23. Hukuk Dairesi 2014/10611 E. , 2015/6953 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 31. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/09/2013
NUMARASI : 2011/222-2013/202
Taraflar arasında görülen tazminat davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 24.06.2014 gün ve 2087 Esas, 4832 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
Davacı vekili, taraflar arasında, davalıya ait işyerinde güvenlik hizmeti verilmesi işini konu alan 15.09.2008 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin anılan sözleşmeye güvenerek, gerekli tüm hazırlıkları yaptığını, yeterli sayıda personel alarak hizmeti vermeye başladığını, ancak davalının ortada geçerli ve haklı bir neden yokken henüz sözleşme süresi dolmadan “gördüğümüz lüzum üzerine” demek suretiyle sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, oysaki feshin mutlaka haklı bir gerekçeye dayalı olması gerektiğini, davalının iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı davranışı nedeniyle müvekkilinin piyasadaki itibarının da zedelendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, yapılan yatırımların boşa giden kısmı için 5.000,00 TL, mahrum kalınan kazanç bedeli için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla mahrum kalınan kazanç kaybı talebini 34.303,73 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmenin 9/b maddesine dayalı olarak sözleşmeyi feshettiğini, anılan maddeye göre süre ve noter ihtarı şartına uymak koşuluyla herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmenin feshinin mümkün olduğunu, ayrıca, dava konusu sözleşmeyi müvekkili şirket adına imzalayan çalışanı Yaşar Toptaş"ın, aynı zamanda davacı şirketin bağlantılı olduğu başka bir şirketin ortağı olduğunun ve sözleşme bedeli piyasa rayiçlerinin çok üzerinde belirlenerek haksız menfaat temin edildiğinin tespit edildiğini, sözleşmenin feshinin bu nedenle de haklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının henüz süresi dolmadan “gördüğüm lüzum üzerine” demek suretiyle taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiği, her ne kadar sözleşmenin 9/b maddesinde davalının sözleşmede belirtilmeyen bir gerekçeyi ileri sürerek sözleşmeyi sona erdirebileceği kararlaştırılmış ise de, fesih için mutlaka haklı bir nedenin bulunması gerektiği, “gördüğüm lüzum üzerine” şeklindeki feshin dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, davalının savunmasında dile getirdiği, bir çalışanının davacı şirket ile bağlantılı olmasının da tek başına haklı bir sebep oluşturmayacağı, bu itibarla davacı tarafın uğramış olduğu zararları talep edebileceği, sözleşmenin feshedildiği 28.02.2011 tarihi ile olağan bitiş tarih olan 15.09.2011 tarihleri arasındaki mahrum kaldığı kazanç kaybınının 34.303,73 TL olduğu, manevi tazminat isteminin koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 34.303,73 TL"nin davalıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 24.06.2014 tarih ve 2087 E., 4832 K. sayılı ilamıyla, davacının vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı tarafından yargılama aşamasında usulüne uygun olarak ileri sürülen kendi çalışanının güvenlik hizmeti veren şirketle bağlantısı olduğu yönündeki fesih nedeniyle ilgili yeterli bir inceleme yapılmadığı gibi davalı vekilinin bu konuda kök ve ek bilirkişi raporuna itirazında belirtilen İstanbul 2. İş Mahkemesi’nin 2010/749 Esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporu da değerlendirilmeden karar verildiği, bu durumda, davalı tarafa, yargılama aşamasında usulüne uygun olarak ileri sürdüğü fesih sebebi açıklattırılarak, bunu kanıtlayıcı delilleri de ibraz ettirilerek konusunda uzman bilirkişi kurulu seçilip, davalının fesih ihtarı ve sonradan ileri sürdüğü fesih nedeni ile taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve İstanbul 2. İş Mahkemesi’nin 2010/749 Esas sayılı dosyadaki kök ve ek bilirkişi raporları ve dayanağı dosya da birlikte değerlendirilerek, öncelikle davalı tarafından sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, haklı ise tazminat talepleriyle ilgili şartların oluşup oluşmadığı üzerinde durularak oluşacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek, davalı yararına bozulmuştur.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Taraflar arasındaki 15.09.2008 tarihli sözleşmenin 9/b maddesi "Müşteri (davalı şirket), işbu sözleşmede belirtilmeyen bir gerekçeyi ileri sürerek sözleşmeyi sona erdirmek istediği takdirde; asgari üç ay önceden noter marifetiyle feshi ihbar yapabilir. Süreye uymadan sözleşmeyi feshetmesi halinde üç aylık hizmet bedelini ödemeyi kabul ve taahhüt eder." hükmünü içermektedir. Davalı tarafça gönderilen Beşiktaş 25. Noterliği"nin 23.11.2010 tarih ve 17892 yevmiye no"lu ihtarında, sözleşmenin görülen lüzum üzerine, sözleşmenin ilgili maddelerine dayanılarak 28.02.2011 tarihinden geçerli olmak üzere feshedildiği davacıya bildirilmiştir. Ancak fesih bildiriminde, sözleşmede belirtilenler dışında hangi haklı fesih nedenine dayanıldığı açıklanmamış, bir neden gösterilmemiş ve sözleşmenin görülen lüzum üzerine feshedildiği belirtilmiştir. Sözleşmenin anılan maddesi hükmüne göre, sözleşmede gösterilmeyen bir nedenle de olsa feshin haklı bir gerekçeye dayanması ve kanunen korunmaya değer haklı bir nedeninin gösterilmesi gerekir.
Sözleşmenin feshe ilişkin 9/c maddesi hükmü ile birlikte konu ele alındığında, sözleşmede bazı fesih nedenlerinin ayrıca belirtildiği, 9/b maddesinde ise fesih nedenlerinin bunlarla sınırlı olmadığı, başka bir gerekçe ile de fesih yoluna gidilebileceğinin bazı koşullar getirilerek kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu itibarla anılan 9/b madde hükmünde ilgili tarafa keyfi fesih hakkının tanındığını kabule imkân bulunmamaktadır. Mahkemece, Dairemiz bozma ilamının, bu hususlar da gözönünde bulundurularak değerlendireleceği tabiîdir.
Bu açıklamalara ve Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, 5,20 TL harç ve takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 28.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.