1. Hukuk Dairesi 2015/2700 E. , 2017/5830 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi- yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 64 ada 4 sayılı parselin 23.06.1954 tarihinde yapılan kadastro çalışması ile çalılık vasfı ile Hazine adına tespit gördüğünü, kadastro tespitine itirazı komisyonca reddedilen dava dışı ..."ın ... Asliye Hukuk Mahkemesinde 12.12.1956 tarihinde açtığı dava nedeniyle malik hanesinin boş bırakıldığını, ancak adı geçenin açtığı davanın akibetinin belirlenemediğini, mahkemeden verilen cevapta dosyanın bulunamadığının belirtildiğini, ayrıca davalıların da dava konusu taşınmaza bina yapmak suretiyle müdahalede bulunduklarını ileri sürerek öncelikle taşınmazın Hazine adına tesciline, akabinde davalıların haksız müdahalesinin önlenmesine ve yapıların yıkımına karar verilmesini istemiş, aşamada tescil istemi için görevsizlik kararı verilmiştir.
Davalılar, zilyetliklerinde bulunan 398 m2"lik arsanın dedeleri dava dışı ..."den intikalen geldiğini, bu yerdeki taşınmazların en az 90 yıldır köy sakinlerinin zilyetliğinde olduğunu, imar affından yararlanmak için dava açtıklarını, ancak hazine adına tescil olmadığından tapu tahsis belgelerini alamadıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu 64 ada 4 sayılı parsel bakımından kadastro tespitine itiraz ya da tapuda malik hanesinin doldurulması için açılan dava tarihinin 19/07/2000 olduğu ve bu tarih öncesinde yapı yapan ve kullanan bina maliklerinin iyi niyetli olduğu gerekçesiyle taşınmazlar üzerindeki binaların keşif tarihi itibariyle tespit edilen değerlerinin davacı tarafından ödenmesi şartıyla müdahelenin önlenmesi ve yıkıma karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 64 ada 4 sayılı parselin davacı Hazine adına çalılık vasfıyla tespit gördüğü, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/377 E sayılı dosyasında açılan tespite itiraz davası nedeniyle malik hanesinin boş bırakıldığı, anılan dava dosyasının bulunamaması nedeniyle eldeki davanın tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleri ile ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, ancak kesinleşmeyen kadastro tutanakları bulunduğundan Kadastro Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, Dairenin 10.11.1999 tarih ve 1999/10821 E – 1999/11403 K sayılı kararı ile yıkım dışındaki istekler bakımından Kadastro Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesi üzerine tescil ve elatmanın önlenmesi talepleri için görevsizlik kararı verildiği ve elatmanın önlenmesi ve tescil istekli dosyanın ... Kadastro Mahkemesinin 2000/17 E numarasına kaydedilerek yargılama yapıldığı, anılan dosyada yapılan uygulama sonucu alınan ziraat bilirkişisinin 13.12.2010 tarihli raporunda dava konusu 64 ada 4 sayılı parselin eğeminin yer yer %20-30 aralığında olduğu ve yer yer düz kısımlarının bulunduğu, arazi üzerinde münferit defne, gürgen, meşe, ıhlamur gibi ağaçların ve maki bitkilerinin bulunduğu, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununda tanımlanan kuru marjinal tarım arazisi niteliğinde bulunduğunun belirtildiği ve yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın çalılık niteliği ile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğunun sabit olduğu ve tespitin yapıldığı 1954 yılında da halen imar ve ihyanın tamamlanmadığı gerekçesi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilerek kararın 11.07.2012 tarihinde kesinleştiği ve eldeki dosya arasına alınan güncel tapu kaydında malikin Hazine olduğu, eldeki davanın davalılarının çekişme konusu taşınmazı yapılaşmak suretiyle kullandıkları anlaşılmaktadır.
Somut olayda, çalılık niteliğiyle devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaza yapı inşa eden davalıların iyiniyetli olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca, davalılar lehine bedel ödenmeksizin yıkıma karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.