11. Hukuk Dairesi 2016/588 E. , 2017/3862 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... ... 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR
Taraflar arasında görülen davada ... ... 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/11/2014 tarih ve 2012/273-2014/269 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin "..." ibareli markalarının, 556 sayılı KHK 7-8 maddesi, Paris Sözleşmesinin 1 mükkerer 6 maddesi uyarınca tanınmış marka olduğunu, davalı adına TPE nezdinde 2000/25507 sayı ile müseccel "..." ibareli markasının, müvekkili markalarına iltibas oluşturacak şekilde benzediğini, diğer yandan davalı markasının KHK 14/1 maddesi uyarınca kullanılmadığını beyanla davalı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, “...” ibaresinin müvekkilinin yapılaşan şirketler topluğunun hem ticaret unvanı hem de ortak markası niteliğinde olduğunu ve bu ibareli seri markalar oluşturulduğunu asıl unsurun dışında tali nitelikteki bir hecenin iltibas tehlikesi yaratmadığını, hak düşürücü sürenin geçirildiğini, iddia edildiği şekliyle KHK nezdinde benzerlik ve iltibas bulunmadığını davacı tarafın marka vasfı olmayan “...” ibaresinin tek başına tescil ettirmediğini, tek başına tescil edilmesinin cins, vasıf ve nitelik bildirdiğinden mümkün olmadığını, kullanmama nedenine ilişkin olarak da dava konusu markanın 01/12/2010 tarihinde yenilendiğini, bu nedenle beş yıllık yasal sürenin henüz geçmediğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ve davalının "..." unsurunu ihtiva eden tescilli markalarının olduğu, ...Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nin 2004/435 E., 2005/503 K. ve ... 2.Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nin 2006/211 E, 2007/117 K. sayılı kesinleşmiş ilamları ile davacı seri markalarında "..." ibaresinin ayırt edicilik fonksiyonu yüksek olarak "ETİ” tanınmış markası yanında esas unsur olarak yer aldığı, "..." ibaresinin davalı markalarında bulunması halinde ortalama düzeydeki tüketiciye ürünün davacıya ait olduğunu düşündürebileceği, "..." ibareli davacı markasının tanınmış marka olmadığı bu nedenle davalının tanınmış markanın imajından haksız yarar ve avantaj yarar sağlama olgusunundan bahsedilemeyeceği, dava konusu markanın tescil tarihi dikkate alındığında TMK’nın 2. maddesi gereğince sessiz kalma yoluyla hak kaybının somut olayda gerçekleştiği, ayrıca davalının geriye doğru 5 yıllık süreçte ciddi bir kullanımının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davalıya ait 2000/25507 nolu markanın kullanmama nedeniyle 556 sayılı KHK 14/1 maddesi gereğince iptali ile sicilden terkinine, karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davada, kullanmama nedenine dayalı olarak da markanın iptali istenmiş olup, mahkemece, yazılı şekilde 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince markanın kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi"nin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2)numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.