Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2020
Karar No: 2015/3428
Karar Tarihi: 23.02.2015

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2015/2020 Esas 2015/3428 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2015/2020 E.  ,  2015/3428 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Davacı, Alman vatandaşlığına geçene kadar yurtdışı çalışma sürelerinin borçlandırılması suretiyle hizmetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R

    Dava, davacının Almanya"da sigorta kapsamına girdiği 07.01.1979 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davacının yurt dışında fiili çalışmasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    I) 6552 Sayılı Kanun Öncesi Dönem
    Kurum uygulamasında sigortalılık başlangıç tarihi 3201 sayılı Kanun"un 5.maddesine göre borçlanılan süre kadar geriye gidilmek suretiyle bulunmakta ve 3201 sayılı Kanun"un 5.maddesinin son fıkrasına göre uluslararası sözleşmelerde yer alan başlangıç tespitine dair hükümlere dayalı tespit talepleri reddedilmekte iken Yargıtay 10. ve 21.Hukuk Dairelerinin yerleşik içtihatlarında; uluslararası sözleşmede yer alan sigortalılık başlangıç tarihine dair hükümler doğrultusunda belirlenen sigortalılık başlangıç tarihinin aylık koşullarının belirlenmesinde dikkate alınmasının gerektiği ifade edilmekteydi.
    II) 6552 Sayılı Kanun Sonrası Dönem
    Kurum uygulamasının uluslararası sözleşmelere aykırı olmasının doğurduğu uyuşmazlıkların önüne geçilmesi amacıyla 10.09.2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun"un 29.maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına "Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” cümlesi eklenerek sözleşmeye dayalı sigortalılık başlangıç tarihi 3201 sayılı Yasa"daki yerini almıştır.
    6552 sayılı Kanun"la yapılan düzenleme ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerine dayalı sigortalılık başlangıç tarihinin ülkemizde başlangıç kabul edilebilmesi için bu tarihin çalışma başlangıcı olması ve borçlanma koşulları getirilmiştir.
    A) Borçlanma Koşulu
    Anayasa"nın 90.maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme hükümleri 3201 sayılı Kanunun 5.maddesinden önce uygulanma önceliğine sahip olduğundan ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerde ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için borçlanma talebinde bulunulması veya kısmen de olsa borçlanma bedelinin ödenmesi zorunlu değildir.
    Uluslararası sözleşmelere konulan bu yöndeki hükümlerin amacı; yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının ülkemize dönmesi halinde uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan haklar yönünden önem arz eden sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesinde, ülkemizde çalışan sigortalılar ile aynı koşullara tabi tutmak olup bu hüküm 3201 sayılı Yasa"da yer alan yurtdışı borçlanma hükümlerinden bağımsız bir sosyal güvence olduğundan uygulanması için borçlanma koşulu da aranmaz.
    Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatına malullük, yaşlılık ve ölüm (uzun vadeli sigorta kolları) hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla yürürlüğe giren 30.05.1978 tarih ve 2147 sayılı Kanun ile 08.05.1985 tarih ve 3201 sayılı Kanun"ların kendilerinden önce yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler ile yabancı bir ülkede çalışan Türk vatandaşlarına tanınan sosyal güvenlik haklarını koşula bağlaması, ortadan kaldırması veya sınırlaması da Anayasa"nın 90.maddesinin açık hükmü karşısında mümkün değildir.
    B) Çalışma Koşulu
    10.09.2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun"un 29.maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına eklenen cümle ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde yer alan sigortalılık başlangıç tarihine dair hükümlerin uygulanabilmesi için akit ülkede çalışma başlangıcı aranmıştır. Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti için işe giriş (çalışma) aranacağı madde gerekçesinde de açıkça ifade edilmiştir.
    Sosyal güvenlik hakkı temel bir insan hakkı olup, çağdaş anayasaların tümünde bu anlayışa yer verilmiştir. Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin belirlendiği Anayasa’nın 2.maddesinde, “Devletin sosyal bir hukuk devleti” olduğu hükme bağlanmış, 60.maddesinde de herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alıp, gerekli teşkilatı kuracağı öngörülmüştür.
    Anayasamızın 62.maddesi “Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.” hükmünü içermektedir.
    Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine yönelik hükümlerin ve akit ülkelerin sosyal sigortaya ilişkin mevzuatlarının birbirinden farklı olması nedeniyle bu ülkeler arasındaki uygulama farklılıklarını en aza indirmek, Anayasamızın 62.maddesi gereğince yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması yönündeki uygulamanın, yurt içinde fiili çalışma veya isteğe bağlı prim ödeyenlere göre hak ve adalet duygularını sarsacak derecede avantajlar sağlamasının önlenebilmesi için 3201 sayılı Kanun"un 5.maddesine eklenen cümle vee Kanun gerekçesinde yazılı olduğu üzere çalışma (işe giriş) aranması doğru ve yerinde bir anlayıştır.
    Öte yandan, uluslararası sözleşmelerde yer alan "sigorta kapsamına girme" kavramının yorumu sonucunda ortaya çıkan tablonun; sosyal güvenlik hakkının sağlanmasına yönelik tedbir kapsamını aşarak kabulü mümkün olmayan bir avantaja dönüşmemesi gerektiği ve yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması çabasının yurt içinde fiili çalışma veya isteğe bağlı prim ödeyenler yönünden eşitsizliğe neden olmaması gerektiği de unutulmamalıdır.
    C) Kurum Uygulaması
    Kurumun 29.09.2014 tarih ve 2014/27 sayılı genelgesi ile Kanun metni ve gerekçesine aykırı bir biçimde çalışma (işe giriş) niteliğinde olmayan sürelerin de (çocuk yetiştirme vb) sigortalılık başlangıç tarihinin tespitinde dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
    Kurumun 2014/27 sayılı Genelgesi açıkça Kanun"a ve gerekçesine aykırı olmakla birlikte genelgenin yayımlanmasından sonra doğrudan Kuruma başvuranların yurt dışında fiili çalışmaya dayalı olmayan sigortaya giriş tarihleri aylık bağlama koşullarının belirlenmesinde dikkate alınacağından Kurum ile sigortalılar arasında yargı önüne gelmesi gereken bir uyuşmazlık çıkmayacaktır. Buna mukabil derdest davalarda Kurumun 2014/27 sayılı Genelgesinin uygulanmaması halinde, daha önce uyuşmazlığı yargı önüne taşıyanların, kendilerine Genelge hükümleri uygulanan sigortalılara nazaran hak kaybına uğrayacağı açıktır. Davacıların davadan feragat zorunluluğu da bulunmadığına göre, davacıların 2014/27 sayılı Genelge sonrasında doğrudan Kuruma başvuranlara göre eşitliğe aykırı bir sonuçla karşılaşmamaları ve sosyal güvenlik haklarının temini için 2014/27 sayılı Genelgenin sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti için fiili çalışma aramayan hükümlerinin eldeki davalarda uygulanması gerekir.
    Yukarıda yer alan hukuksal açıklamalar ışığında; 01.09.1950 doğumlu davacının 07.01.1979 tarihinden itibaren çocuk yetiştirme nedeniyle Almanya"da sigorta kapsamına alınması nedeniyle bu tarihin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti gerekirken yazılı biçimde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi