16. Hukuk Dairesi 2017/1362 E. , 2017/1717 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Dedemli Yukarı Köyü çalışma alanında bulunan 466 ada ... parsel sayılı 141,31 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle .../..."şer pay ile ... ve ... adlarına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın davalı adına tescil edilen .../... hissesinin adına tescili istemiyle dava açmış, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, dahili davacılar ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taraf, dava konusu taşınmazın bir bölümünün miras yolu ile kendisine intikal ettiğini, geriye kalan bölümünün ise diğer mirasçıların paylarını satın alması nedeni ile kendisine ait olduğunu ileri sürerek taşınmazdaki davalı payına yönelik olarak dava açmıştır. Davalı taraf ise taşınmazın adına tespit edilen yarı hissesinin kendisine ait olduğunu ve halen zilyetliğinde bulunduğunu öne sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı tarafın, dayandığı satış sözleşmesini yasal süre içerisinde dosyaya sunmaması nedeniyle bu delile dayanmaktan vazgeçtiği göz önüne alınarak davasını ispatlayamadığı gerekçe gösterilmek sureti ile davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, dosya kapsamına yansıyan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından tarafların aynı kökten geldikleri anlaşılmakta olup, mirasçılar arasında pay satışının her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Buna karşın mahkemece, davacı tarafa talebi açıklattırılmak suretiyle hangi mirasçıya düşen payı satın aldığını ileri sürdüğü hususu açıklığa kavuşturulmadığı gibi dava konusu taşınmazın kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandan beri hangi hakka dayalı olarak kullanıldığı, tarafların ortak murislerinden gelip gelmediği ve mirasçılar arasında pay satışı bulunup bulunmadığı hususları mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorularak maddi olaylara dayalı olarak ortaya konulmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm verilemez. Hal böyle olunca; öncelikle davacı tarafa davası açıklattırılmalı, iddianın hangi mirasçı ya da mirasçıların payının satın alındığına ilişkin olduğu açıklığa kavuşturulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandan beri hangi hakka dayalı olarak kullanıldığı, tarafların ortak murislerinden gelip gelmediği ve müşterek muristen geldiğinin anlaşılması halinde mirasçılar arasında pay satışı bulunup bulunmadığı hususları sorulup saptanmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden dahili davacılara iadesine,
....03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.