21. Hukuk Dairesi 2015/5150 E. , 2015/11231 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 20.03.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanarak %30 oranında sürekli işgöremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 14.720,22 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 20/03/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 6.047,94 TL tedavi giderinin kaza tarihi olan 20/03/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 40.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/03/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, Dairemizin 12.03.2012 tarih, 2010/9498 Esas- 2012/3551 Karar sayılı bozma kararı öncesinde alınan 28.12.2009 ve 31.03.2010 tarihli 3’lü bilirkişi raporunda davacı ...’un % 75, dava dışı ...’nin ise % 25 oranında kusurlu olduğunun belirtilirken bozma sonrası düzenlenen ve hükme esas alınan 08.07.2014 havale tarihli üçlü kusur bilirkişisi raporunda davalı ... Başkanlığının %25, dava dışı...."nin %25, davacı kazalının ise %50 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, hükme esas alınan bu raporda davalı ..."ye atfedilen kusur gerekçesi olarak özetle “çalışanlarını göreve yollarken kaza riski daha düşük olan vasıtaların kullanılmamış olunması” gerekçesinin gösterildiği, davacının kazaya konu motosikleti kullanmaya elverişli ehliyetinin bulunup kaza anında bu motosikleti kendisinin sevk ve idare ettiği anlaşılmaktadır.
İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanunu"nun 77. maddesinin açık buyruğudur. Bu kapsamda işveren özen yükümlülüğü kapsamında alması gereken önlemleri almamış ve bu nedenle de zararlandırıcı bir olay meydana gelmiş ise akti yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenin bu zarardan sorumlu tutulacağı tartışmasızdır. Fakat işverinin almadığı yada eksik aldığı bu önlemler ile zararlandırıcı olay arasında nedensellik olması esastır. Diğer bir ifade ile eğer zararlı netice ile işverence hiç alınmayan yada eksik alınan önlemler arasında doğrudan bir bağ kurulamıyor ise bu zararlı neticeden işverenin sorumlu tutulması doğru olmayacaktır. Aksinin kabulü işverenin oldukça geniş sınırlar içeren akti sorumluluğunun sınırlarının dahada genişletilmesi olur ki bu kabul edilebilir bir hal değildir. Yine kaza ile işverence alınmayan önlemler arasında uygun illiyet bağının bulunması da işverinin sorumluluğu için esastır.
Ayrıca şunu belirtilmekte de fayda vardır. Teknik bilgi gerektiren hallerde mahkemelerce konusunda uzman kişilerden bilirkişi raporu alınması gerekli olmakla birlikte bilirkişilerin raporundaki değerlendirmelerin mahkemelerce denetlenmesi, gerektiğinde mahkemece ek rapor alınması, ek rapora rağmen bilirkişi değerlendirmesinin oluşa uygun düşmediği tespit olunması halinde ise gerekirse bir başka bilirkişi heyetine olayın inceletilmesi gerekir.
Somut olayda, anılan iş kazasına ilişkin ceza dosyası ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; kazaya konu motosikleti davacı kazalının kullandığı, davacının kazalandığı bu motosikleti kullanmaya elverişli ehliyetinin olduğu ve davalı Belediyece tahsis edilen motosikletteki teknik bir arıza yada eksikliğin 20.03.2007 tarihli bu kazaya sebep olmadığı açıktır. Hal böyle olunca anılan kazanın sebebinin tamamen davacı kazalı ile dava dışı otomobil sürücüsünün trafik kurallarını ihlal etmesinden kaynaklandığı bellidir. O halde davalı ..."ye “çalışanlarını göreve yollarken kaza riski daha düşük olan vasıtaları kullanmamış olması” gerekçesine dayanan 08.07.2014 havale tarihli kusur raporu hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmayıp bu kabule göre de davalı ... aleyhine açılan davanın reddinin gerektiği tartışmasızdır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, fazla alınan temyiz harcının temyiz eden taraflardan davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan davacıya yükletilmeine, 20/05/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.