14. Hukuk Dairesi 2016/16704 E. , 2017/7904 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.02.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın usul yönünden reddine dair verilen 07.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 31.10.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden gelmedi. Karşı taraftan davalı ... vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; 6 parsel sayılı 824.819,98 m2 tarla niteliğindeki taşınmazın paylı malikleri olduklarını, dava konusu taşınmazdan davalı ..."nın 08.04.2014, davalı ..."ın 22.05.2014 tarihlerinde pay aldıklarını, davacıların önalım haklarını kullanmalarını engellemek amacı ile satış bedellerini tapuda kötü niyetli olarak yüksek gösterdiklerini, belirlenecek gerçek değer üzerinden dava konusu payların iptali ile davacılara eşit oranda tesciline karar verilmesini istemiştir. Davacılar vekili 07.06.2016 tarihli oturumda bir kısım davacılar yönünden davadan feragat ettiğini; ayrıca, gerçek değerden kastının keşifte belirlenen değer değil, tapudaki satış bedeli olduğunu, tapudaki satış bedeli ve masraflar üzerinden davanın kabulünü istemiştir.
Davalı ... davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili tapu kaydındaki şerh nedeniyle ortaklığın giderilemeyeceğini, önalım hakkının talep edilemeyeceğini, mahkemenin görevli olmadığını, paydaş sayısının çokluğu nedeniyle ihtar çekilmesinin imkansız olduğunu, fiili taksim bulunduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava dilekçesinde dava değerinin 47.000 TL olarak gösterildiği, ön inceleme duruşmasında davacı vekiline taşınmazın tapuda gösterilen değeri üzerinden hesaplanan ve eksik yatırılan peşin harcı tamamlaması için 10 günlük kesin süre verildiği, verilen kesin süre içinde dava değeri üzerinden hesaplanan peşin harç tamamlanmadığı gerekçesiyle HMK ve Harçlar Kanunu ile Uygulama Yönetmeliği hükümleri uyarınca davanın usul yönünden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 90.maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı yasanın 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Somut olayda; mahkemece tarafların iddia ve savunmalarının araştırılması yönünden 10.01.2016 tarihinde keşif yapılmış ve şahitler dinlenmiş, keşif raporu alındıktan sonra 05.04.2016 tarihli celsede davalılar yönünden tapu kütüğü, akit senedi ve davalılarca taşınmazın satışı ile devralınması esnasında yapılan masrafların bildirilmesinin istenmesine karar verildikten sonra mahkemece tapunun cevabı beklenmeden 10.12.2015 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı vekiline taşınmazın tapuda gösterilen değeri üzerinden eksik harcı yatırması için 10 günlük kesin süre verildiği ve verilen kesin süre içinde dava değeri üzerinden eksik harç yatırılmadığı gerekçesiyle HMK ve Harçlar Kanunu ile Uygulama Yönetmeliği hükümleri uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, 10.12.2015 tarihli oturumda eksik harcın tamamlanması için mahkemece davacı tarafa verilen kesin süre usulüne uygun bulunmamaktadır.
Davacı vekiline harca esas değer, miktar olarak açıkça ihtar edilmesi gerekirken "tapudaki değeri üzerinden" eksik harcı tamamlaması için yukarıdaki ilkelere aykırı olarak verilen ara kararının yerine getirilmediğine dayalı davanın reddi kararı doğru bulunmamış, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.10.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.