14. Ceza Dairesi 2015/8194 E. , 2016/2224 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun basit cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit
HÜKÜM : Çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyet, tehdit suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması
İlk derece mahkemesince verilen hükümlerin sanık müdafii tarafından duruşmalı temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle, 02.03.2016 Çarşamba saat 13.30’a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kağıdı gönderilmişti.
Belli günde Hakimler duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ... hazır olduğu halde oturum açıldı.
Sanığın zorunlu müdafii Av. ..."e çağrı kâğıdının gönderildiği, parçasının döndüğü ancak sanık müdafiin duruşmaya katılmadığı görüldü:
Dosyanın incelenmesinde sanığın 17.06.2015 tarihinde Av. ..."a vekâletname verdiği, Baro tarafından atanan müdafiin yetkisinin CMK 156/3. maddesi uyarınca sona erdiği anlaşılmakla gereği düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Savcısının istemine uygun olarak sanık müdafii Av. ..."a duruşma gününün tebliğine, bu nedenle duruşmanın 02.03.2016 saat 13:30"a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi.
Belli günde Hakimler duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ... hazır olduğu halde oturum açıldı.
Yapılan tebligat üzerine dosyadaki vekâletnameye dayanarak sanık ... adına gelen Av. ... huzura alınarak duruşmaya başlandı.
Duruşma isteğinin süresinde ve yerinde olduğu anlaşıldıktan sonra uygun görülen talep ve mütalaa dairesinde sanık ... hakkında DURUŞMALI inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek tefhim olunduktan sonra işin açıklanmasına dair raportör üye tarafından düzenlenen rapor okundu.
Raportör üye rapora ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirdi.
Sanık müdafii temyiz layihasını açıklayarak savunmada bulunup müvekkili hakkındaki hükmün BOZULMASINI istedi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı tebliğname içeriğini tekrar etti.
Son sözü sorulan sanık müdafii savunmasına ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirmekle dosya incelenerek karar verilip tefhim olunmak üzere duruşmanın 16.03.2016 Çarşamba günü saat 13:30"a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi.
Bugün dava evrakı incelenerek aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.
Sanık hakkında tehdit suçundan dolayı 5271 sayılı ...nın 231/5. maddesi gereğince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın aynı Kanunun 231/12. maddesi uyarınca itirazı kabil kararlardan olup temyiz yeteneğinin bulunmadığı anlaşıldığından, sanık müdafiin anılan hükme ilişkin temyiz istemi aynı Kanunun 264. maddesi hükmüne göre itiraz niteliğinde kabul edilip gerekli karar merciince mahallinde verilmek üzere, incelemenin, çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
İddianamedeki anlatım, içerik ve sevk maddeleri itibariyle sanığın 29.01.2013 tarihinde işlediği iddia olunan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dolayı zamanaşımı süresi içinde mahkemece hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Sanık hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Hükümden sonra 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamıyla verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazları ile duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunmasının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Katılan mağdurenin 29.01.2013 tarihli kolluk beyanı ile 06.02.2013 günlü savcılık ifadesinde, sanığın kendisini 2012 yılı Ocak ayı içerisinde rızasıyla Taksim’de bulunan bir arkadaşının evine götürdüğünü beyan etmesine karşın, duruşmada bu eylemin 2012 yılı ocak veya mayıs ayında gerçekleştiğini, sanığın “sana, ailene ve kardeşlerine zarar veririm” demek suretiyle tehdit etmesi nedeniyle bu eve gittiğini bildirmesi, buna göre mağdurenin olay tarihine ilişkin kesin bir beyanı bulunmadığı gibi soruşturma evresindeki anlatımıyla çelişir şekilde duruşmada tehdit edildiği iddiasında bulunduğu ve mağdurenin Taksim’deki eve sanık tarafından tehdit edilmesi nedeniyle gittiği iddiasını destekler başkaca delil bulunmaması sebebiyle “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince mağdurenin cebir veya tehdit olmaksızın rızasıyla söz konusu eve gittiğinin kabulü gerektiği; eylemin 2012 yılı Ocak ayında gerçekleştiğinin düşünülmesi halinde, mağdurenin bu tarihte onbeş yaşını bitirmemesi nedeniyle sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 109/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı, eylemin 2012 yılı Mayıs ayında işlendiğinin kabulü halinde ise mağdurenin bu tarihte onbeş yaşını bitirmesinden dolayı eylemin aynı Kanunun 234/3. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı ve suç tarihi ile vasfı yönünden de şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi gerekeceğinden, eylemin TCK’nın 234/3. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu düşünülmeden, sanığın TCK’nın 234/3. maddesi gereğince çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkûmiyetine hükmedilmesi,
Hükümden sonra Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan husus nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları ile duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunması bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
08.03.2016 tarihinde verilen işbu karar 16.03.2016 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından... hazır olduğu halde sanık müdafiin gıyabında tefhim olundu.