Esas No: 2021/7936
Karar No: 2021/9747
Karar Tarihi: 25.10.2021
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/7936 Esas 2021/9747 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
I- TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.06.2021 tarih ve 2021/51378 sayılı yazısı ile şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16/12/2016 tarihli ve 2016/18828 soruşturma, 2016/11358 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Kahramanmaraş 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 18.04.2017 tarihli ve 2017/247 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin; şüphelinin temsilcisi olduğu şirketin yasa dışı faaliyetler yürüttüğünü, terör örgütü finansmanlığı yaptığını ve paravan şirket olduğunu beyan ederek şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturmada, müştekinin İcra Müdürlüğündeki talepleri kapsamındaki iddialarının hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu ve soruşturma konusu oluşturacak bir suç ya da suçlunun bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sırasında, şüphelinin hakkındaki iddialara ilişkin ifadesinin tespit edilmediği gibi, müştekinin şikayet dilekçesinde tanık isimleri bildirmesine rağmen beyanlarının alınmadığı, numaraları bildirilen icra dosyalarının incelenmediği ve müştekinin şikayetinde bahsettiği hususlarda araştırma yapılmadığının anlaşılması karşısında, şüpheli ve tanık beyanlarının alınması, numaraları bildirilen icra dosyalarının getirtilerek incelenmesi ile toplanacak diğer deliller ve yapılacak etkin soruşturma sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği cihetle, eksik inceleme sonucu verilmiş kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 12/04/2021 gün ve sayılı yazılı istemlerine müsteniden gönderilen ve Yargıtay 16 Ceza Dairesinin 2021/3132 esasına kaydolunan ihbar ile mevcut evrak, 23.06.2021 tarih ve 31520 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararının II/1-a maddesi gereğince Yargıtay 16. Ceza Dairesi numarasının 3. Ceza Dairesi olarak değiştirilmesine müteakip Dairemizce devralınmıştır.
II- OLAY;
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca, 25.11.2016 tarihinde havalesi yapılarak 2016/18828 soruşturma evrakına kaydı alınan, müşteki sıfatı ile ..."un, 25.11.2016 dilekçesi ile özetle, kimlik numarası ile birlikte 1990 yılından bugüne yabancılar adına Devlet aleyhine kanun dışı faaliyetleri yürüten aynı zamanda Kahramanmaraş 3. İcra Müdürlüğünün 2015/6340 esas sayılı takip dosyası borçluları olan üç ayrı şirketin yetkilisi olduğunu belirttiği "şüpheli ..." hakkında; "suçun" yabancılar tarafından 1989 yılından bu güne ülkede terörün ve terör örgütlerinin finansmanında kullanılan şirketleri gizlemek ve bu amaçla 1990 yılı ekim ayından itibaren faaliyette olan "Ims Health Tıbbi İstatistik şirketi", "1990 yılından itibaren faaliyette olan Ims Tıbbi İstatistik şirketi" adlarına 2015/6340 sayılı takip dosyasına beyanda bulunmamak; "1994 yılında kurulan Ims Health Tıbbi İstatistik şirketi" adına ise belirtilen icra dosyasına yalan ve yanıltıcı beyanda bulunmak olduğunun, "tanıklarının" ise kimlik numarasını bildirdiği, İzmir"de ikamet ettiği ancak adresinin tespit edilmesi gerektiğini, 1965 yılından itibaren sigorta bildirimlerinin suç olduğunu belirttiği "...", Ankara"da ikamet ettiği ve kimlik numarasını bildirdiği, adresinin araştırılmasını istediği, terör örgütü mensuplarınca kimliği ve banka hesap numarası kullanılan ..., sigorta numarasını bildirdiği, adresinin araştırılmasını istediği, sigorta bildirimlerinin suç delili olduğunu belirttiği "Zehra Altınışık", sigorta numarasını bildirdiği, adresinin araştırılmasını istediği, kimliği ve banka hesaplarının kullanıldığı, işe başlama ve sigorta bildirimlerinin suç olduğunu belirttiği "İbrahim Gürçınar" ile sigorta sicil numarasını bildirdiği, adresinin araştırılmasını istediği "İsmet Kaya" adlı kişiler olduğu belirtilmek sureti ile suç duyurusunda bulunmuştur.
İhbara konu dilekçe Cumhuriyet savcısınca, müştekinin ifadesinin alınması notuyla 25.11.2016 tarihinde soruşturma defterine kaydedilmek üzere havale edilmiştir.
