Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/25131
Karar No: 2015/3339
Karar Tarihi: 24.02.2015

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/25131 Esas 2015/3339 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2014/25131 E.  ,  2015/3339 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, malulen emekliliğinin tespiti ile emekli maaşı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R

    Dava, davacının 2/3 oranında malul olduğunun tespiti ile hak ettiği tarihten itibaren maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
    Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 08.02.1988 – 31.05.2014 tarihleri arasında 16 yıl 3 ay 23 gün ... sigortalı olduğu, 19.06.2003 tarihinde maluliyet aylığı talebinde bulunduğu, ...nün 26.05.2004 tarih, 11567 sayılı kararında; davacının 2/3 oranında işgücünü kaybetmiş durumda sayılmasını gerektiren bir bulgu mevcut olmadığına karar verildiği, davacının 03.05.2005 tarihli iş bu dava ile malul olduğunun tespiti ile maluliyet aylığı bağlanmasını talep ettiği, yargılama aşamasında Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan rapor alındığı, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’nun 09.02.2007 tarihli raporunda, davacının işe giriş tarihinde ve hali hazır durumuna göre 2/3 oranında malul olduğunun belirtildiği, Mahkemece bu rapora dayanılarak davanın kabulüne karar verildiği, Dairemiz tarafından 20.10.2008 tarihli karar ile; "davacının 08.02.1988 – 31.05.2004 tarihleri arasında bakkallık mesleğini yürüttüğü ve dosyaya ekli ... Devlet Hastanesinin 15.06.2005 gün ve 16356 sayılı raporunda hastalığının ilerleyici olduğu ve bu rapor tarihi itibariyle ancak % 64 oranında malul olduğu belirtildiği dikkate alınarak davacının işe giriş tarihi olan 08.02.1988 tarihinde % 64 oranında malul olup olmadığının ve hastalığı nedeniyle halen 2/3 oranında malul sayılıp sayılamayacağına 506 sayılı Yasanın 109. maddesinde belirtilen prosedür uygulanarak Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulundan itiraz halinde Adli Tıp İhtisas kurulundan ve çelişki bulunduğu takdirde Adli Tıp Genel kurulundan alınacak rapor ile belirlendikten sonra sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği” belirtilerek hükmün bozulduğu, Mahkemece bozma kararına uyulduğu ve yeniden rapor alındığı, Yüksek Sağlık Kurulunun 02.12.2009 tarihli raporunda; “davacının çalışma gücünün 2/3 oranında kaybettiği, maluliyet başlangıcının 01.09.2009 olduğunun” belirtildiği, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’nun 21.11.2011 tarihli raporunda, “davacının Adana Askeri Hastanesinin 01.09.1981 tarihindeki bulgulara göre çalışma gücünün 2/3’ünü kaybettiğinin” belirtildiği, Adli Tıp Genel Kurulunun 26.12.2013 tarihli raporunda da, “davacının Adana Askeri Hastanesinin 01.09.1981 tarihindeki bulgulara göre çalışma gücünün 2/3’ünü kaybettiğinin” belirtildiği, Mahkemece Adli Tıp Kurumunca verilen raporlara göre davacının sigortalılık başlangıç tarihi olan 08.02.1988 tarihinden önce 01.09.1981 tarihinde beden ve çalışma gücünün 2/3 ünü kaybettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verdiği anlaşılmıştır.
    Bedensel ve ruhsal arızalar nedeniyle sigortalıya ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi, yasal çerçevede bir raporun alınmış olmasına bağlıdır.
    Konunun yasal dayanağını oluşturan 1479 Sayılı Kanunun “Malullük” başlıklı 28. maddesinde; sigortalının malul sayılabilmesi için çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiğinin tespit edilmesi gerektiği belirtilmiş, 29. maddesinde ise malullük aylığından yararlanma şartları sayılmıştır.
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 25. maddesinde de “malul sayılma” başlığı altında; “Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60" ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60" ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
    506 sayılı Kanunun 109. maddesi ile 1479 sayılı Kanunun 56. maddesinde; malullük halinin saptanmasında, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Üniversiteler ve Kamu İktisadi Teşebbüslerine ait hastanelerin sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen kararlara ilgililer tarafından itiraz edilmesi halinde durumun Sosyal Sigortalar Kurumu Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır.
    Yasa koyucu bu madde ile ilgililerin durumlarının tespitinde ..., Üniversiteler ve Kamu İktisadi Teşebbüslerine ait hastanelerin sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağını, raporları yeterli görülmeyen ilgililerin Kurumca yeniden muayene ettirilebileceği, raporlar üzerine Kurumca verilen kararlara ilgililer tarafından itiraz edilirse, durumun ... Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı ve kurumun yaptıracağı incelemelerin kendi açısından Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun kararı ile sona ereceğini hükme bağlamıştır.
