23. Hukuk Dairesi 2014/5749 E. , 2015/6856 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı miraçıları vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin suni gençleştirme adı altında ... Orman İşletmesi tarafından davalı kooperatife verilen işi gereği gibi yaptığını, istihkakının orman işletmesi tarafından ödendiğini, ancak kooperatif tarafından müvekkiline kesintiler yapıldıktan sonra ödendiğini, kesintilere sebep olarak 1000 m. dikenli tel tesisinin yapılmadığının belirttiğini, ancak müvekkili tarafından 200 m. telin yapıldığını, bu sebeple müvekkilinden 360,00 TL fazla kesinti yapıldığını, yine Erfelek Orman İşletmesi tarafından yaptırılan işlerin Orman Kanunu"nun 34. maddesi uyarınca uygun tamamlanması sonrası ödenen % 10 istif fazlası ödemelerin kooperatif tarafından kanuni gerekçe gösterilmeden hak sahiplerine ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ödenmeyen istif fazlası için 5.000,00 TL ve fazla kesilen 360,00 TL olmak üzere toplam 5.360,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kooperatif ortağı olan davacının yaptığı iş karşılığı bir alacağının olmadığı, kesilen 1.800,00 TL nin eksik olan 800 m. dikenli tel çekimi için kullanıldığının anlaşıldığı, 2010 ve 2011 yıllarında ortaklara dağıtılabilir müspet fark (kâr) oluşmadığından kooperatifin risturn dağıtamayacağı, taraflar arasında idarenin ödeyeceği %10 istihkak fazlasının davacıya ödeneceğine dair bir sözleşme olmadığı, böyle bir sözleşme yapılmasının da kooperatifçilik ilkelerine ters olacağı, davacının ortağı olduğu davalı kooperatiften 5.360,00 TL alacağı olduğuna dair veri elde edilemediği ve davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle, reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı mirasçıları vekili temyiz etmiştir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9.madde ile bu kanunun göreve ilişkin
hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, kooperatif ile ortağı arasındaki ortaklık ilişkisinden doğan davaların 1163 sayılı Kanun"un 99. maddesinde ticari dava olduğu kabul edilmiş ise de, münhasıran asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu öngörülmemiştir. Buna göre dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü niteliğinde ve münhasıran iki tarafın arzularına tabi olmayan işlerden değil ise, davalı tarafça bu yönde ve süresinde bir itiraz olmadığı sürece bu husus re"sen dikkate alınamaz ve asliye hukuk mahkemeleri 01.10.2011 tarihinden önce açılan davalarda miktar yönünden görevli ise, bu tarihten sonra açılan davalarda davanın niteliğine göre görevli ise davaya bakmalıdır.
Somut olayda, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5/3. maddesinin yürürlükte olduğu dönemde 15.11.2011 tarihinde açılan ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99. maddesine göre münhasıran ticaret mahkemesinin görevli olmadığı bu davada, davalı tarafça iş bölümü itirazında bulunulmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi olduğu gözönünde bulundurulduğunda, mahkemenin davanın niteliğine göre davaya bakmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı mirasçıları vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.