Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2010/1-303
Karar No: 2010/358
Karar Tarihi: 30.06.2010

Elatmanın Önlenmesi - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/1-303 Esas 2010/358 Karar Sayılı İlamı

 

 

Hukuk Genel Kurulu 2010/1-303 E., 2010/358 K.

Hukuk Genel Kurulu 2010/1-303 E., 2010/358 K.

  • ELATMANIN ÖNLENMESİ

 

  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 237 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 428 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 445 ]

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "el atmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen, 03.06.2008 gün ve 2006/54 E., 2008/220 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 26.01.2009 gün ve 2008/11990 E., 2009/806 K. sayılı ilamı ile;

(...Dava, çapa dayalı elatmanın önlenmesi istemiyle açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Davalılardan Mustafa"nın dava açılmadan önce ölmüş olduğu dosya arasında bulunan kayıtlardan anlaşıldığından, bu kişi aleyhine açılan davanın reddi yerinde olup, davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının Reddine.

Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; taraflar çap komşusu olup, davacı 1018 parselin paydaşı, davalılar ise 1029 parselin paydaşlarıdır. Taraflar arasında daha önce görülüp kesinleşmiş olan ve yine elatmanın önlenmesi hukuksal nedenine dayalı iki adet karar bulunmaktadır. Sözkonusu kararlar aynı taşınmazlara ait olmakla birlikte, sınır belirlemesi değişik olduğundan farklı sonuçlara varılmıştır.

Bilindiği gibi, elatmanın önlenmesi davalarında verilen kararlar kesin hüküm niteliğinde olmayıp, bu kararlar ile çapta belirtilen kadastral sınırların değiştirilmesi mümkün değildir.

Hal böyle olunca, davacı eldeki davada da el atmanın önlenmesi isteminde bulunduğundan, oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyeti ile taraflara ait çapın uygulanması, bu uygulama sırasında varsa değişikliklerin irdelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, keşif yapılmaksızın ikinci verilen kararın kesin olduğu belirtilmek suretiyle davanın reddi doğru değildir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, çapa dayalı elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin Ortaca İlçesi, 1018 parselin paydaşı, davalıların ise aynı yerde bulunan 1029 parselin iştirak halinde maliki, aynı yerde bulunan kanal ve yolun ise DSİ"ye ait olduğunu, davacının taşınmazına davalılar tarafından tecavüz edildiği gerekçesi ile Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/235 E. sayılı dosyasında açılan davanın kabulüne karar verilip, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, bu karar gereğince davacının yerini İcra Müdürlüğü kanalıyla teslim aldığını, daha sonra davalıların Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/319 sayılı dosyası ile söz konusu yerin kendilerine ait olduğu gerekçesi ile dava açtıklarını, müvekkilinin teslim aldığı yerin davalılara geri verilmesine karar verildiğini, aynı yere ait iki farklı karar ve bilirkişi raporu bulunduğunu, ikinci raporun hiçbir ölçüm yapılmadan tamamen ofiste hazırlandığını, bilirkişilerin çapı zemine aplike etmediklerini belirterek davacı ve davalılara ait taşınmazların sınırlarının tespiti ile haksız tecavüzün ve taraflar arasındaki iki farklı mahkeme kararından doğan muarazanın önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, 1029 parselin muris Durdu Solakoğlu"na ait iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, davacının hissedarı olduğu taşınmaza müvekkillerinin tecavüz ettiği yönündeki iddianın ise mahkemenin 2005/211 ve 1998/329 esas sayılı dosyalarında yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporları karşısında asılsız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davanın reddine ilişkin karar; Özel dairece, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Açıklanan maddi olgu, iddia ve savunma ile bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/211 E., 2005/254 K. sayılı kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm niteliğinde bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, somut olayda, HUMK.nun 445.maddesi hükmü gereğince yargılamanın yenilenmesi talebinin bulunup bulunmadığı hususu, bir ön sorun olarak değerlendirilmiştir.

Ön sorunun konusunu oluşturan olgu şudur:

Kural olarak, kesin hükme bağlanmış bir davaya yeniden bakılamaz. Bunun en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur. Yargılamanın yenilenmesi bazı ağır yargılama hataları ve yanlışlıklarından dolayı, maddi anlamda kesinleşen hükmün ortadan kaldırılmasını ve daha önce kesin hükme bağlanan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir yasa yoludur. Yargılamanın yenilenmesi, sadece kesinleşmiş olan esasa ilişkin son kararlara karşı başvurulabilecek bir yasa yoludur. Maddi anlamda kesin hüküm gücü bulunmayan kararlara karşı (örneğin çekişmesiz yargıda verilen son kararlar) yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamaz.