    4496 Sayılı Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğünün 1. maddesinde; sigortalıların hangi hallerde çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirmiş ve hangi hallerde başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda sayılacakları, 43. maddesinde; sigortalıların malullük hallerinin tespitine ilişkin raporlar üzerine Kurumca verilecek kararlara karşı ilgililerin itirazlarını inceleme görevinin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna ait olduğu, 56. maddesinde; Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kararlarının Kurumu bağlayacağı ifade edilmektedir.
    Her ne kadar 56. maddede, ilgilinin öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna başvurması gerektiği belirtilmiş ise de, ilgilinin bu kurula başvurmadan uyuşmazlığı doğrudan mahkemeye götürme veya görülmekte olan davada malullük ile ilgili karara itiraz etme hakkına sahip olduğu yerleşik Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir. Bu hususun mahkeme önüne gelmesi durumunda; uyuşmazlığın daha kısa sürede ve Anayasa"nın 141/son maddesinde gösterildiği biçimde en az masrafla, 1479 sayılı Kanunun 56. maddesinde öngörülen prosedür işletilerek sonuca gidilmelidir.
    Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.4.2002 gün ve 2002/21-257-311 karar sayılı; 16.10.2002 gün ve 2002/21-603-829 karar sayılı; 20.12.2006 gün ve 2006/21-797-820 karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
    Anılan maddede; malullük durumunun belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğu açıklanmıştır. Buna göre; Kurum sağlık tesisleri tarafından düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Bu Kurulun kararları ...nu bağlayıcı ise de diğer ilgililer
    -yönünden bir bağlayıcılığı yoktur. İlgililerce bu kurulun kararına itiraz edildiği durumda Adli Tıp Kurumu Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili kürsü konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde rapor alınmalıdır (28.6.1976 gün ve 1976/4-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı).
    Maddenin 4. fıkrasında geçen “ilgililer” deyimi, sigortalılar ve hak sahibi ile rücu davası açılmışsa işverenleri, Kurum kararından etkilenen başka kimse varsa, hukuki yararları bulunmak kaydıyla onları kapsamaktadır. “Kurum”, “ilgililer” kapsamında olmayıp, ilgililerin lehine verilmiş sağlık kurul raporlarını infaz etmesi ve bu kimselerin haklarını geciktirmeksizin sağlaması Kurumun, Anayasal görevleri arasındadır.
    Bu açıklamalardan çıkan sonuç; Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kararı, Kurum açısından bağlayıcı olmasına karşın, "ilgililer" diye tabir edilen Kurum haricindeki kişi veya kişiler için bağlayıcı değildir. Bu madde emredici nitelikte olduğundan aksi düşünülemez.
    Yukarıda açıklanan düzenlemeler ve maddi olgular karşısında; ... yönünden Yüksek Sağlık Kurulunun işlevi, maddede sayılan sigortalılık hallerini saptamak, bu yönde gelişen uyuşmazlıkları kesin olarak karara bağlamaktır.
    Sosyal Sigortalar Kurumu Yüksek Sağlık Kurulu raporlarının davalı Kurum yönünden bağlayıcı olduğu, "ilgililer" kavramı içerisine ...’nun girmediği dolayısı ile Kurul raporlarına karşı itiraz edemeyeceği, Kurum yönünden bağlayıcı, lehine olması yönünden de ilgilisi (davacı) tarafından itiraz uğramayan Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporuna karşı, malullük halinin bir kez de Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca değerlendirilmesinde yasal gereklilik bulunmamaktadır.
    Daha açık ifade ile; Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporuna itiraz hakkı bulunan yasanın ifade ettiği şekliyle “ilgililer”den olan davacı sigortalının, lehine olması nedeniyle raporun maluliyet oranına itiraz etmemesine, Adli Tıp Kurumunca davacının itiraz etmediği hususlarda da rapor düzenlenmesi ve bu raporlarla tespit edilen itiraza uğramayan olgular davacı yönünden aleyhe durum yaratılması halinde raporlara bu yönü itibari ile değer verilmesi mümkün değildir. Yani gerekmediği halde Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet oranı ile ilgili rapor alınmış olması davacının aleyhine değerlendirilemeyeceği gibi yasanın açık hükmü karşısında kendisi yönünden maluliyet oranı kesinleşen davalı Kuruma da hak vermez. Yargıtay HGK"nun 17.02.2010 tarihli, 2010/21-60E., 2010/90K. tarihli kararı da bu yöndedir.
    Mahkemece Sosyal Sigortalar Kurumu Yüksek Sağlık Kurulunun, 02.12.2009 tarihli raporundaki, davacının çalışma gücünün 2/3 oranında kaybettiği, maluliyet başlangıcının 01.09.2009 olduğu şeklindeki tespitin Kurumu bağlayacağını göz önünde bulundurarak, bu tarih itibari ile malullük aylığı için Kanunda aranılan diğer şartların tamam olup olmadığını tartışmak, şartları oluşmuş ise davacının maluliyet başlangıcı olan 01.09.2009 tarihini takip eden aybaşı olan 01.10.2009 tarihinden itibaren malullük aylığına hak kazandığına karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi