin ayıplı ve hileli satış nedeniyle uğradığı 75.457,33 Avro zararın şimdilik 20.000 TL lik kısmının 21.04.2010 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise; davanın .... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nde açılan tazminat davası ile aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesini istemiştir.
Davalı vekili asıl davada, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının TTK"nın 25. maddesinde belirlenen sürede ayıp ihbarında bulunmadığını, müvekkilince üretilen iplik ayıplı olmadığı gibi üretilen ipliğin değil ancak davacı tarafından üretilen çorabın test edildiğini, test sonuçlarının yanlış olduğunu müvekkilinin davacı ile sözleşme imzalanmasında hilesinin söz konusu olmadığını, davacıya gönderilen numune iplikler uygun bulunarak devamının istendiğini, ileri sürerek davanın reddini istemiş, birleşen davada ise; cari hesaptan doğan 33.269,89 Avro bakiye alacağının temerrüt tarihi olan 29.05.2010 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte karar tarihindeki kur üzerinden davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen 20.09.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre; davalı tarafça üretilen ipliklerin ayıplı olmadığı, kaldı ki davacının en son mal aldığı 13.03.2010 tarihinden 38 gün sonra 21.04.2010 tarihinde ayıp ihbarında bulunduğu gözetildiğinde TTK"nın 25/4. maddesinde öngörülen 2 veya 8 günlük sürelerde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığı, birleşen davada ise tarafların ticari defter ve kayıtlarının birbirini teyit ettiği, davalı tarafından iade edilen 1178 kg lık iade iplik faturasının davalı defterlerine işlendiği, davacının davalı şirkete toplam verdiği 5361,30 kg iplik karşılığında davalı tarafça yapılan 20.000 TL lik ödeme düşüldüğünde davalının 33.475,56 Avro alacağı olduğu, davacının talebinin 33.269,89 Avro olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davada ise davanın kabulü ile 33.269,89 Avro"nun 02.06.2010 tarihinden itibaren devlet bankalarının Avro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği faizi ile davalı ...şirketinden alınarak ...ye ödenmesine karar verilmiş, asıl davanın reddine ilişkin hüküm asıl davada davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle asıl dava yönünden satılan malın niteliğine göre dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 25/3. maddesinde öngörülen 8 günlük muayene ve ihbar yükümlülüğünün somut olay bakımından yerine getirilmemiş olması nedeniyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı-birleşen davada davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı-birleşen davada davacı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacı-birleşen davada davalıdan alınarak davalı-birleşen davada davacıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 25.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.