![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2010/11-312
Karar No: 2010/338
Karar Tarihi: 23.06.2010
Menfi Tespit Davası - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/11-312 Esas 2010/338 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Genel Kurulu 2010/11-312 E., 2010/338 K.
Hukuk Genel Kurulu 2010/11-312 E., 2010/338 K.
- MENFİ TESPİT DAVASI
- 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 429 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "Menfi Tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çaycuma Sulh Hukuk Mahkemesi"nce davanın reddine dair verilen 30.05.2007 gün ve 2006/680 E- 2007/492 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi"nin 30.03.2009 gün ve 2007/14702-2009/3818 sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkilinin ortağı bulunduğu davalı kooperatifin başkasının arsası üzerine inşaat yaptığını, masraflarının ortaklardan tahsiline karar verildiğini, hakkında yapılan icra takibinin itirazla durduğunu, davalının açtığı itirazın iptali davasının kabul edildiğini, kendisinden haksız yere aidat toplandığını ileri sürerek, davalı tarafından belirlenen aidat borcunun bulunmadığının tespiti ile 2.000.00 YTL"nın ödeme tarihleri itibariyle faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının genel kurulca alınan aidat borcunu ödemediğini, tahsili için yapılan icra takibine itiraz sonucu açılan itirazın iptali davasının kabul edilerek kararın kesinleştiğini, kesin hüküm bulunduğunu, bütün ortakların istifadesine sunulmak için yapılan kamelyadan dolayı genel kurul kararlarının uygulanmasının ertelenmesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının davacı aleyhine 2003, 2004 ve 2005 yıllarına ait aidat borçlarını ödemesi için icra takibi başlattığı, yaptığı itirazın açılan davayla iptal edildiği, aynı iddialarla bu davayı açtığı, dava konularının, sebeplerinin ve dayanılan vakıaların aynı bulunduğu, kesin hüküm olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, aidat borcunun bulunmadığının tespiti ile fazladan ödenen aidatın tahsili istemine ilişkindir. Davacının davalının ortağı olduğu, taraflar arasında görülen ve kesinleşen itirazın iptali davasında davacının 2003-2004 ve 2005 tarihi itibariyle aidat borcunun bulunduğunun ortaya çıktığı hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacı vekili açtığı bu davasında müvekkilinin kesinleşen dosya kapsamı aidat borcunun bulunmadığını iddia ettiği gibi, davalının başkası arsası üzerine inşaat yaparak zarara neden olduğunu, bu inşaat nedeniyle fazladan topladığı aidatın tahsiline de karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının konusu davacının aidat borcunun bulunup bulunmadığıdır. Oysa bu davanın konusu, aidat borcunun olmadığının tespiti ile davalının başkasının arsasına inşaat yaparak doğrudan doğruya ortakların bu arada davacının zarara uğratılıp uğratılmadığıdır. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, aidat borcunun bulunmadığı istemi bakımından kesin hükmün varlığının kabulü doğru ise de davalının zarara neden olduğu iddiası bakımından davaların konusunun ve sebebinin aynı bulunduğunun kabulü yerinde değildir. Bu durum karşısında, davanın, davalının doğrudan doğruya ortakların zararına neden olduğu iddiasını içeren tazminat istemini de kapsadığı, taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının bu istemle ilgisinin bulunmadığı dikkate alınıp, işin esasına girilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Davacı; ortağı bulunduğu davalı kooperatifin başkasına ait arsa üzerinde çevre düzenlemesi yaptığını, çevre düzenlemesinden kaynaklanan masrafların ortaklardan tahsiline karar verilmesi nedeniyle kendisi aleyhine icra takibine girişildiğini, takibe vaki itirazına rağmen Kooperatif tarafından itirazın iptali istemiyle açılan davanın kabul edildiğini ve bu suretle davalının, kendisine ait olmayan faaliyet karşılığı yaptığı masrafı aidat borcu adı altında talep ettiğini ileri sürerek, icra dosyasından ödemek zorunda kalacağı 2000 YTL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının, Kooperatif Genel Kurul Kararları gereği ödemesi gereken aidatlar konusunda ödemede bulunmadığını, kamelya yapımını da buna bahane ettiğini, aidatların tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki davacının itirazı üzerine açtıkları itirazın iptali davasının kabul edilmiş olması nedeniyle kesin hüküm bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemenin; "davacının aidat borcuna karşılık, davalı tarafından başlatılan icra takibine davacının itiraz etmesi üzerine açılan itirazın iptali davasında, mahkemece davacının 2003, 2004 ve 2005 yıllarına ait aidat borcunun bulunduğunun tespit edildiği, eldeki davanın konusu, sebebi ve taraflarının da kesinleşen o dava ile aynı olduğu" gerekçesiyle "kesin hüküm nedeniyle davanın reddine" dair verilen karar, Özel Daire"ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece; "eldeki davada davacı Kooperatif ortağı tarafından, davalı Kooperatifçe belirlenen aidat borcunun bulunmadığının tespiti ile ödediği aidat borçlarının iadesinin talep edildiği, bu talebin de taraflar arasında görülen itirazın iptali davasında hükme bağlanarak, davacının 2003, 2004 ve 2005 yıllarına ait aidat borcu bulunduğu gerekçesiyle itirazının iptaline karar verildiği ve söz konusu kararın eldeki davada kesin hüküm teşkil ettiği, bundan ayrı davalının doğrudan doğruya Kooperatif ortaklarının zararına neden olduğu iddiasını içeren bir tazminat isteminin bulunmadığı" gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Gerçekten; dava dilekçesinde, davalı Kooperatifin başkasının arsası üzerinde yaptığı çevre düzenlemesi nedeniyle yapılan masrafların aidat borcuna dahil edildiği ve icra marifetiyle tahsili cihetine gidildiği iddiasıyla, "davalı Kooperatifçe belirlenen aidat borcunun bulunmadığının tespiti ile 2.000 YTL nin davalıdan tahsili" talep edilmiş; davacı tarafından dava dilekçesinde ve aşamalarda, davalının doğrudan doğruya ortakların zararına neden olduğu iddiasını içeren tazminat isteminde bulunulmamıştır.
Öte yandan, taraflar arasında önceden görülüp kesinleşen itirazın iptali davasında hükme bağlanan 2003, 2004 ve 2005 yıllarına ait aidat borcu içerisinde, davalı Kooperatifin başkasının arsası üzerine yaptığı çevre düzenleme masraflarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davacının görülmekte olan davada ileri sürdüğü "çevre düzenleme masraflarına" ilişkin talebinin, kesinleşen itirazın iptali davasının konusu olan aidat borcu kapsamında yer aldığı kuşkusuzdur.
Bu durum karşısında; Yerel Mahkemenin, Kooperatif ortağı olan davacının, davalı tarafından doğrudan doğruya ortakların zararına neden olunduğu iddiasını içeren tazminat istemi bulunmadığına ilişkin direnme gerekçesi yerinde olduğu gibi; çevre düzenlemesinden kaynaklanan masrafları da kapsayan aidat borcu nedeniyle önceden görülüp kesinleşen itirazın iptali davasının tarafları, konusu ve sebebinin görülmekte olan dava ile aynı olması karşısında, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması da doğrudur.
O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç: Davacının temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 23.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.