19. Hukuk Dairesi 2014/15261 E. , 2015/2567 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl dava olan maddi ve manevi tazminat davaları ile karşı dava olarak açılan alacak davasının yapılan yargılamaları sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulü ile karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili asıl davada, müvekkilince üretilip satılan mobilya ürünlerinde kullanılmak üzere davalıdan satın alınan PVC kenar bantlarında imalat hatası bulunması sebebiyle müvekkilince satılan ürünlerin iade edildiğini, davalıdan satın alınan ürünlerin ayıplı olduğunun ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 03.08.2010 tarihli ve 2010/92 D İş sayılı dosyasından alınan 03.08.2010 tarihli tespit raporu ile saptandığını, bu yüzden müvekkilinin kazanç kaybına uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak maddi zararın şimdilik 10.000 TL"lik kısmı ile 5.000 TL manevi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, karşı davada ise davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili asıl davada; davacının yasal süresinde muayene ve ayıp ihbarında bulunmadığını, her bir sevkiyata konu ürünlerin farklı zamanlarda ve lotta gönderildiğinden üretim hatası olduğu iddia edilen her bir parti malın ayrı ayrı incelenmesi gerektiğini, ayıplı çıktığı iddia olunan malın hangi sevkiyata ait olduğunun ispat edilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddi ile karşı davada davacının müvekkili şirkete bakiye 5.407,27 TL borcunun dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı tarafça üretilen ve ayıplı olduğu gerekçesi ile davacıya iade edilen ürünlerde davalı tarafça satılan kenar bantlarından ne kadarının kullanıldığının tam olarak tespit edilemediği, ancak alınan tüm bilirkişi raporlarında davalı tarafça üretilen ve davacıya satılan kenar bantlarının ayıplı olduğunun yapıştırma özelliğinin emsallerine göre zayıf olduğunun yapılan test ve uygulamalarla anlaşıldığı, satım tarihinde yürürlükte olan B.K."nun 194 ve 198. maddeleri gereğince alıcının satılandaki ayıbı satıcıya derhal ihbar etmediği, dolayısıyla zararın kesin olarak tespitine kendi kusuruyla sebebiyet verdiği, davacı tarafından davalıya iade edilen mallarda bu iadelerin tamamının ayıplı mal ve davalı tarafça satılan kenar bantlarından kaynaklandığı tespit edilememiş olup bütün iadelerin bu sebepten kaynaklandığı davacının kendi kusuru tutum ve davranışları nedeniyle ispatlanamadığı, bu nedenle Mahkemece zararın varlığı da açık olduğundan takdiren 20.000,00 TL maddi tazminata hükmetmek gerektiği, tüzel kişi olan davacı şirketin uğradığı zararların maddi olarak tazmini mümkün olduğundan salt ayıplı mal satım ve tesliminin ticari saygınlığa ve itibara saldırı sayılmayacağı kanaati ile manevi tazminat talebinin reddi gerektiği, davacı alacağı ile davalı alacağı aynı ilama konu olduğundan takas ve mahsubunun mümkün olduğu, karşı davacı-davalı alacağı davacı alacağından daha az olduğundan mahsup suretiyle bakiye miktarın tahsilinin gerekeceği, davacının dava sırasında ıslah yoluna başvurduğu ve faiz başlangıcı nedeniyle dava tarihi itibariyle davalı temerrüde düşürüldüğünden faiz ve mahsup alacağının ilk dava ile talep edilen bölüm yönünden mahsubu gerektiği kanaati ile taraf alacaklarına ait oldukları dava tarihlerinden itibaren faiz uygulanmak suretiyle mahsuptan bakiye kalan alacağın tahsiline karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, davacının manevi tazminat talebinin reddine, davacının maddi tazminat talebinin 20.000,00 TL üzerinden kabulü ile, bu alacağın 10.000,00 TL"lik kısmına ilk dava tarihi olan 19/08/2010 tarihinden, 10.000,00 TL"lik kısmına ise ıslah tarihi olan 12/09/2012 tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont faizi uygulanmasına, davalı karşı davacının alacak davasının kabulü ile, 5.407,27 TL alacağın 18/09/2010 karşı dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda reeskont faizi uygulanmasına, takas ve mahsup işleminden sonra takas ve mahsubun ilk alacak kesimine ilişkin 10.000,00 TL"lik davacı alacağından mahsubu ile bakiye 14.592,73 TL tazminatın davalı karşı davacıdan tahsiline, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalıdan satın aldığı mobilya ürünlerinde kullanılan kenar bantlarının ayıplı olduğu iddiasından kaynaklanmaktadır.
Taraflar tacir olduğundan somut olayda dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 25/3.maddesinde öngörülen ayıplı mal satışı ile ilgili hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Anılan Yasa hükmüne göre “emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet çinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde BK"nın 198.maddesinin 2. ve 3. fıkraları tatbik olunur”.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 198/3. maddesinde; “Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal satıcıya ihbar edilmelidir. Aksi takdirde satılan bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur.” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkemece dava konusu ürünlerde gizli ayıp bulunduğunun bilirkişi raporlarıyla saptandığı ancak gizli ayıbın saptanması üzerine derhal satıcıya ihbarda bulunulmadığı hükmün gerekçesinde açıkça belirtilmiş olmasına rağmen sonuçta davacının bu miktar maddi zararının olduğu yolundaki bir gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması anılan Yasa maddesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır.
Kaldı ki, dava dışı 3. şirketin iş yerinde yapılan keşifte incelenen malların iadeye konu fatura kapsamındaki mallar olup olmadığı da saptanmamıştır. Bunların bir an için aynı mallar olduğu kabul edilse bile gizli ayıpta derhal ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının 6762 sayılı TTK"nın 25/3. maddesi yollamasıyla 818 sayılı BK"nın 198/3. maddesi uyarınca satılan malları bu ayıplı haliyle beraber kabul etmiş sayılacağına hükmedilmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadesine, 25.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.