Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Hukuk davalarında olduğu gibi, icra takibinin taraflarının da taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir. Yalnız gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır.
Alacaklının ilamlı icra yolu ile başlattığı takipte borçlu olarak gösterilen “Tekel Müdürlüğüne İ,,,n T,,,Pa,,,,,a B,, M.,,,ü ,Sa, D,,o Amirliği ”, ilamın kesinleşmesinden sonra takibe konu taşınmazın 09.04.2004 tarihinde  a satıldığını  temyiz dilekçesinde ileri sürmüştür. Bu halde ilam taşınmazı devralan üçünçü kişi hakkında kesin hüküm oluşturur. Borçlunun  taşınmazın devri ile birlikte malik  statüsü sona erdiğinden  taraf (pasif husumet) ehliyeti yoktur. Taraf ehliyeti ile ilgili olan bu husus kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabidir ve mahkemece re’sen nazara alınmalıdır.
O halde mahkemece, takibe konu taşınmazın devredilip devredilmediği araştırılarak  sonucuna göre bir karar verilmesi  gerekirken anılan hususun göz ardı edilmesi isabetsiz olup, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ  : Borçlunun  temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 14/07/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.