14. Hukuk Dairesi 2015/5161 E. , 2017/7702 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.01.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının 1977 senesinde 731 ada 41 parselin 137 m2"lik kısmını satın aldığını, taşınmazdaki payı üzerine ev inşaa ettirdiğini, evin ve arsanın vergisini 1977 senesinden bu yana ödediğini, af kanunları kapsamında 1980 yılında yeminli büro dosyası hazırlatarak ... Belediyesine başvurduğu halde belediyeden herhangi bir cevap alamadığını, Vakıflar Bölge Müdürlüğüne başvurusunun ise reddedildiğini belirterek 731 ada 41 parsel sayılı taşınmazda davacının kullanımında olan 137 m2"lik kısmın tapusunun iptali ile davacı adına tescili, tescilin mümkün olmaması halinde davacının zararının tespiti ile zararın davalı belediyeden tazminini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; "...davalılardan ... aleyhine açtığı davanın reddine, davalılardan Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine açtığı tapu iptal tescil davasının kabulüne, ... ili Muratpaşa ilçesi ... Mah. 731 Ada 41 parselde bulunan davalının tapusunun 89/626 oranındaki kısmının iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan 537/626 hissenin davalı ... Vakfı üzerinde bırakılmasına..." şeklinde hüküm kurulmuştur.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması,
İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir.
Yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak incelemede tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilebilir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacının dayandığı hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Vakıflar İdaresi vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.