Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/3631 Esas 2017/4171 Karar Sayılı İlamı

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

1- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında, katılanın alınan beyanlarında “Karaarslanlar” isimli bir mağazadan taksitli olarak halı satın aldığını ve firmanın bastırdığı bir taksit kartına ekli 100 YTL değerindeki senede imza attığını beyan etmesi, soruşturma aşamasında alınan 16/04/2008 tarihli bilirkişi raporunda, senedin üst kenarında taksitli satış sözleşmesi veya benzeri bir belgeden koparıldığını gösterir nitelikte perfore (zımba delikleri) mevcut olduğunun belirtilmesi, devamında suça konu senetteki borçlu imzaları ile ..."a ait imzalar arasında kısmi benzerlik ve farklılıkların bulunduğunun, adı geçenin gerçek ve sabit imza karakterinin tam olarak belirlenemeyişi ve detaylı bir incelemeye imkan vermeyişi nedeniyle sağlıklı bir grafolojik değerlendirme yapılamadığının ifade edilmesi, yargılama aşamasında alınan 16/01/2013 ve 25/03/2013 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı raporlarında da suça konu senetteki imzanın ..."un eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtilmesi, sanığın savunmasında söz konusu senedi ..."dan aldığını savunması ve ayrıca gerekçeli kararda "sanığın duruşmada senedi ..."dan aldığını, tahsili için avukatına verdiğini beyan etmesine karşın 08/01/2008 tarihli ifadesinde ..."ı tanımadığını beyan ettiği görülmüş olmakla sanığın savunmalarına itibar edilmemiştir" denilmesi, ancak dosya içerisinde sanığın ..."ı tanımadığını beyan ettiği 08/01/2008 tarihli bir ifadeye rastlanılamaması karşısında, sanığa, senedi kendisine ciro edip verdiğini söylediği senette alacaklı ve ciranta olarak görünen ..."ın kim olduğu, açık kimlik ve adres bilgilerini bilip bilmediği, senedi bu şahıstan hangi ticari ilişki sonucu aldığı, buna ilişkin elinde belge bulunup bulunmadığı hususları sorulduktan ve ..."ın tanık olarak beyanı alındıktan ve gerekirse senetteki imza ve el yazılarının onun eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu alındıktan sonra, neticesine göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de,
a- Kararın hüküm kısmında sanık adı olarak katılan ..."un ismi yazılmak suretiyle hükümde karışıklığa yol açılması,
b- Suç tarihinin senedin icraya konulduğu 23.05.2007 olarak yazılması yerine 2007 olarak gerekçeli kararda gösterilmesi, yasaya aykırı
c- 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.