Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2010/19-286
Karar No: 2010/330
Karar Tarihi: 16.06.2010

Kıyas Yoluyla Uygulanacak Hükümler - Kötüniyetle Temyiz - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/19-286 Esas 2010/330 Karar Sayılı İlamı

 

 

Hukuk Genel Kurulu 2010/19-286 E., 2010/330 K.

Hukuk Genel Kurulu 2010/19-286 E., 2010/330 K.

  • KIYAS YOLUYLA UYGULANACAK HÜKÜMLER
  • KÖTÜNİYETLE TEMYİZ

 

  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 432 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 434 ]

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "İtirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ümraniye 2.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.09.2007 gün ve 2006/147 E.- 2007/983 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 28.10.2008 gün ve 3947-10258 sayılı ilamı ile;

("...Dava, zamanaşımına uğramış çeke dayanılarak girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.

Davalı vekili, çek bedelinin ödendiğini savunarak %40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde çek bedelinin ödendiği, takip yapan davacının kötüniyetli olduğu gerekçeleri ile davanın reddine, asıl alacağın %40"ı oranındaki kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Davalı ödeme def"inde bulunmuş ve bunun delili olarak tahsilat makbuzu başlıklı bir belgeyi dosyaya sunmuştur. Ancak anılan belge içeriğinden de anlaşılacağı üzere davacıya iki adet çek verildiğine ilişkindir. Belge içeriğinde yazılı çekler ödenmedikçe borcun ödenmiş olduğunun kabulü doğru görülemez. Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.")

gerekçesiyle davacı yararına bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, zamanaşımına uğramış çeke dayanılarak girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra-inkar tazminatı istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davalı firma ile müvekkili arasındaki alacak ilişkisine binaen zamanaşımına uğramış çek alacağı nedeniyle girişilen icra takibinde davalı tarafın borca itirazının iptali ile takibin devamına, %40"dan aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılan nedenlerle bozulmuştur.

Yerel mahkemece; ilk hükümde direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.

Davacı vekili hükmü temyiz ederken gerekli harcı talimat mahkemesi aracılığıyla yatırmış; mahkeme dilekçeyi havale ve temyiz defterine kaydetmiştir.

Ne var ki, temyiz posta giderinin, temyiz harcı ile birlikte yatırılmadığı da sabittir.

Mahkemece meşruhatlı (ihtarlı) davetiye tebliği ile 7 günlük süre verilmişse de, temyiz posta gideri bu süre geçtikten sonra yatırılmış; mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeyerek, dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kurulu"na gönderilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce; direnme kararını temyiz eden vekilin, temyiz giderini yatırması için gönderilen ihtarlı davetiyenin usulüne uygun bir muhtıra niteliğinde olup olmadığı; buna bağlı olarak bu davetiyede öngörülen yedi günlük süre geçtikten sonra temyiz posta giderinin yatırılmış olmasının, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (H.U.M.K.)"nun 434/3. maddesi uyarınca temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılıp sayılmayacağı, ön sorun olarak incelenmiş ve aşağıdaki sonuca varılmıştır:

Konuya ilişkin H.U.M.K."nun 434.maddesinin 3.fıkrasında; "Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi halinde 432 nci maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır."

Hükmü yer almaktadır.

Bu açık ifadeden de anlaşılacağı üzere hakim tarafından "temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için yedi günlük kesin süre" verilmesi ve ayrıca yazılı olarak "aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu"nun bildirilmesi gerekmektedir. Şayet, bu süre, yasada belirtilen usule uyulmadan ve yazılıp altı hakimce imzalanmadan verilmişse, dolayısıyla da hakim tarafından usulünce düzenlenmiş muhtıra yoksa, geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye de olanak yoktur.

Mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin temyiz harcı veya giderinin tamamlanması için temyiz edene süre vermesi usule aykırıdır ve mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin vermiş olduğu süre üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılamaz.

Yargıtay"ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 434/3. maddesi çerçevesinde hakim kararı ile eksik harç ve giderlerin tamamlanması istemiyle ayrıca, bir muhtıra düzenlenmeli ve bu muhtırada, yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; buna yönelik olarak da ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma merci ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır.

