10. Hukuk Dairesi 2016/2708 E. , 2018/3762 K.
"İçtihat Metni"
... Başkanlığı adına Av. ... ile 1-... adına Av. ... 2-... adına Av.... aralarındaki dava hakkında ..... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinden verilen 01.07.2015 günlü ve 2013/53-2015/184 sayılı hükmün, davacı Kurum ve davalı ... avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1-Mahkemece, gerekçeli kararın davalı ..."e 02.02.2016 tarihinde usulsüz olarak tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bazı maddeleri dışında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesine göre “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”; Yine, 6099 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine eklenen ikinci fıkrasına göre, “gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”
Tebligat Kanunu"nun 21/2 maddesine göre mernis adresine tebligat, tebliğat yapılacak muhattabın adresinin elverişli olmaması ve tebliğat yapılmaması halinde, adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat yapılır.
Tüm bu düzenlemeler gözetildiğinde, öncelikle davalı ..."e bilinen adresine normal tebliğat çıkartılarak, tebliğatın yapılmaması durumunda 21. maddenin ikinci fıkrasına göre tebliğ yapılması gerekecektir.
Mahkemece, gecikmeye ve yeni bir geri çevirmeye mahal verilmeksizin, gıyabi hükmün davalı ..."e usulüne uygun tebliğ yapılarak takiben, temyiz süresi geçtikten ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere,
./..
2-Davalı davalı ...... vekilinin nispi yatırması gereken harcı, maktu harç yatırmak suretiyle eksik yatırdığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 gün ve 5/l sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hükmü gereğince, temyiz isteği, dilekçenin temyiz defterine kaydettirildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması halinde, karar veren Hâkim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi halde temyizden vazgeçmiş, sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Ancak temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği hâlde süresinde ödenmediği belgelendirilmiş ise temyiz isteğinin reddi gerekir.
Davada ise, yukarıda sözü edilen yasa ve İçtihadı Birleştirme Kararı hükmüne aykırı olarak hükmü temyiz eden davalı ... ..... A.Ş. vekili tarafından temyiz dilekçesinin verildiği sırada ve yasal temyiz süresi içerisinde gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenmemiş bulunmaktadır. Böyle olunca da, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun anılan maddesinde öngörülen prosedür işletildikten, şayet temyiz dilekçesinin reddi yönüne gidilirse davalı vekiline tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten, temyizin süresinde yapıldığı sonucuna varıldığı takdirde doğrudan iade edilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 19.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....