8. Hukuk Dairesi 2018/6843 E. , 2020/7756 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, 154 ada 37 numaralı parsel üzerinde bulunan binadaki 9,14,23,27 numaralı dükkanlar ile 40 ve 47 numaralı dairelerin 24.10.2008 tarihinde malik Rafet Verim"in vefat etmesi ile birlikte yasal mirasçıları olan vekil edeni ile davalıya intikal ettiğini, davalının murisin vefat ettiği tarihten bu yana dava konusu yerleri gerek kiraya vererek gerekse bizzat kullandığını, vekil edeninin, dava konusu yerlerden payına düşen gelirlerinden faydalanmak istediğini davalıya bildirdiğini ancak sonuç alınamadığını belirterek, davalının dava konusu bağımsız bölümlere yaptığı müdahalesinin önlenmesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 60,00 TL ecrimisil bedelinin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, vekil edeninin davacının hisselerine herhangi bir müdahalesi olmadığını, dava konusu yerlerde kat irtifakının kurulu olduğunu, kat mülkiyetinin kurulu olmadığını, 9,14,27 numaralı dükkanların boş olduğunu, 23 nolu dükkanda kendi hissesine düşen yeri kullandığını, 40 nolu meskende anneleri olan Yadigar Verim’in ikamet etiğini, 47 nolu meskende ise hissesi oranında ikamet ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine, dava konusu taşınmazlardan zemin kat 23 nolu bağımsız bölüm ile 4. kat 47 nolu bağımsız bölüm için taleple bağlılık ilkesi gereği 10,00 TL ecrimisilin dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer taşınmazlar yönünden talebin reddine, davalının davacının hissesine müdahale ettiği değerlendirilen zemin kat 23 nolu bağımsız bölüm ve 4. kat 47 nolu bağımsız bölümde yapmış olduğu müdahalenin men"ine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu taşınmalarda tarafların paydaş oldukları, kabule konu 23 numaralı bağımsız bölümün dükkan, 47 numaralı bağımsız bölümün ise mesken olarak davalı tarafından kullanıldığı, Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda, ihtarname tebliğ tarihi ile dava tarihi arasındaki ecrimisil miktarının davacının payı oranında tespit edildiği, Mahkemece, dava dilekçesindeki talebe göre hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir .
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir .
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir .
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarıda belirtilen ilke ve usuller dikkate alınmaksızın soyut bir takım belirlemeler ile ecrimisil hesabı yapılmış, Mahkemece bu rapor ile sonuca gidilmiştir. Bilirkişi raporu, somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermeli ve Yargıtay denetimini sağlayacak bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Hâl böyle olunca; Mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak, az yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde ecrimisil hesabını içeren bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ayrıca, davacının dava dilekçesinde ecrimisil yönünden 2013-2014 dönemi için 10.00 TL ecrimisil talep ettiği ve davasını ıslah etmediği gerekçesi ile taleple bağlı kalınarak 23 ve 47 numaralı bağımsız bölümler yönünden ihbarname tebliğ tarihinden dava tarihine kadar 10,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, davacının 25.02.2016 tarihli makbuz ile 125,40 TL tamamlama harcı yatırdığı, 26.02.2016 tarihli celse de, ıslah harcını yatırdığını sözlü olarak beyan ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, her ne kadar, davacının yatırdığı tamamlama harcının hangi dönem ve miktarlara ilişkin olduğu açık olmasa da, davanın ıslah edilmediğini söyleyebilme olanağı yoktur. O halde, Mahkemece yapılması gereken iş, davacı tarafça yapılan ıslah göz önüne alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır. Tüm bu hususlar düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 216,08 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 648,24 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 01.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.