Bu hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 26.06.1968 gün ve 1968/9-483 E. - 476 K.; 01.10.1969 gün ve 1969/2-417 E.-719 K.; 19.02.1997 gün ve 1996/2-897 E.-1997/86 K.; 13.04.2005 gün ve 2005/12-237 E.-248 K.; 30.11.2005 gün ve 2005/5-634 E.-680 K.; 09.05.2007 gün ve 2007/12-178 E.-249 K.; 22.07.2009 gün ve 2009/18-348 E.- 398 K. sayılı ilamlarında açıkça vurgulanmış; daha sonra verilen kararlarda da kararlılıkla bu uygulama sürdürülmüştür

Nitekim, doktrinde de aynı görüş benimsenmiştir(Baki, Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Bası, Cilt 5, Sayfa 4587 vd.).

Oysa somut olayda mahkeme bu usule uygun muhtıra düzenlemek yerine sicil ve imzasını taşımayan tebligat parçasının üstüne sadece "Tebliğden itibaren 7 (yedi) gün içinde gelerek temyiz masrafı olan 50,00 TL."yi mahkememiz veznesine yatırmanız, aksi takdirde temyizden vazgeçmiş sayılacağınız hususu ihtar olunur." İbarelerini yazarak, tebliğe göndermiş; bu tebligat 14.01.2010 tarihinde temyiz eden vekiline (birlikte çalışan daimi işçisine) tebliğ edilmiştir. Tebligatta yer alan ihtar altında mahkeme mührü bulunmakta ise de, mahkeme hakiminin sicil ve imzası yer almamaktadır. Davacı vekilince temyiz posta gideri 28.01.2010 günü yatırılmıştır.

Şu durumda; tebligat üzerine yazılan ve hâkimin sicil numarası ve imzasını taşımayan açıklamalar, yasanın aradığı yönteme uygun kabul edilemeyeceği gibi, hâkim tarafından verildiğinin kabulüne de olanak yoktur. Bu bakımdan hukuki sonuç doğuracak nitelikte de değildir.

Öyle ise, Mahkemenin, hâkim tarafından verilmiş; usulüne uygun bir kararı ve tebligatı bulunmadığından; hakim imzasından yoksun bildirimin hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi; usule aykırı ve geçersiz bu belgenin hak kaybına yol açacak şekilde sonuç doğurması da kabul edilemez.

Dolayısıyla, bu tebligat anılan Kanun hükmüne uygun olmadığından, gerekleri süresi içerisinde yerine getirilmemiş olsa dahi, buna dayanılarak temyiz eden vekilinin hükmü temyizden vazgeçmiş sayılmasına olanak yoktur.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İkinci Dairesi tarafından verilen 14.10.2008 tarihli Mesutoğlu/Türkiye davasına ilişkin kararda; yargı mercilerinin usul kurallarını çok sıkı uygulaması ve dar yorumlaması nedeniyle kişilerin, uyuşmazlığın esasının incelenmesinden mahrum bırakılması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (A.İ.H.S.) 6/1. maddesinin ihlali olarak kabul edilmiştir. Bir iç hukuk kuralı haline gelen A.İ.H.S. ve buna dayanılarak verilen bu karar da göz önüne alındığında, hak kaybının önüne geçilecek şekilde değerlendirme yapılması olayın özelliğine daha uygun düşmektedir (Hukuk Genel Kurulu"nun 22.07.2009 gün ve 2009/18-348 E.- 398 K. sayılı ilamı).

Açıklanan bu durum karşısında anılan (tebligat) muhtıra geçersiz olduğundan davacı vekilinin temyiz posta giderini verilen süreden sonra yatırmış olması da sonuca etkili görülmemiş; H.U.M.K."nun 434/3.maddesinde, "hükmün temyiz edilmemiş sayılmasının koşulu olarak düzenlenen halin" somut olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından temyiz isteminin süresinde yapıldığı kabul edilerek, işin esasının incelenmesine geçilmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.

Temyiz isteminin süresinde yapıldığı kabul edilerek ön sorun böylece aşıldıktan sonra işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

İşin esasına gelince;

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Davalı tarafın dosyaya sunduğu 17.06.2004 tarihli ve "Tahsilat Makbuzu" başlıklı belgenin davaya konu edilen çekteki alacağın ödendiğine ilişkin ödeme belgesi niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre bu konuda mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle anılan belgenin ödeme belgesi niteliği taşımamasına göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 16.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi