1. Hukuk Dairesi 2015/1031 E. , 2017/5914 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar asli müdahil ile davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 31.10.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asli müdahil davacı ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... ile davacılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’nin maliki olduğu 729 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1 no’lu bağımsız bölümünü mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla 02/05/2000 tarihinde yeğeni ...’ya devrettiğini, ara malik ...’in anılan taşınmazı davalı ...’a, ...’ın annesi ...’ye ve ...’nin de yeniden ...’a devrettiğini, yapılan tüm devirlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı takdirde tenkisini istemişlerdir.
Asli Müdahil ..., ‘’ alım satım senedidir ‘’ başlıklı 19/07/1977 tarihli satış sözleşmesinden anlaşılacağı üzere çekişmeli bağımsız bölümü mirasbırakan ile birlikte satın aldıklarını, borcunu beraber ödediklerini, ancak güven gereği mirasbırakan adına tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu 1 no’lu bağımsız bölümün ½ payının adına tescilini, tescil mümkün olmadığı takdirde şimdilik 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte kendisi dışındaki mirasçılardan tahsilini istemiştir.
Davalı, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, öte yandan satışların gerçek olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, asli müdahil ...’nin de davalı ile birlikte hareket edip kötü niyetli olduğundan bahisle davasının reddine karar verilmiştir.
Mirasbırakan M...’nin 15/05/2011 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak 05/12/1991 tarihinde boşandığı eşi ...’ten olma davacı çocukları ile 17/12/1991 tarihinde evlendiği asli müdahil ... ve ...’den olma çocukları davalı ... ve dava dışı ..’ı bıraktığı, mirasbırakanın 23/10/1980 tarihinde kat mülkiyetine geçiş ile adına tescil edilen çekişme konusu 729 ada 19 sayılı parseldeki dükkan vasıflı 1 no’lu bağımsız bölümü 02/05/2000 tarihinde dava dışı ...’e, ...’in 01/11/2002 tarihinde davalı ...’a, ...’ın 23/03/2004 tarihinde asli müdahil ...’ye ve nihayet ...’nin de 02/08/2010 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devir ettiği, ...’ın halen tapu kayıt maliki olduğu kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK. nun 26. ve 33. maddelerine göre; olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak tatbik edilecek kanun hükümlerini tesbit ve tayin ederek uygulamak hâkime aittir.
Somut olaya gelince, asli müdahilin isteğinin inanç sözleşmesine dayalı olduğu kuşkusuzdur. Bu tür bir iddianın 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil ile, yoksa yemin ile kanıtlanabileceği açıktır.
Eldeki davada, asli müdahil tarafından 19/07/1977 tarihli ve ‘’ Alım Satım Senedidir ‘’ başlıklı, satıcısı ... ..., alıcıları ... ... ve ... olarak gösterilen bir belge fotokopisi ibraz edilmiştir. Anılan belgenin aslı var ve geçerli ise 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil teşkil edeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, 19/07/1977 tarihli belgenin aslının olup olmadığının araştırılması, aslı ibraz edildiği takdirde tarafların belge ile ilgili beyanlarının alınması, varılacak sonuç çerçevesinde asli müdahilin istediği ½ pay yönünden bir karar verilmesi, bunun sonucuna göre de davacıların istekleri hakkında karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar yönünden araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Asli müdahil ile davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden asli müdahil davacı ve davalı vekilleri için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.