8. Hukuk Dairesi 2009/6355 E. , 2010/1404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
... ve ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 26.02.2009 gün ve 1005/187 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar... ve ..., miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilen 131 ada 260 parselin tapu kaydının iptaliyle teknik bilirkişinin krokisinde B harfiyle gösterilen 7122,58 m2 kısmının ... adına, A harfiyle gösterilen 5613,49 m2 yüzölçümündeki kısmının ise Nazmi’nin miras bırakanı ... mirasçıları adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili, kadastro tespitinin doğru olduğunu, taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanılamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle 131 ada 260 parselin tapu kaydının iptaline ve Fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 30.06.2008 tarihli krokide B harfiyle gösterilen 7122,58 m2 kısmının davacı ..., A harfiyle gösterilen 5613,49 m2 kısmının ise ... mirasçıları adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu 131 ada 260 parsele ait kadastro tutanağından; senetsizden, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ileride ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olup, kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı muhtar ve bilirkişi beyanlarından anlaşılmakla 66.072,61 m2 yüzölçümünde ve “Ham Toprak” niteliğiyle 17.12.2005 tarihinde Hazine adına tespit edildiği, tutanağın itiraz edilmeksizin 10.03.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı ..., dava dilekçesinde ve 26.02.2009 tarihli son oturumdaki beyanında, dava konusu taşınmaz bölümünün miras bırakanı babası ...’tan kaldığını açıklayarak mirasçılar adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları da, dava konusu taşınmaz bölümünün davacı ...’nin babası ...’tan intikalen davacı ve mirasçılarının zilyetliğinde bulunduğunu açıklamışlardır. Dosya içinde bulunan veraset belgesine göre; miras bırakan ... 19.08.1988 tarihinde ölmüş olup, TMK.nun 701. maddesi gereğince terekesi elbirliği ile mülkiyet hükümlerine tabi bulunmaktadır.Miras bırakan Mehmet’in davacı dışında geriye eşi ... ve kızı Şerife Karakuş kalmış olup, mirasçılardan Şerife 25.09.2008 tarihli yargılama oturumda imzalı beyanıyla davaya muvafakatta bulunmuş ise de, diğer mirasçı ... usulüne uygun olarak davaya dahil edilmediği gibi, miras bırakan ...’in terekesine temsilci tayini için davacı tarafından açılan Sivas Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.08.2009 gün, 2008/1364 Esas ve 2009/847 Karar sayılı dava dosyası da, “ Açılmamış Sayılmasına” karar verilerek kapatılmıştır.
Miras bırakan Mehmet’in ölüm tarihine göre, terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bulunduğundan TMK.nun 640,701 ve 702. maddeleri hükümleri uyarınca birlikte tasarruf etme esası gözönünde tutularak diğer mirasçıların açılmış bulunan davaya olurlarının alınmak suretiyle katılmalarının sağlanması ya da miras ortaklığına temsilci tayini suretiyle onun huzuruyla davaya devam olunması gerekir. Kamu düzeni ile ilgili olan dava şartının tamamlanması bakımından davayı takip eden davacı ...’ye süre ve imkan verilmesi, dava şartı yerine getirilirse yargılamaya devam edilerek uyuşmazlığın esası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken kamu düzeninden olan dava şartı yerine getirilmeden davaya devamla yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Bundan ayrı; 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi gereğince davacılar ve miras bırakan yönünden miktar araştırmasının yapılması, davacılar ve miras bırakanının belgesizden taşınmaz edinip edinmediklerinin Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlükleriyle, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden alınan taşınmazlara ait kadastro tutanak ve ekleriyle tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, tescil davalarına ilişkin dosyaların ise bulundukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlaması yönünden göz önünde tutulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.