..."un bahse konu dilekçesinde özetle; yabancı küresel güçlerin terörü ve bilinen terör örgütlerini Devlet aleyhine kullandıklarının bilinen bir gerçek olduğunu, bu güçlerin faaliyetlerini organize etmek ve yürütmek amaçlı ülkemizde teşekkül kurduklarını, resmi evrak ve bilgilere ve de uzmanların yaptıkları açıklamalara göre yabancılara hizmet eden bu teşekküllün 1965 yılından itibaren faaliyette olduğunu, Amerikalıların bu teşekkül sayesinde Devlet aleyhinde casusluk faaliyetlerini yürütüp ülkede terörü dizayn ettiklerini, bilinen terör örgütlerini Devlet aleyhine kullandıklarını, uzmanların açıklamalarına göre bu kripto teşekküle hizmet eden çeşitli makam ve mevkilerde kamu görevlilerinin aralarında bulunduğu toplumun çeşitli kesiminden kişilerin yanı sıra PKK, DHKP-C, İŞİD ve FETÖ gibi bilinen örgütlerin elamanlarının da bulunduğunu, bu şahıslara her ay düzenli maaş vb... adlarla ödemeler yapıldığını, yapının bilinen bu terör örgütlerinden daha büyük olduğunu, teşekkülün elemanlarına maaş ödemelerini paravan şirketler ya da kurdukları hayali şirketler üzerinden elamanları adına veya kimlikleri, banka hesapları kullanılan isimler veya hayali isimler adına sigorta bildirimleri yapılması, sigorta bildirimleri yapılan bu isimler veya sahte isimler adına teşekküle bankacılık hizmeti veren bankalarda, sahte evraklarla banka hesapları açtırarak, hesaplarına her ay maaş vb. adlar ile ödemeler yapılması, maaş ödemesi yapılan bu banka hesaplarını ve bankamatik kartlarını da mensuplarına kullandırması sureti ile yaptığını, teşekkülün para kaynağının aslında yurt dışından gelmediğini, ..."ın temsilcisi olduğu yabancı şirket adına 5746 sayılı Kanun uyarınca devletten alınan teşviklerle finansmanı sağlandığını, şahsın örgüt mensuplarını ve kullanılan isimleri ya da sahte isimleri göstererek devletten teşvik aldığını, bu para ile örgüt mensuplarına her ay maaş ödemesi yaptığını, 1989 veya 1990 yılında yabancılar ve bunlara hizmet edenlerce çok sayıda şirket ve paravan şirketlerin kurulduğunu, bu şirketlerden birisinin "Ims Tıbbi İstatistik..." diğerinin ise "Ims Health Tıbbi İstatistik ..." şirketi olduğunu, bu iki şirketin haricinde kurulan diğer şirket ve paravan şirketlerin adlarının da bu şirketlerle aynı ya da benzer isimlerden seçildiğini, bu şirketlere ait işyeri sigorta sicil dosyalarının numaralarını da bildirerek terör örgütü mensuplarınca kimlikleri ve banka hesapları kullanılan isimler ve sahte, hayali isimler adına 1989 yılından itibaren sigorta bildirimlerinin yapıldığını, bu dosyaların suç delili olduğunu, bu dosyaların SGK"da gizlendiğini, bu amaç ile de dosyalarda iş yerleri adlarının hayali iş yeri adları ile kaydedildiğini ancak 1994 yılında bilgisayarın devlet kurumlarına girmesi ile bu şirketleri gizlemek amacı ile bu kez "IMS Tıbbi İstatistik..." şirketinin kurulduğunu, daha sonra bu şirketin ad değiştirdiğini ve "Ims Health Tıbbi İstatistik..." şirketi adını aldığını, bu değişiklikle 1989"lu yıllarda kurulan şirketin gizlendiğini, kendisinin gerçekte Amerika"da kurulan "IMS Health" adlı şirkette 1991 yılından itibaren çalıştığını, 2002 yılı öncesi kısmi sonrasında ise tam zamanlı çalıştığını, bu şirket yetkililerin yasa dışı faaliyette bulunmaları nedeni ile yabancı çalışanların aylık kazançlarını Türk lirası üzerinden her ay birden fazla şirket aracılığı ile sigorta bildirimleri yaptırılarak kayıt altına alındığını, ayrı ayrı açılan banka hesaplarına ödemelerin yapıldığını, kendisi adına da açılan hesapların bulunduğunu, terörün finansmanı amacı ile hak ve alacaklarının bir kısmının da hile ile şirket yetkililerince çalındığını, 2013 yılında bu gerçeği öğrenince zararının tahsili için noter aracılığı ile üç ayrı şirkete ihtarnameler çektiğini, neticede Kahramanmaraş 3. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlattığını, icra takibine konu ödeme emrinin borçlu üç ayrı şirketin bilinen adreslerine gönderilmesine rağmen, suçu ve suç delili olan şirketleri gizlemek amacı ile belirtilen iki şirketin bulunmadığından bahisle gerçeğe aykırı olarak beyanda bulunularak tebligatların alınmadığını, bunun üzerine üç şirketin SGK"dan adresleri sorularak Tebligat Kanunu 35. madde hükümlerine göre tebligatların yapıldığını, iki şirketin icra dosyasında itiraz ve beyanda bulunulmadığını ancak 1994 yılında kurulan "IMS Health Tıbbi..." şirketinin ödeme emrine itiraz ettiğini, bu şirketin 1990 yılından beri ülkede faaliyet gösteren diğer iki şirketi gizlemek için kurulduğunu ve paravan bir şirket olduğunu, ödeme emrine itirazda firmanın imza sirküleri ile sicil belgesini sunulduğunu fakat firmanın kuruluş ilanını gösteren sicil gazetesini ise bu hususu gizlemek amaçlı sunulmadığını, itiraz dilekçesinde belirtilen adreste diğer şirketlerin bulunmadığının ve ilgilerinin de olmadığının belirtilerek, şahsının alacağının bulunmadığının bildirildiğini, bu suretle diğer şirketleri gizlemek amacı ile yanıltıcı ve yalan beyanda bulunulduğunun, oysa borçlu üç şirketin de aynı adreste bulunduklarını ve faaliyette olduklarına dair belge ve bilgileri sunduğunu, 1990 yılından itibaren faaliyette olan "IMS Health Tıbbi İstatistik" şirketinin sahibinin ... olduğunu, şahsın süreçte verdiği savcılık ve kolluk ifadeleri ile tazminat davasına konu dilekçelerini de içerir evrakları sunduğunu, bunların iddiasını doğruladığını, 1996 ve 2003 yılına ait sigorta bildirim bordroları ile SGK belgesini ibraz ettiğini, bu şirkette 2002 yılından itibaren çalıştığını, 1994 yılında kurulan "IMSI