1. Hukuk Dairesi 2015/3739 E. , 2017/5843 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ- ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, maliki oldukları 27 ada 17 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde davalıların işyerleri bulunduğunu, davalıların dava konusu taşınmazı seramik ve ticari eşya koymak suretiyle işgal ettiğini ileri sürerek davalıların dava konusu taşınmaza müdahalesinin men"ine ve 1.000 TL ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, dava konusu taşınmazda davacıların kendi aralarında elbirliği halinde mülkiyete sahip iken davalı ...’in paydaş olduğunu, taşınmazın 1/3 ünden daha az yer kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi davasının reddine, ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile 209 TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde 1000 TL ecrimisil istendiği ve reddedilen miktar kesinlik sınırı altında kaldığından davacıların ecrimisile yönelik temyiz itirazlarının reddine,
Elatmanın önlenmesi isteğine yönelik temyiz itirazlarına gelince,
Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
Öte yandan, 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.), Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince; çekişme konusu 17 parsel sayılı taşınmazda davacılar bakımından elbirliği, davalı bakımından da paylı olmak üzere taraflar paydaştır.Mahkemece taşınmazın bir bölümünün davalı tarafından kullanılmadığı, boş olduğu saptanmıştır. Paylı mülkiyet hükümleri gözetildiğinde davacının taşınmazda kullanabileceği bir bölüm vardır. Ancak dinlenen tanıklar taşınmazın etrafının tel örgü ile çevrilip fen bilirkişi krokisinde C ile gösterilen kısmına demir parmaklıklar yapıldığını ve zaman zaman bu demir parmaklıkların davalı tarafından kilitlendiğini bildirmişlerdir. Bu durumda davacının taşınmazın boş olan bölümünü dilediği zaman kullanamayacağı açıktır.
Hal böyle olunca, davacıların payı oranında elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.