9. Hukuk Dairesi 2014/37570 E. , 2015/1441 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, bayram tatili, ödenmeyen ücret, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılardan ... avukatı ile .... tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, bakiye ücret, fazla mesai ücreti, genel tatil ulusal bayram, bayram tatili ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı .... vekili, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiş, bilahare verdiği beyan dilekçesinde iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, sübut bulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı ...ve davalı ...vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
A- ...vekilinin temyiz talebi açısından;
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5.maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. Bu süre içinde temyiz dilekçesinin hakime havale edildikten sonra temyiz defterine kaydının yaptırılması ve harcının yatırılması gerekir. 6100 Sayılı HMK geçici 3. Madde 1. Fıkrasına göre; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2. Fıkrasına göre; Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK.nun 427/2 maddesi uyarınca temyiz edilemez.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir.
Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir.
Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, “ 5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK.nun 427 maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir.
Davalı .... vekili temyiz dilekçesinde, müvekkilinin, ek bilirkişi raporuna göre sadece 1766,94 TL.’ndan sorumlu olduğunu belirtmiştir. İlk derece Mahkemesi’nin hüküm fıkrasında, davalı ...’nin, hesaplanan kıdem tazminatının brüt 2187,20 TL.’ndan diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğuna hükmetmiştir. Davalı ...vekilinin temyiz dilekçesinde bahsolunan 1766,94 TL. da brüt miktar olup, hükmolunan miktarla arasındaki fark brüt 420,26 TL.’dır. Buna göre, temyize konu edilen miktar 420,26 TL. olup, karar tarihi itibariyle 1540 TL. kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalı .... vekilinin temyiz isteminin HUMK.nun 427/2, 432/4 maddeleri, uyarınca REDDİNE,
B- Davalı....’nin temyiz talebi açısından;
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı ....’nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut olayda, beyanları hükme esas alınan şahitlerin, kendi çalışma dönemleri itibari ile davacının tüm çalışma dönemini bilmedikleri anlaşılmaktadır. Bu nedenle, fazla mesai ve genel tatil ücretlerinin, en erken ispatlanan tarih olan davacı şahidi ...’nin dosya kapsamına göre bildiği 15/08/2008 tarihine kadar hesaplanması gerektiğinin, daha sonraki çalışma süresi açısından iddianın sübut bulmadığının düşünülmemesi hatalıdır.
3-Davalının temyiz dilekçesi ekinde, Mahkemece davacı lehine ücret alacağına hükmolunan bazı aylar açısından 650’şer TL. maaş ödemesi yapıldığına ilişkin banka yazısının bulunduğu görülmüştür. Taraflardan bu yazı sorulup, gerekirse bankadan davacıya yapılan ödemeye ilişkin dekontlar getirtilerek davacının ücret alacağı hakkında sonuca gidilmelidir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.