Helath Tıbbi İstatistik" şirketinin de paravan şirket olduğunu, bu şirket üzerinden 1996 ve 2003 yıllarında sigortalı gösterildiğini, bu şirketin adının "IMS Tıbbı İstatistik" şirketi iken sonradan değiştiğini, bu şirkette 2002 yılında medikal toplayıcı olarak işe başladığını, üçüncü şirketin 1990 yılından itibaren faaliyette olan "IMS Tıbbi İstatistik" adlı şirket olduğunu, bu şirketten de kendisine sigorta bildirimi ve maaş ödemesi yapıldığını, adresinin diğer iki şirketle aynı olduğunu, sigorta bildirimlerinin bu üç ayrı şirketten farklı tarihlerde işe giriş bildirgesi verilerek yapıldığını, maaşlarının ayrı banka hesaplarına yatırıldığını, ayrıca üç şirket haricinde 2002 yılından sonra adına sigorta bildirimi yapan yasa dışı faaliyetlerde bulunan dört ayrı hayali şirketin daha bulunulduğunu, bunlardan "IMS Tıbbi İstatistik" adlı İstanbul"da kurulan ve adresinin de ..."ın oturduğu ev adresi olan şirketle aynı adla fakat farklı şirket olduklarını belirttiği şirketlerin ve icra dosyasında haciz müzekkeresi yazılan şirketten de sigorta bildirimlerinin, maaş ödemelerinin yapıldığını, ..."ın 1990 yılından itibaren yetkilisi olduğu şirketlerden adına 15 ayrı sigorta bildirimine istinaden 15 ayrı banka hesabında maaş ödemesi yapıldığının gösterilmesine rağmen kendisinin sadece bir bankadan maaş aldığını, diğer ödemelerin şahsının kimliğini kullanan örgüt mensuplarınca çekildiğini, sahte evraklar ile adına banka hesapları açıldığını, bu hususta beş ayrı tanığın bulunduğunu ve isimlerini bildirdiğini, araştırılması durumunda terör örgütü mensuplarının tespit edilebileceğini belirterek şikayetçi olmuştur. Dilekçe ekinde yirmi kalemde sunduğu belgelerden özetle; IMS adlı şirkette çalıştığına dair adının geçtiği şirket personel sayfası, 1990 yılında kurulan IMS Health adlı şirkette 1991 yılından itibaren Gaziantep ve civar illlerde bölge sorumlusu olarak çalıştığına, sigorta bildirimlerinin her ay aynı isimde ve benzer isimde olan şirketlerden yapıldığına, bu şirketlerden birisinin IMS Health Tıbbi İstatistik şirketi olduğundan bahisle ilgili şirkete çektiği ihtarnamenin, 1994 yılında kurulan ve ad değiştiren IMS Health Tıbbi istatistik adlı şirkete de 2008 yılına kadar şirkette çalıştığını ancak kullanmadığı yıllık izin ücretlerinin ödenmemesi nedeni ile işten ayrıldığını, ancak ödenmeyen bu ücretlerin adına açılan bir banka hesabına ödendiğini öğrendiğini, sigorta bildirimlerinin de bir sefer yapılmadığını, üç sefer yapıldığını, bu nedenle yapılan üç ayrı ödemenin bildirilmesini de istediği ihtarnamenin, "IMS Tıbbi İstatistik" şirketine şirkette çalıştığını ancak her ay birden fazla sigorta bildiriminin yapıldığını öğrendiğini, maaş ödemesi yapılan hesabının da bildirilmesi isteğini ihtarnamenin, her üç şirketin borçlu olduğunun ve asıl alacağın 1.708,00-TL, işlemiş faizi ile birlikte toplam 865,18-TL borcun belirtildiği 01.06.2015 tarihli, borcun sebebinde birden fazla sigortalı gösterilerek maaş ödemeleri yapıldığından, dokuz ayrı sigorta bildiriminden yapılan icra kesintilerinin tarafına ödenmediğine yönelik olduğunun belirtildiği takip talebinin ve ödeme emrinin, ödeme emrinin iadesine dair ..."nın adının geçtiği tebligat parçalarının, adres araştırma yazısının, borca itirazı içerir şirket vekilince sunulan dilekçenin, firma sicil bilgisinin, ticaret sicil gazetesi örneğinin, ..."ın şüpheli sıfatı ile 25.03.2010 tarihinde kollukta verdiği ve içeriğinde özetle, ..."un 2002 yılında şirkette çalışmaya başladığına, süreçte işlerinde özensizlik göstermesi nedeni ile kendisine ihtar çekildiğine, 2008 yılında isteği ile işten ayrıldığına, şahsa ödemelerin eksiksiz yapıldığına, ancak şahsa sürekli icra takibi geldiğine, sonralarda şahsın kendisine ve şirket çalışanlarına hırsız, çete gibi asılsız ithamlarda bulunmaya başladığına, savcılığa ve mahkemelere kurduğu senaryo kapsamında dilekçeler sunduğuna, iftiralar atarak yargıyı gereksiz yere meşgul ettiğine dair beyanının, müşteki sıfatı ile de Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/55631 sayılı dosyasında kendisine iftira attığına dair ve TCK"nın 125/1 maddesinden havalesinin yapıldığı görülen şikayet dilekçesinin, müşteki sıfatı ile 21.10.2010 tarihinde kollukta verdiği ve yukarıda belirttiği beyanları ile benzer ayrıca hakkında Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/296 esas sayılı dosyası ile 100.Bin TL bedelli manevi tazminat davası açtığına dair ifadesinin, Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan manevi tazminat istemini içerir dilekçenin, sigorta dökümlerinin, işyeri tescil belgesinin, kendisine ilgili şirketçe gönderilen ve içeriğinde ödemelerin kendisine eksiksiz yapıldığına, hakaret ve iftiralarına son vermemesi durumunda hakkında suç duyurusunda bulunulacağına dair ihtarın, sigorta işe giriş ve ayrılma belgelerinin, SGK tarafından gönderilen şikayet dilekçesi konulu cevabi mailde 2002 yılına kadar hem devlet memuru olarak hem de şirkette çalıştığını beyan etmiş ise de ikisinin aynı anda olamayacağına, hizmet birleştirmesi yapmamış ise memurluk sürelerinin hizmet belgesinde
görünmeyeceğine, 17.08.2002-01.08.2008 tarihlerinde Beşiktaş SGK"ya bağlı IMS Tıbbı İstatistik şirketinde çalışma kayıtlarının olduğuna, IMS Health adlı şirketin işyeri ünvanlarında adının geçmediğine dair yazının, işyerlerine ait dönem bordrolarının, gider pusulası ve vergi levhasının, maaşından yapılan icra kesintisine dair yazının ve delil listesinde belirttiği diğer belgelerin sunulduğu görülmüştür.
25.11.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında müşteki sıfatı ile verdiği ifadesinde ... özetle; dilekçesini tekrarladığını, 1991-2002 yıllarında yarı zamanlı, 2002 yılından sonra tam zamanlı olarak merkezi Amerika"da bulunan IMS isimli yabancı şirkette Gaziantep bölge elemanı olarak çalıştığını, şirketin ve Ali Kadri"nin yasal faaliyetlerin yanı sıra 1990 yılından itibaren devlet aleyhinde yasa dışı faaliyetler yürüttüğünü, yabancılar adına terör ve terör örgütlerinin finansmanlığını yaptığını öğrendiğini, delilinin ise yetkilisi olduğu şirketler olduğunu, kimliğinin yasa dışı faaliyetlerde kullandığını, şirketteki aylık kazancının birden fazla şirket tarafından sigorta bildirimi yapılarak kayıt altına alındığını, icra müdürlüğü dosyasının borçluları olan üç ayrı şirket tarafından her ay sigorta bildiriminin yapıldığını fakat şüphelinin icra dosyasında yapılan tebligatlara rağmen 1990 yılından genel müdürlüğünü yaptığı şirket adına suçu ve suç delillerini gizlemek amacı ile beyanda bulunmadığını, takip talebinin ikinci sırasında kaydı bulunan 1994 yılında kurulan şirket adına beyanda bulunarak yanıltıcı ve yalan beyanda bulunduğunu, bu şirketin diğer şirketleri gizlemek amacıyla kurulan paravan bir şirket olduğunu yine şüphelinin takip talebinin üçüncü sırasında kaydı bulunan şirket adına da suçu ve suç delillerini gizlemek amacıyla bir beyanda bulunmadığını, iddialarının gerçek olduğunun tanıklarının dinlenmesi ve delillerinin ilgili kurumlardan istenilmesi durumunda ortaya çıkacağını, bu hususta da delillerini içerir 25.11.2016 tarihli dilekçe ve eki belgeleri sunduğunu beyan etmiştir.
25.11.2016 tarihli dilekçesinde ise ... özetle; şikayette bulunduğu Ali Kadir Akyıldız hakkında terör ve terör örgütü finansmanını sağladığı iddiasını tekrarlayarak, borçlu üç şirket tarafından aynı aylarda sigorta bildirimi ve maaş ödemesi yapılan ..."in dinlenilmesini ve kendisine Ankara ilinde çalışıp çalışmadığı ve banka hesaplarına yatırılan maaşları kendisinin çekip çekmediği hususunu da içerir belirttiği soruların sorulmasını, Ankara ve İstanbul illerinden aynı aylarda sigortalı gösterilen ancak Ankara ilinde çalışan ve adına sahte hesap açılarak üç ayrı şirket tarafından maaş ödemesinde bulunulan ..."nın dinlenilerek, kendisine sigorta bildirimlerinin ve maaş ödemelerinin ne maksatla yapıldığının, adına yatırılan üç ayrı maaşı çekip çekmediğinin, tarafından çekilmeyen maaşın kimler tarafından çekildiği ve ..."in Ankara"da çalışıp çalışmadığına dair belirttiği soruları içerir sorularının sorulmasını, Mersin ilinde çalışmadığı iddiasında bulunduğu Zehra Altınışık"ın tanık olarak dinlenilerek çalışıp çalışmadığını ve maaş ödemelerinin hangi banka hesabına yatırıldığına dair belirttiği soruların sorulmasını, muhtemelen örgüt mensuplarınca kimliği, sigorta sicil numarası ve banka hesaplarının kullanıldığını, yasal olarak şirkette isminde çalışanın bulunmadığını belirttiği İbrahim Gürçınar"ın dinlenilerek şirkette gerçekten çalışıp çalışmadığının, maaşları çekip
çekmediğine dair belirttiği sorularının sorulmasını, geçmiş yıllardan beri yabancılar adına ülkede yasa dışı faaliyetlerde bulunan, bu nedenle kimliği ve banka hesabı gizlenen, sigorta numarasını bildirdiği, tanık olarak dinlenilerek üç şirkette çalışmasının bulunup bulunmadığı, sigorta bildirimlerinin neden üç şirket üzerinden yapıldığı, üç maaşında tarafından çekilip çekilmediğine dair belirttiği soruların İsmet Kaya"ya sorulmasını ve bu şahıslara ait işe başlama bildirgeleri ile maaş hesaplarının incelenmesi durumunda gerçeğin ortaya çıkacağını belirterek, sekiz başlıkta sigorta bildirim bordroları, banka hesap dökümü ve maaş ödeme belgelerinden ibaret ek belgeleri ibraz etmiştir.
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının 16.12.2016 tarih, 2016/18828 soruşturma ve 2016/11358 karar sayılı, şüphelinin ... isimli şahıs, müştekinin ... ve olayın "Hukuki ihtilaf" olarak belirtildiği görülen kararı ile şüpheli hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına, kararın bir suretinin müştekiye tebliğine, ifadesi alınmayan şüpheliye tebliğine yer olmadığına dair CMK"nın 172 ve 173 maddeleri uyarınca itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Kararın gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
"Müşteki Başsavcılığımıza müracaatta bulunarak şüpheli hakkında soyut beyanlarda bulunup, şüphelinin yetkilisi olduğu şirketin Kahramanmaraş 3. İcra Müdürlüğündeki dosya kapsamında takip talebinin 3. sırasında bulunduğu, bu şirketin yetkililerinin icraya bir beyanda bulunmadıklarını belirterek şikayetçi olması kapsamında her ne kadar soruşturma işlemlerine başlanılmış ise de;
Müştekinin İcra Müdürlüğündeki talepleri kapsamındaki iddialarının hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu, müştekinin şüpheli hakkındaki soyut iddiaları dışında ortada soruşturma konusu oluşturacak bir suç yada suçlunun bulunmadığı tüm soruşturma evrakından anlaşılmakla;
Açıklanan nedenlerle şüpheli hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına,..kararın ifadesi alınmayan şüpheliye tebliğine yer olmadığına...itiraz yolu açık olmak üzere... CMK"nın 172 ve 173 maddeleri uyarınca karar verildi."
29.12.2016 tarihinde karar müşteki ..."a tebliğ edilmiştir.
03.01.2017 tarihli dilekçesi ile müşteki ... özetle, yabancı küresel güçlerin ülkemizde terörün dizaynını, terör örgütlerinin finansmanını yaptıklarını, bu terör örgütlerinin bu yabancı güçler ve devletler adına Devlet ile vekalet savaşı yürüttüklerinin bilinen ve resmi makamlar tarafından açıklanan bir gerçek olduğunu, buna dair Cumhurbaşkanın halen devlet kurumlarında, yargıda ve polis teşkilatında vatan hainlerinin bulunduğunu ve en son 28.12.2016 tarihinde terör örgütlerinin Amerika tarafından desteklendiği ve kullanıldığını kamuoyuna açıkladığını, bu kapsamda ABD adına ülkede terörün dizaynını ve terör örgütlerinin finansmanını yapan kripto bir teşekkülün bulunduğunun bilinen bir gerçeklik olduğunu, bu kripto teşekkülün yöneticiliğine 1990 yılında ..."ın atandığını, bunun delilinin de yetkilisi ve yöneticisi olduğu şirketler olduğunu, bu şirketleri Amerikalılar adına yasa dışı faaliyetlerde kullandığını, aynı adla birden fazla şirket veya paravan şirketler kurmak sureti ile sigorta bildirimleri yaparak ve sahte evraklar ile banka
hesapları açıp, maaş ödemeleri yapılarak hücre elemanlarına maaş ödemeleri yapıldığını, bahse konu şirketlerin gizlendiğini, ..."ında bu şirketleri gizlemek için suç işlediğini, icra dosyası kapsamında sigorta bildirimlerinin yapıldığı üç ayrı şirkete çıkartılan tebligattan iki ayrı şirketin aynı adreste bulunmalarına rağmen tebliğ alınmayarak iade edildiğini, bunun üzerine 35. madde hükümlerine göre tebligatın yapıldığını, icra dosyasına diğer iki şirketin adreste bulunmadığına dair beyanda bulunarak suç işlendiğini, sonrasında ise 1994 yılında kurulan şirket adına borca itiraz edilerek yalan ve yanıltıcı beyanda bulunduğunu, beyanda bulunduğu şirketin kuruluşuna dair sicil gazetesini sunmayarak bu şirketin paravan bir şirket olduğunu gizlediğini, sahte ve mühür bulunmayan bir sicil belgesi ibraz ederek suç işlediğini, aynı adreste bulunan diğer şirketlerin adreste bulunmadığına dair beyanda bulunarak suç işlediğini, tüzel kişi şirketlerin resmi makamlara beyanda bulunma zorunluluklarının olmasına rağmen şirketler adına dosyaya beyanda bulunulmayarak şirketleri gizlendiği ve suç işlendiğini, suç duyurusuna konu dilekçesinde finansman suçuna dair delillerini ibraz ettiğini, her ay Amerikalılar tarafından maaş ödenen kişilerin isimlerini bildirerek tanık olarak dinlenilmelerini istediğini ve belgelerini de sunduğunu, buna rağmen iddialarının soyut olduğu değerlendirilerek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, ancak ülkenin şu an içerisinde bulunduğu durum da nazara alınarak terör ve terör örgütleri ile ilgili iddiaların titizlikle araştırılması gerektiğini, tanıklar arasında terör örgütü üyesi olduğunu, terör örgütü mensuplarınca kimlik ve banka hesaplarının kullanıldığını iddia ettiği kişilerin bulunduğunu, bu kişilere yönelik ayrı bir soruşturma yürütülmesi gerekli iken yürütülmediğini, ... tarafından kanun dışı faaliyetlerde kullanılan üç ayrı aynı adla kurulan şirketin olduğunu, bu şirketlerin genel müdürlüğünü yaptığını, yine 2002 yılından itibaren başkaca kurulan şirketlerin de bulunduğunu ve bunları bildirdiğini, bu şirketlerden kendisine yönelik sigorta bildirimi ve maaş ödemeleri yapıldığını, bu şirketlerden bir tanesinin adresinin ..."ın ikamet adresi olduğunu, iddialarının soyut olmadığını, resmi belgeleri sunduğunu, ..."ın bu altı şirketi gizlemek adına suç işlediğini, bu kapsamda etkin soruşturma yürütülmediğini, ayrıca bildirdiği kişiler hakkında da evrakın tefrik edilerek bir soruşturma yürütülmediğini beyanla karara itiraz etmiştir. Dilekçesi ekinde dokuz başlıkta belirttiği delillerini sunduğu görülmüştür.
