20. Hukuk Dairesi 2016/1996 E. , 2017/7829 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ... köyü 105 ada 594 sayılı parselin ... Kadastro Mahkemesinin 1996/7-1997/2 sayılı dosyasında orman sınırı dışına çıkarılmasına ve tarım arazisi olduğuna karar verildiği halde, halen Hazine adına 2/B niteliğiyle tapuda kayıtlı olduğunu ileri sürerek, tapunun iptalini ve kendi adına tescilini istemiş; mahkemece, "... Kadastro Mahkemesinin 1996/7 sayılı dosyasında davacı tarafından Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açılan orman kadastrosuna itiraz ve tescil davasının yargılaması sonunda; 20.07.1995 tarihli krokide 25.950 m2 ve 6930 m² yüzölçümlü taşınmazların Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılması işleminin iptaline, kalan bölümün orman bütünlüğü içinde kalması nedeniyle davanın reddine, tescil istemi yönünden görevsizliğe karar verildiği ve kararın kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde davacı tarafça görevli mahkemeye başvurulmadığı gibi, kesinleşme tarihi itibari ile 10 yıllık süre içinde dava açılmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/10/2010 tarih ve 2010/13230 E.-13159 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "...Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; davacının 1994 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B uygulaması sırasında bir kısım taşınmazının orman sınırı içine alınması işlemine karşı ... Kadastro Mahkemesinde 14.02.1995 günü açtığı 1996/7-1997/2 sayılı orman sınırlamasına itiraz ve tescil davasının yargılaması sonunda mahkemece 30.01.1997 günlü kararla davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi Turan Sözen"in düzenlediği 20.07.1995 günlü krokide 25950 m2 ve 6930 m2 olarak işaretlenen iki parça taşınmaz hakkında yapılan orman sınırlamasının iptaline, tescil talebi yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verildiği ve hükmün Dairenin 03.11.1997 gün ve 8922-10517 sayılı kararıyla onanarak 28.11.1998 günü kesinleştiği (kararda kesinleşme tarihi 02.11.1997 olarak gösterilmişse de tebligat süreleri hesaplandığında bu tarih doğru değildir.) daha sonra 2007 yılında yapılan arazi kadastro çalışmalarında, kadastro ekiplerince kesinleşmiş mahkeme kararına konu olan bu yerin gerçek hak sahibi adına tespiti gerekirken, 105 ada 594 parsel numarası verilerek 30106 m2 yüzölçümüyle Hazine adına 2/B niteliğiyle tapu kaydı oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 594 sayılı parsele kadastro tutanağı düzenlenip düzenlenmediği araştırılmamış; yine, kesinleşen dosyada bilirkişi ... ... tarafından düzenlenen 20.07.1995 tarihli kroki uygulanmamış, 1996/7 sayılı dosyada verilen kararın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Öncelikle; davacının dayandığı, kadastro mahkemesinin 1996/7-1997/2 sayılı kararı orman kadastrosuna itiraza ilişkin olup, kesinleşen mahkeme kararı ile orman olmadığı belirlenen yerin arazi kadastro ekiplerince gerçek haksahibi adına tespit ve tescili gerekirken, 594 parsel numarası verilerek Hazine adına tescil edilmiş olması yolsuz tescil niteliğinde olup, malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve hiç bir süreye bağlı olmadan tapunun her zaman iptal edilebileceği gibi, tapu kaydı arazi kadastrosu sonucu oluşmadığından, 17.11.1998 günü ihdasen tescil edilmiş olduğundan, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanamayacağı açıktır. Yine, aynı şekilde, Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında, tescil istemi yönünden görevsizliğe karar verildiği halde, H.U.M.K."nun 193. maddede yazılı 10 günlük süre içinde görevli mahkemeye başvurulmamış olması, aynı yer hakkında daha sonra tescil davası açılmasına engel değildir. O halde; mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi..." gereğine değinilmiştir.
Bozma kararı sonrası yapılan yargılama sırasında temyize konu dosya ile birleştirilmesine karar verilen 2011/138 Esas sayılı dosya davacısı Hazine vekili, ... ilçesi ... ... mahallesi 105 ada 578 sayılı parselde taşınmazın 2/B uygulamaları sırasında Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanda kalmasına rağmen, tapuda hala davalı adına kayıtlı olduğunu belirterek davalı adına olan tapu kaydının iptalini ve Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyalar üzerinden yapılan yargılama sonucu davacı gerçek kişinin davasının reddine, davalı birleşen dosya davacısı Hazinenin davasının kabulü ile 105 ada 578 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hükmün davacı birleşen dosya davalısı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/06/2014 tarih ve 2013/10097 E.-2014/6904 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan kararda; “...Kadastro mahkemesinin 1996/7 E. -1997/2 K. sayılı kararı ile ... tarafından açılan orman tahdidi ve 2/B uygulamasına itiraz davası sonucu davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, birleşen dosya davacısı Hazine tarafından dava konusu edilen 105 ada 578 parsel sayılı taşınmazın, kadastro mahkemesinde davanın reddedilen 1650 m2"lik kısma rastgeldiği ve bu kısma ilişkin 2/B uygulama işleminin mahkeme hükmü ile kesinleştiği halde; mahkeme hükmü dikkate alınmadan yapılan kadastro sırasında bu parselin ... adına tespit ve tescil edildiği, davalı adına yapılan bu tescilin yolsuz olduğu anlaşıldığından hükmün 105 ada 578 parsel açısından onanmasına, davacı yanın dayanağı olan kadastro mahkemesinin 1996/7 E.-1997/2 K. sayılı kararı ile orman tahdit sınırı dışında kaldığı tespit edilen 25.950 m2 kısmın ise dava edilen 105 ada 594 sayılı parseli değil, bu parselin komşusu olan 105 ada 579, 590, 591 ve 592 sayılı parselleri kapsadığı, 579 sayılı parselin zaten kadastro sırasında davacı adına tespitinin yapıldığından bu parsel açısından davacının hukukî yararı bulunmadığı, ayrıca, davacının dava konusu taşınmazların kendi adına değil oğlu ... ... adına tescilini istediği, davada taraf sıfatı bulunmayan kişi adına tescilin mümkün olmaması sebebi ile ..."ın davasının reddine karar verilmişse de; davacı hem dava ve temyiz dilekçesinde, hem de yargılama sırasında dava ettiği parselin 105 ada 594 parsel sayılı taşınmaz olduğunu bildirmiş olup mahkemece bu parsel açısından inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. dava; 105 ada 594 sayılı parsele karşı açılmış tapu iptali ve tescil davası olarak değerlendirilmeli ve bu taşınmazın tapuya tescil edildiği tarihe kadar davacı yararına olağanüstü zamanaşımı ile kazanma şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir..." denilerek hükmün 105 ada 594 parsel açısından bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararı sonrası yapılan yargılama sonunda mahkeme, bozma ilamında belirtildiği üzere 105 ada 594 parsel açısından tapuya tescil tarihi itibari ile davacı yararına olağanüstü zaman aşımı ile kazanma koşullarını oluşup oluşmadığı açısından zeminde yeniden keşif yapılması gerektiği, ancak davacının verilen kesin mehile rağmen keşif masraflarını yatırmadığı ve kesin mehile riayet etmediği, yatırmaması halinde dava şartı yokluğundan davanın reddine
karar verileceğinin ihtar edildiği, ancak verilen süre içerisinde davacının bunu ikmal etmediği gibi maddi durumunun masrafları karşılamaya yeterli olmadığını beyan ederek başkaca süre isteminde de bulunmadığı, dosya kapsamında keşif yapılmasının zorunlu olması nedeniyle kesin mehile riayetsizlik edildiğinden davanın usul yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir
Yörede 17.06.1994 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu 30.01.2007 tarihinde kesinleşmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 16/10/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.