1. Hukuk Dairesi 2015/2386 E. , 2017/5785 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ve dahili davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 26489 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan davalıya ait gecekondu da davalının oturduğunu ileri sürerek davalının taşınmaza haksız müdahalesinin önlenmesi ve taşınmaz üzerindeki gecekondunun yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, gecekonduyu inşa etmediğini ve burada yaşamadığını, taşınmazın ... adındaki şahıstan kiralandığını, asıl sahibinin ise ... olduğunu, husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ...; davalının oturduğu gecekondunun maliki olduğunu, 1986 yılında binayı inşa ettiğini, elektrik ve suyu bağlattığını, belediyeden 28 kapı numarasını aldığını, davalı ..."nin kardeşi olup taşınmazda oturduğunu, evin maliki olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “... davalı ..."ın, kayden davacılara ait 26489 ada 13 sayılı parsel üzerinde bulunan gecekonduyu kullandığı saptanarak el atmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur...yapının dava dışı kişiye ait olduğunun belirlenmesi durumunda yapı sahibinin yokluğunda yıkıma karar verilemeyeceği açıktır.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan yapının kime ait olduğunun saptanması, bu konuda tarafların bildirdikleri tanıkların dinlenilmesi,sözü edilen yapının dava dışı kişiye ait olduğunun anlaşılması halinde onun da davada yer almasının sağlanması, toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre yıkım isteği bakımından bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde elatmanın önlenmesi isteği yönünden önceki kararın kesinleştiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına, yıkım isteği yönünden ise gecekondunun dahili davalıya ait olduğu belirlenmek suretiyle fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen rapor krokisinde kırmızı kalem ile gösterilen gecekondunun yıkımına karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi “...a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmüne havidir. Bu düzenleme, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir.
Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni, barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
Ayrıca, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.05.2014 tarih, 2013/9-1989 Esas, 2014/657 Karar sayılı ilamında “...Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılması bu kısımların bağımsız bir şekilde onandığını göstermez, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bu nedenle bozma kararından sonrada mahkemece HMK’nun 297. maddelerinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmek zorundadır...” şeklinde olup, HGK 19.04.2017 tarih 2017/12-705 Esas, 2017/832 Karar sayılı ilamında da tekrarlandığı gibi, bozmaya uyularak verilecek yeni hükmünde bozma konusu olmayan yönlerinde yer alması gerektiği açıktır.
Yukarıda açıklanan düzenlemeler karşısında, bozma ilamına konu olmayan kısımlar bakımından hüküm kurulmadan, sadece bozma ilamında değinilen yönlerden hüküm kurulması doğru değildir.
Hâl böyle olunca, HMK"nun 297/2. maddesi uyarınca infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davalı ve dahili davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre temyize konu hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.