1. Hukuk Dairesi 2017/3281 E. , 2017/5919 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 31.10.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı Multinet Kurumsal Hizmetler A.Ş. vekili Avukat, davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava dışı ... isimli şirket ile çelik ev projesi kapsamında sözleşmeler imzaladığını, konutların pazarlama ve satış sorumluluğunu da anılan şirketin üstlenmesi nedeniyle şirketin yönetim kurulu başkanı davalı ...’a vekalet verdiğini, ne var ki davalı ...’ın vekalet görevini kötüye kullanarak 1071 ada 1 sayılı parseldeki 1 no’lu bağımsız bölümü resmi senette aynı adreste ikamet ettiği gözüken diğer davalı ...’e devrettiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, çekişmeli 1 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve davalıların birlikte hareket ettikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulünce yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası"nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde: "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir". hükmü düzenlenmiştir.
Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.
Somut olayda, dava dilekçesi ve tensip zaptının davalı ...’in dava dilekçesinde gösterilen adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre tebliğ edildiği, bilirkişi raporu ve gerekçeli kararın aynı adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği ve davacının delil listesinin ise tebliğ edilemediği, dava dilekçesinde gösterilen adresin davalı ...’in hiç bir dönemde adres kayıt sistemindeki adresi olmadığı, ne var ki bu husus üzerinde durulmadan ve davalı ...’un tebligata yarar adresi araştırılmadan yargılama sırasındaki tüm tebligatların dava dilekçesinde gösterilen adrese usulsüz bir şekilde yapıldığı, böylece davalı ...’un iddialar hakkında savunma hakkını kullanması olanağı sağlanmadan sonuca gidildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve gerekçeler doğrultusunda, dava dilekçesi ve tensip zaptının davalı ...’e usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi, davalıya cevaplarını ve delillerini sunabilmesi için imkan tanınması, daha sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı ... vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.