8. Hukuk Dairesi 2009/6135 E. , 2010/1372 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
... mirasçıları; ... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının reddine dair Şişli 4.Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 28.05.2009 gün ve 106/207 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL"nin temyiz eden davacılardan alınmasına 29.03.2010 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacılar, Şişli, ... Köy 281 pafta 184 ada 17 parseldeki binanın miras bırakanları ...’e ait olduğunu, bu evde mirasçılardan ... isimli kişinin ikamet ettiğini, davalıların, davacının bu evde oturmasına karşı çıkarak muaraza oluşturduklarını ileri sürerek davalıların arsaya yaptıkları müdahalenin önlenmesi ve dava tarihinden geriye doğru ecrimisile hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılardan ..., 10268 ada 14 nolu parselde paydaş olduğunu, davacıların bu yere haksız elattıklarını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılardan ... ve ...’ın ölü olduğu, 28.05.2009 tarihli oturumda hazır olan davacılar tarafından beyan edilmiştir.
Mahkemece, ilk oturumda davalılar ... ve ...’ın dava açılmadan önce ölü oldukları bildirildiğinden ve ölü kişi aleyhine dava açılmayacağından bu davalılar hakkındaki davanın açıklanan nedenlerle reddine, öteki davalı ...’ın dava konusu yerde tapuda paydaş olduğundan bu kişiyle ilgili davanın bu nedenle reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde davacılar tarafından ortak dilekçeyle temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; imar 10268 ada 4 nolu parsele ilişkin tapu kaydı getirilmiştir. Maliklerinin ..., ..r, ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... İnş. Tic.Ltd.Şti. olduğu anlaşılmıştır. Tapunun beyanlar hanesinde kargir bina Abdullah Tekin’e ait bir şerhi bulunmaktadır. Veraset belgesine göre, Abdullah Tekin 29.10.1999 tarihinde ölmüştür. Ölümü ile davacılar mirasçısı olarak kalmıştır. ..Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün dosyada mevcut 08.04.2009 tarih ve 8931 sayılı yazı kapsamına göre; kadastro 1814 ada 17 nolu parselin imar 10268 ada 14 nolu parsele gittiği bildirilmiştir. Yerel mahkeme kararından sonra dosyaya sunulan Şişli 1.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün 10.06.2009 tarih 1872 sayılı yazısına göre, kadastro 1814 ada 14 ve 17 nolu parsellerin kapatılarak yeni imar ada ve parsellerine gittiği bildirilmiştir. Şişli Kaymakamlığı İlçe Kadastro Müdürlüğünün 08.06.2009 tarih ve 813 sayılı yazı kapsamına göre kadastro 1814 ada 14 nolu parselin 1989 yılında yapılan imar ıslah çalışmalarında 10268 ada 11 parselin, kadastro 1814 ada 17 nolu parselin aynı yıl yapılan imar ve ıslah çalışmalarında 10268 ada 14 nolu parsele gittiği anlaşılmaktadır. Açıklanan olgular resmi yazılarla kanıtlanmaktadır.
Bilindiği üzere ve kural olarak: İmar öncesi başkasının tapulu taşınmazına işgal yoluyla konut yapan kişilerin 2805, 2981 ve 3290 sayılı Yasa kapsamına göre imar affı için müracaatta bulunması, eğer Hazine, Belediye, İl Özel İdaresi ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait arsa ve araziler üzerinde ise bu kişilere öteki koşulların gerçekleşmesi halinde imar affı nedeniyle yeni oluşturulacak imar parsellerinde paydaş olacağı; şahıslara ait tapulu yerlerde ise belediyelerin kamulaştırma yaparak kayıt oluşturduktan sonra işgalcilerin durumunun koşullarına göre meşrulaştırılacakları açıktır. Ancak, başkasına ait tapulu taşınmazlara gecekondu yapılan kişilerle ilgili olarak imar uygulamalarında belediyelerin belirtilen yasa maddesini çalıştırmadıkları ülke gerçeğidir.
Bundan ayrı, kadastro 1814 ada 14 ve 17 nolu parsellere ait tapu kayıtları getirilmemiştir. Davacıların miras bırakanının bu kadastro parsellerinde paydaş olup olmadığı araştırılmamıştır. Eğer paydaş ise bu durumda hissesinin hangi imar parseline gittiğinin belirlenmesi zorunludur. Bunun yanında özellikle kadastro parselinde paydaş olan kişinin o parselde yapısının bulunması halinde imar uygulaması sonucu yapı başka parselde kalmış ise 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca yapının gerçek bedeli yeni imar parseli sahiplerince ödenmediği sürece ya da bu yapı ekonomik ömrünü doldurup kendiliğinden yıkılmadığı sürece yeni imar parseli maliklerinin men ve kal davası açmak hakları yoktur.
Ayrıca, kadastro parselinde paydaş değillerse ve bina imar uygulamasından önce inşa edilmiş ise o takdirde yeni imar parseli sahiplerinin binanın asgari levazım bedelini ödemedikleri sürece binada oturanların tahliyesini talep etme ve kal isteme hakları yoktur.
Mahalli mahkemece bu yönlerde hiçbir araştırma yapılmadan ilk oturumda açıklandığı üzere karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak, davacıların beyan ettikleri ve husumet yönelttikleri ölü kişiler tapuda paydaş olmayıp, 04.05.1978 tarih 4/5 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uyarınca ve TMK.nun 28.maddesi gereğince bu şahıslara yönelik ret kararı gerekçesi gösterilmemiş olsa da sonuç itibariyle doğru olmuştur.
Hal böyle olunca, yukarıda açıkladığım gerekçelerle ve belirtilen şekilde herhangi bir araştırmayı içermeyen yerel mahkeme kararı davalı ...’a yönelik olarak bozulması gerekirken onanmış olması doğru olmadığından Dairenin Sayın çoğunluğunun bu yöne ilişkin görüşlerine katılmam mümkün değildir. Mahalli mahkeme kararı belirttiğim sebeplerle bozulmalıdır kanaatindeyim. 29.03.2010