11. Hukuk Dairesi 2015/12919 E. , 2017/3839 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/05/2015 tarih ve 2014/613-2015/559 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 30.000,00 TL değerinde % 6 oranında hissesinin bulunduğunu, müvekkili tarafından ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2006/587 Esas sayılı dosyasıyla şirketten haklı nedenle çıkış ve ayrılma payının tespiti konulu dava açıldığını; davacının şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, çıkma payı olan 11.000,00 TL"nin davalı şirketten tahsiline karar verildiğini, ancak davacının sermaye payının 30/09/2008 tarihli bilirkişi raporunda 747.245,15 TL olarak tespit edildiğini, 05/05/2009 tarihli gerekçeli kararda bilirkişilerin alternatif hesap tarzına itibar edilmediğini, bilançoya göre tespit edilen 747.245,15 TL"nin esas alındığının belirtildiğini, dava ıslah edilmediğinden 11.000,00 TL üzerinden karara çıktığını ve kararın davacının haklı nedenle çıkışı bakımından onandığını beyan ederek her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirket mal varlığının tespitini, müvekkiline ait sermaye payından kalan 737.245,15 TL"nin davalı şirketten tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının toplamda davalı şirketten 100.815,49 TL ayrılma payı isteyebileceği, ayrılma payının 10.000,00 TL"lik kısmının ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2012/550 Esas, 2012/950 Karar sayılı ilamında hüküm altına alınmış ve kesinleşmiş olmakla bakiye 90,815,49 TL yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken sehven 10.000,00 TL"lik kısım mahsup edilmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 100.815,49 TL ayrılma payının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, 27.05.2015 tarihli celsede verilen kısa kararda “davanın kısmen kabulü ile 100.815,49 TL ayrılma payının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine ” karar verilmiş, karar gerekçesinde ise davacının toplamda davalı şirketten 100.815,49 TL ayrılma payı isteyebileceği, ayrılma payının 10.000,00 TL"lik kısmının ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2012/550 Esas, 2012/950 Karar sayılı ilamında hüküm altına alınmış ve kesinleşmiş olmakla bakiye 90,815,49 TL yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken sehven 10.000,00 TL"lik kısım mahsup edilmediği belirtildikten sonra hüküm fıkrasında yine “davanın kısmen kabulü ile 100.815,49 TL ayrılma payının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine ” dair hüküm tesis edilmiştir. Bu durumda gerekçe ile hüküm arasında çelişki meydana getirilmiş olup, gerekçeye uygun şekilde hüküm kurulması gerekirken gerekçe ile çelişen nitelikte kurulan hüküm yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı olduğundan, kararın re"sen bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 19/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.