Bir dava hakkında birbirine aykırı iki hüküm bulunması sebebine dayanarak yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurabilmek için, her iki hükmün de kesinleşmiş olması gerekir. Eğer, ikinci hüküm henüz kesinleşmemişse, yargılamanın yenilenmesi yoluna değil, ikinci hükme karşı temyiz yoluna başvurulur. (HUMK. m.428/3)

İki hükmün de hukuk mahkemelerinden verilmiş olması halinde, başvurulacak yol yargılamanın yenilenmesidir. Buna karşılık, hükümlerden biri hukuk mahkemesi diğeri bir idari mahkeme tarafından verilmiş ise, yargılamanın yenilenmesi yoluna değil, hüküm uyuşmazlığının giderilmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulur.

Tarafları, dava sebebi ve müddeabihi aynı olan bir dava hakkında birbirine aykırı kesinleşmiş iki hüküm bulunması halinde, birinci hüküm lehine olan taraf kesin hükümden (HUMK.m.237) istifade etmektedir. Bu nedenle, yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine, ikinci hükmün iptaline karar verilir (m.450, II). Bundan dolayı, sadece ikinci hükmün iptali için yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilir; yoksa, birinci hükmün iptali için yargılamanın yenilenmesi istenemez.

Yargılamanın yenilenmesi olağanüstü bir kanun yoludur ve sebepleri H.U.M.K.nun 445.maddesinde sınırlı (tahdidi) olarak sayılmıştır. Bu sayılanlar dışındaki bir nedenle yargılamanın yenilenmesi talep edilemez.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun,17.04.1996 gün ve 1996/10-112-282 sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.

Yargılamanın yenilenmesi nedenleri şunlardır;

1-Yeni bir senet veya belgenin ele geçirilmiş olması (HUMK.nun 445/1),

2-Hükme esas alınan senedin sahte olduğunun bir mahkeme hükmü ile saptanmış olması (HUMK.nun 445/2.),

3-Hükme esas alınan bir ilamın kesin hükümle ortadan kaldırılmış olması (HUMK.nun 445/3),

4-Tanığın yalan tanıklıktan dolayı mahkum olması (HUMK.445/4.),

5-Bilirkişinin gerçeğe aykırı rapor vermekten mahkum edilmiş olması (HUMK.m.445/5),

6-Karşı tarafın yalan yeminden dolayı mahkum edilmiş olması (HUMK.nun 445/6),

7-Karşı tarafın hükme etkili hile kullanmış olması (HUMK.m.445/7),

8-Vekil veya mümessil olmayan kişilerin huzuru ile davanın görülmüş olması (HUMK.m.445/8),

9-Davaya bakması yasak olan hakimin hüküm vermiş olması (HUMK.m.445/9),

10-Bir dava hakkında birbirine aykırı iki hüküm bulunması (HUMK.m.445/10), gerekir(Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.Baskı Cilt 5. 2001 sayfa: 5164 vd).

Somut olayda, davacı vekili, Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/235 E. ve Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/319 E. sayılı dosyalarında verilen kararların taraflarının, konusunun ve sebebinin aynı olduğunu, aynı yere ait iki farklı karar ve bilirkişi raporu bulunduğunu, ikinci raporun hiçbir ölçüm yapılmadan tamamen ofiste hazırlandığını belirterek, davalılara ait taşınmazın davacının taşınmazına yaptığı haksız tecavüzün önlenmesine karar verilmesini talep etmesinin yanında "…

…taraflar arasındaki iki farklı mahkeme kararından doğan muarazanın önlenmesine…

…" de karar verilmesini talep etmiştir.

Tarafları, dava sebebi ve konusu (müddeabihi) aynı olan bir dava hakkında verilen hükme aykırı yeni bir hüküm verilmesine sebep olabilecek bir madde (kanuni dayanak) yokken, aynı mahkeme veya başka bir mahkeme tarafından önceki (birinci) hükme aykırı ikinci bir hüküm verilmiş bulunması, yargılamanın yenilenmesi sebebidir. (HUMK.m.445/10) Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/235 E. ve aynı mahkemenin 2001/319 E. sayılı dosyalarında dava sebebinin, tarafların ve konularının aynı olduğu tartışmasızdır.

Dava dilekçesinin irdelenmesi ve hukuki nitelendirmenin yapılması hakime aittir (HUMK. m.76). Olayların gelişimi, dava dilekçesinin içeriğindeki anlatımlardan ve özellikle dava dilekçesinin sonuç bölümündeki ifadeden, davacının yargılamanın iadesi talebinde bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu nedenle ön sorunun kabulü yoluna gidilmiştir.

O halde, mahkemece; yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda yapılacak araştırma sonucunda yargılamanın yenilenmesi talebi irdelenmeli, yerinde görülmezse reddedilmeli; aksi halde HUMK.nun 445/10 maddesi hükmü ile birlikte, anılan kanunun 450 maddesi hükmü de dikkate alınarak bir karar verilmesi yoluna gidilmelidir.

Açıklanan hususlar göz ardı edilerek davanın reddi doğru olmamıştır.

Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç :Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 30.06.2010 gününde, oybirliği ile karar verildi.
 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi