14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/18654 Karar No: 2017/7649 Karar Tarihi: 18.10.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/18654 Esas 2017/7649 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/18654 E. , 2017/7649 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.05.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ...Mevkii, 2766 parselde kayıtlı taşınmazda 1/5 oranında pay sahibi olduğunu, davalının 06.12.2011 tarihinde 1/5 payı satın aldığını, önalım hakkına dayanarak tapu kaydının iptalini, adına tescil edilmesini istemiştir. Davalı, davanın yasal süresinde açılmadığını, satıştan önce ve satış tarihinde satışın davacıya duyurulduğunu, ancak davacının alıcı olmadığını dava konusu taşınmazın kök miras bırakandan geldiğini, davacının taşınmazdaki payını sonradan aldığını, 26 yıl gibi uzun bir süre önce paydaşlar arasında fiilen taksim edildiğini, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece fiili taksim ispatlanmadığından davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olayda davalı taşınmazın fiilen taksim edildiğini savunmuştur. Paydaş taşınmazı bizzat kullandığı gibi üçüncü şahıslar eliyle de tasarrufta bulunabilir.Bu nedenle taşınmazda fiili taksim olup olmadığı hususu kesin olarak saptanmalı, davalının dinlenmeyen tanıkları dinlenmeli tüm deliller toplandıktan sonra varılacak sonucuna göre bir karar verilmelidir.Hükmün eksik inceleme ve araştırma nedeniyle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA; istek halinde temyiz harcını yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.