Kahramanmaraş 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 18.04.2017 tarih 2017/247 değişik iş sayılı kararı ile müşteki ..."un itirazının reddine kesin olarak karar verilmiştir. Kararın gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
"Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının 16.12.2016 tarih ve 2016/18828 Soruşturma ve 2016/11358 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında belirtilen gerekçeler yerinde görülmüş olmakla usul ve kanuna uygun Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının 16.12.2016 tarih ve 2016/18828 Soruşturma ve 2016/11358 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla itiraz eden müşteki ..."un itirazının reddine karar vermek gerektiği vicdani kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir."
29.10.2020 tarihli dilekçesi ile ... özetle, resmi makamlara yalan beyanda bulunarak ABD gizli servisi tarafından Türkiye"de kurdurulan paravan şirketleri bilerek gizlediğini belirttiği ... hakkında dosya kapsamında kararı veren yargı mensuplarının yetersiz veya art niyetli olduklarını, bu kapsamda süreçte sunduğu görülen belgeler ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/104596 soruşturma dosyasında 1991-2008 yılları arasında çalıştığı IMS ...Tıbbi İstatistik şirketindeki alacaklarına yönelik 3.İcra Müdürlüğünün 2015/6340 ve 2015/6341 sayılı takip dosyalarında yapılan ödeme emirlerini şirketlerin bulunduğu adrese gönderilmesine rağmen alınmaması nedeni ile şirket çalışanı ... ile tebligatları usulsüz iade eden posta memuru Emre Biçer hakkında, IMS şirketinin devlet aleyhine casusluk yaptığı ve terörü finanse ettiğinden bahisle yaptığı şikayet kapsamında, görevi kötüye kullanma suçundan verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile ..."ın kolluk ve savcılık ifadelerini sunarak, üç evrakta aynı adla belirtilen şirketlerin aynı şirketler olmadığını, 21.01.1994 tarihinde kurulan bir diğer şirketin de paravan şirket olduğunu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü sicil kütüğü defterinde belirtilen sicil numarası ile kayıtlı bir şirketin bulunmadığını, adına bu şirketten düzenlenen sigorta bildirimlerinin sahte olduğunu, giriş bildirgesinde bulunan imzanın kendisine ait olmadığını, sahte imza ile adına açılan maaş hesabının olduğunu, 1989 yılında kurulan şirketinde sahte ticaret sicil numarası ile kurulan paravan bir şirket olduğunu, bu şirketin adresinin bir ev adresi olduğunu, bu evin 1989"lı yıllardan sonra ABD gizli servisi tarafından kullanıldığını, süreçte haklarında şikayette bulunduğu yargı mensuplarınca verilen kararlarda belirtildiğinin aksine IMS Health adı ile dört, IMS Tıbbı İstatistik adı ile de bir paravan şirketin daha kurulduğunu, bu şirketlerden dört tanesinin sahte sicil numarası ile kurulduğunu, bu şirketler üzerinden düzenlenen sahte imzalı giriş bildirgeleri ile SGK"ya bildirimlerinin yapıldığını, ancak bu bildirimlerin SSK hizmet cetveline işlenmediğini, adına açılan sahte maaş hesaplarına ödemelerin yapıldığını ancak kendisinin çekmediğini, benzer isimler ile dört ayrı şirket daha kurulduğunu, paravan bu şirketler üzerinden maaş ödemeleri yapılan kişilerden birisinin PKK terör örgütü işbirlikçilerinden olan ve Mersin ilinde ikamet eden ... adlı şahıs olduğunu, ... adına bir diğer şirket üzerinden sahte sigorta bildirimleri düzenlenerek maaş ödemeleri yapıldığını, aynı dönemlerde farklı şirketlerden farklı sigorta numarası ile sigortalı gösterildiğini, ...6792 sicil numarası ile belirtilen sigorta bildirimlerinin aslında ... adlı şahsa ait olduğunu, sahte imza ve evraklar ile bu sicil numarasının alındığını ve ödemeleri çektiğini, Diyarbakır ilinde ikamet eden PKK işbirlikçisi ..."a da maaş ödemelerinin yapıldığını, ayrıca buna dair sunduğu bordronun 24 sırasında ki şahsın isminin gizlendiğini, bu sicil numarasının da Diyarbakır ilinde yaşayan bir PKK"lıya ait olduğunu, ABD gizli servisinin işbirlikçisi olduğunu ve Ankara"da hiç çalışmadığını, ikamet etmediğini belirttiği ..."in SGK kayıtlarının sahte olduğunu, şirketin paravan bir şirket olduğunu, belirttiği bu paravan şirketleri gizlemede örgütün hata yaptığını, zira Maliye sisteminde 1989 yılında, SGK sisteminde 1990 yılında, Sanayi Bakanlığı sisteminde 1989 yılında kurulan başka bir şirketin ve Ticaret Sicil sisteminde ise 1994 yılında kurulan paravan şirketin göründüğünü, yargı sisteminde rüşvetin ve ABD gizli servisinin etkili olması nedeni ile bu paravan şirketlerin gizlendiğini, örneğin Kahramanmaraş Adliyesinde üç ayrı dosyada ABD gizli servisi tarafından Türkiye de aynı isimde farklı yıllarda paravan şirketler kurulduğunun delillerinin bulunduğunu, bu kapsamda yapmış olduğu icra dosyasında 1994 yılında kurulan şirketin, Kahramanmaraş 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/434 sayılı dosyasında 1990 yılında kurulan şirketin, Kahramanmaraş 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/480 sayılı dosyasında da 1989 yılında kurulan şirketlerin ortaya çıkartıldığını da belirtilerek kesin kararın kanun yararına bozulmasını istemiştir. Dilekçesi ekinde 15 kalemde dilekçe içeriğinde belirttiği ve daha önceden de sunulan, ek 10 nolu belgede sigortalı giriş bildirgesinde bulunan imzanın kendisine ait olmadığını, ek 12 ve 13 te belirtilen iş yerinin hayali bir iş yerleri olduğunu, diğer sigorta bildirimlerine dair belgelerde şirketlerin paravan şirketler olduğunu, ek 14 te ... adlı kişinin PKK"lı olduğunu, ek 15"te sahte ticaret numarası ile şirket kurulduğunu yazdığı belgeleri sunduğu görülmüştür.
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, 21.01.2021 tarih yazısı ile özetle, müşteki ..."un, şüpheli ... isimli şahsın yetkilisi olduğu şirketten alacaklı olduğu, bu alacaklarına karşın Kahramanmaraş İcra Dairesinde haciz talebinde bulunduğu, şüphelinin yetkilisi olduğu IMS Healty Tıbbi İstatistik Tic. ve Ltd. Şti. ve IMS Tıbbi Istatistik Tic. ve Müşavirlik Ltd. Şti. isimli şirketler hakkında bir çok icra talebinin bulunduğu, alacaklarını tahsil edemeyen müştekinin şikayet dilekçesinde özetle; IMS Healty Tıbbi İstatistik Tic. ve Ltd. Şti. ve IMS Tıbbi Istatistik Tic. ve Müşavirlik Ltd. Şti. isimli şirketlerin paravan şirketler olduğu, bu şirketlerin yurt dışından kara para akladığı, SGK kayıtları ile bordrolarının usulsüz ve göstermelik olduğu, ticaret sicil kayıtlarının sahte olduğu, şirkete ait bazı imzaların sahtelik taşıdığından bahisle suç duyurusunda bulunduğu, müştekinin şikayetine binaen 2016/18828 soruşturma sayılı dosya ile soruşturma işlemlerine başlandığı ve soruşturma neticesinde hukuki ihtilaf nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, müştekinin karara karşı itirazının ise mercii kararı ile reddedildiğine dair dosya muhteviyatının incelenmesinde, şüphelinin bazı imzaların sahte olduğu, sicil kayıtlarının doğru olmadığı, şirketin paravan olduğunu iddia etmesi karşısında, piyasaya yüklü miktarda borçlanan ve hakkında bir çok icra takibi başlatılan şirketlerin müştekinin iddia ettiği gibi paravan şirket olup olmadıkları, ticari hayatta herhangi bir faaliyetlerinin bulunup bulunmadığı hususunda soruşturmanın genişletilerek etkin bir araştırma yapılmadan karar verildiğinden kesin kararın kanun yararına bozulması görüşünde bulunulmuştur.
III-HUKUKİ UYUŞMAZLIK;
Soruşturmaya konu dilekçe içeriğine göre, terör örgütüne finans sağlamak, kara paranın aklanması ve sahtecilik suçları yönünden iddiaların hukuki ihtilaftan ibaret olduğu gerekçesi ile verilen KYOK"un kaldırılması talebi üzerine katılma hakkı bulunmayan müştekinin itirazına istinaden , itirazın esastan reddine dair verilen mercii kararında hukuki isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV- HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
Uyuşmazlıkla ilgili mevzuat şöyledir;
5271 sayılı CMK"nun
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
Madde 172 – (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
(2) (Değişik: 02.01.2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 01.02.2018-7072/9 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
Cumhuriyet savcısının kararına itiraz
Madde 173- (1)Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2)İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3)(Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh Ceza Hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4)(Değişik: 25/5/2005 - 5353/26 md.) Sulh Ceza Hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir
...
(6)İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172. maddenin 2. fıkrası uygulanır.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, kovuşturmaya yetkili makamın kovuşturmaya başlamayacağını, yani başlangıçta şüphelendiği kişiye hiç suç isnad etmeyeceğini bildiren yazılı bir işlemdir (Nurullah Kunter/ Feridun Yenisey/ Ayşe Nuhoğlu: Ceza Muhakemesi Hukuku, Onsekizinci baskı, İstanbul 2010, s. 1173). Niteliği itibariyle adli ve idari bir işlem olup, aynı zamanda temel hak ve özgürlükleri yakından ilgilendirmektedir. (Özbek ve diğerleri, s. 507.) Bu karar adli ve idari bir nitelik taşıdığından kesin hüküm oluşturmaz. Ancak insan haklarını da ilgilendiren yönü itibariyle sıradan bir idari işlem niteliği de taşımamaktadır. Kesinleşmiş bir kovuşturmaya yer olmadığı kararının varlığı ile ceza muhakemesi sona ermekte, yeni delil ortaya çıkması veya İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararıyla “etkin soruşturma yapılmadan bu kararın verildiğinin tespit edilmesi” halleri gerçekleşmeden muhakeme yeniden dirilmemektedir.
Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar (CMK. 160/1 m.). Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığıyla her türlü araştırmayı yapabilir (CMK. 161/1 m.). Soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmemesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı süresi ve mercii gösterilir. (CMK. 172/1 m.).
Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı Ağır Ceza Mahkemesinin bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edebilir (CMK. 173/1 m.). İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirecek olaylar ve deliller belirtilir (CMK. 173/2 m.).
Sulh Ceza Hakimliği, istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir (CMK. 173/4 m.). Sulh Ceza Hakimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek üzere, o yer Cumhuriyet savcılığına talepte bulunabilir. Kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa istemi gerekçeli olarak reddeder. İtiraz edeni giderlere mahkum eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir (CMK. 173/2 m.). Dava zaman aşımı süresi içinde kamu davası açılabilmesi için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmesi ve bu hususta merciince yeniden soruşturmaya başlanılması hususunda bir karar verilmedikçe aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacaktır. Bu halde Sulh Ceza Hakiminin kararına karşı kanunda itiraz yolu öngörülmediği için CMK"nın 267/2 maddesinin uygulanma olanağı yoktur. Dolayısıyla Sulh Ceza Hakiminin artık kararını değiştirme imkanı bulunmamaktadır. Bu kararlardaki hukuka aykırılıklar koşulları uygunsa kanun yararına bozma yoluyla giderilebilecektir.
"Suçtan zarar gören" kavramı: Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itiraz edebilmek için suçtan zarar görmek gereklidir. Suçtan zarar görme kavramı yasada açık olarak tanımlanmamış ise de, mağdur ve şikayetçi ile suçtan zarar görenin hakları CMK’nın 234. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdur suçtan bizzat zarar gören kişidir. Bazı hallerde doğrudan suçtan zarar görmemekle birlikte dolaylı olarak da zarar söz konusu olabilir. Bu kişiler suçtan zarar gören olarak ifade edilmektedir. ""Zarar gören"" kavramı, mağdurdan daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Yerleşik uygulamalara göre suçtan ancak doğrudan zarar gören kişiler davaya katılma hakkını haizdirler.
TCK"nın 315. maddesinde tanzim edilen silahlı terör örgütüne silah sağlama suçu ile 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanunun 4. maddesinde düzenlenen terörizmin finansmanı suçu, silahlı terör örgütüne yardım suçuna ilişkin özel nitelikte düzenlemelerdir.
Esas itibariyle silahlı terör örgütüne üye olma veya örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte yardım etme suçları kanundaki düzenleme yerine göre anılan suçlar Devletin güvenliğine, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı icra edilmektedir. Anılan suçların koruduğu hukuki yarar, devletin anayasal düzeni ve devletin birliği, kamu düzeni, toplumsal güven ve barışın korunması, örgütün sağladığı kolaylıktan faydalanılarak suç işlenmesinin önlenmesidir.
Bu nedenledir ki, demokrasi ve güven ortamında yaşama hakkına sahip toplumun her bir ferdinin bu suçlardan dolaylı olarak etkilenip zarar gördüğü tartışmadan varestedir. Örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar yönünden şartları oluştuğunda bu suçların, gerçek ya da tüzel kişi mağdurlarının araç suçlarla ilgili olarak, soruşturma aşamasında CMK"nın 173/1. maddesi gereğince itiraz hakkını, kovuşturma safhasında da aynı yasanın 237. maddesi kapsamında davaya katılma hakkını kullanabilir ise de doğrudan zarar görmediğinden silahlı terör örgütüne üye olma veya örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte yardım etme suçu yönünden bu hakları haiz değildir. Yüksek Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamaları da bu yöndedir. (Ceza Genel Kurulunun 03.05.2011 gün ve 155–80, 04.07.2006 gün ve 127–180, 22.10.2002 gün ve 234–366 ile 11.04.2000 gün ve 65–69 sayılı kararları)
Yukarıda verilen bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Süreçte sunduğu dilekçelerinde duyumlarına istinaden Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı, ülkede Devlet aleyhine faaliyette bulunan terör örgütlerini finanse etmek amaçlı oluşturulan yapı içerisinde bulunarak yetkilisi olduğu ve içerisinde sicil kayıtlarının da gerçeği yansıtmadığı iddiasında bulunulan paravan şirketler üzerinden, aralarında PKK terör örgütü mensuplarının da bulunduğu gizli örgüt mensuplarının, sahte sigortalılık bildirimleri yapılarak ve yine adlarına sahte banka hesapları açılarak finansmanlarının sağlandığı ve bu kapsamda adına sahte sigortalılık bildirimleri yapan ve banka hesapları açan şirketlerin yetkilisi olduğu ve icra dosyasına yanıltıcı bilgi ve beyanda bulunduğu iddiası ile yapılan ihbara istinaden şüpheli hakkında başlatılan soruşturma neticesinde, müştekinin İcra Müdürlüğündeki talepleri kapsamındaki iddialarının hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu, müştekinin şüpheli hakkındaki soyut iddiaları dışında ortada soruşturma konusu oluşturacak bir suç yada suçlunun bulunmadığı gerekçesi ile verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı yapılan itirazın reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısında,
Yürütülen soruşturmada verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığı kararının kanun yararına bozma yasa yoluna tabi olmaması (5271 sayılı CMK madde 309/1), mevcudiyeti halinde hukuki hataların 5271 sayılı Kanunun 172 ve 173 maddeleri çerçevesinde safahatta olağan usul ve yöntemlerle telafisinin mümkün bulunması ve özellikle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı kararına konu (soruşturmaya konu dilekçe içeriğine göre) terör örgütüne finans sağlamak, kara paranın aklanması ve sahtecilik suçlarının nev ve mahiyeti itibari ile doğrudan zarar görmeyen ihbarcı tarafından yapılan itirazın bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken, bundan zuhul ile esastan incelenerek reddine karar verilmesinde
isabet bulunmamakta ise de karar sonuç itibari ile hukuka uygun bulunduğundan, istemin reddine karar verilmiştir.
VI-SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.06.2021 tarih ve 2021/51378 sayılı kanun yararına bozma isteğinin, tebliğnamedeki düşünce de yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.