Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7459
Karar No: 2017/5757
Karar Tarihi: 25.10.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/7459 Esas 2017/5757 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/7459 E.  ,  2017/5757 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPT... VE TESCİL, TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu ipt..., tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, m...ki olduğu D blok 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümler ile E blok 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerin satışı için davalı şirket yetkilisi ... ile anlaştıklarını, satış bedeli olan 506.000,00 TL’nin 20.000,00 TL’lik kısmının elden; geri kalan kısmının ise bankadan havale yolu ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, devir işlemi için tapu müdürlüğüne gittiğinde ... yerine, vekili ... ...’ı gördüğünü, ... tarafından satış bedelinin bir kısmının çantada olduğunun ima edilmesine rağmen devirden sonra satış bedelinin ödenmediğini ileri sürerek tapu kaydının ipt... ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile tapu iptal tescil isteminin kabul edilmediği takdirde 506.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı, hileli işlemlerin olmadığını, devir işlemi nedeniyle davacının alacaklı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, hile iddiasının davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 12 ve 13 numaralı bağımsız bölümlerin davacı adına kayıtlı iken davalıya temlik edildiği, davacının satış bedeli olan 22.000,00 TL’yi aldığı ve başka bir alacağının kalmadığına dair 08/05/2014 tarihli belgeyi imzaladığı görülmektedir.
    Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
    Bu koşulların varlığı h...nde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK"nin 35. (BK"nin 25.) ve TMK"nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
    Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin ipt...ne engel değildir. Ne var ki, TBK"nin 35. (BK"nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
    Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
    Somut olaya gelince; davacı tanıklarının beyanlarından davacıya ait dört adet villanın satışı konusunda davacı ve davalı ...’nin anlaştıklarını, ... tarafından yetkilendirilen ...’e devrin yapıldığı, bedelin ise bankada ödeneceğinin bildirilmesine rağmen, davacının bankaya gittiğinde muhatap bulamadığı sonradan davalı ...’nin şirketine ait ofisine gittikleri anlaşılmaktadır.
    Davalı tanıklarından ...’in beyanından; taşınmazın devredildiği günden önce davacının kendisini arayarak devirden vazgeçtiğini söylediği, ...’nin telefonlarına cevap vermediğini, ancak sonradan birlikte tapu müdürlüğüne gittiklerinde ...’i gördüklerini, ...’in elinde küçük bir çanta olduğunu ancak davacının iddiasının aksine o çantanın yüklü miktar para bulunduracak kadar büyük olmadığını, davacının parayı sorması üzerine ...’in paranın bankada ödeneceğini söylediğini, banka müdürünü telefonla aradıktan sonra bankaya gittiklerini, daha sonra ...’in parayı davalı ...’nin ofisinde vereceğini ifade ettiğini, bunun üzerine ofise gittiklerini, ...’in ofise parayı getirerek masaya koyduğunu ve bütün hissedarların imza karşılığında hisse bedellerini aldığını, davacının da payını aldığını, daha sonra davacı ile birlikte işyerine gittiklerini ancak o sırada davacının dolandırıldığı gibi bir kaygısını görmediğini, yine 22 adet kooperatif hissedarından biri olduğunu belirten davalı tanığı ...’ın beyanından, ...’in parayı aldığını ve herkese imza karşılığında bedelleri teslim edeceğini söylediğini, bunun üzerine ofise giderek imza karşılığı hisselerine düşen bedelleri aldıklarını ifade ettiği anlaşılmaktadır.
    Somut olaya gelince; davacı ve davalı şirketin dört adet villanın satışı konusunda anlaştıkları, davacının temlikten bir gün önce, davalı tanığı ...’e taşınmazı satmaktan vazgeçtiğini söylediği, ertesi gün bu kişi tarafından ikna edilmesi üzerine birlikte tapu müdürlüğüne gittikleri, davacının satış bedelini sorması üzerine davalı şirket yetkili tarafından vekil tayin edilen ...’in bedelin bankada ödeneceğini söylediği, bedeli almak için davacının önce bankaya daha sonra davalı şirketin ofisine gittiği, burada diğer kooperatif ortakları ile birlikte davacıya 22.000,00 TL ödendiği anlaşılmaktadır.
    Davalı tarafça dosyaya delil olarak sunulan 08/05/2014 tarihli bedelin ödendiğini gösteren belgenin altında matbu olarak: ‘... Taşımacılık Tur. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti’den hiçbir alacağım kalmamıştır. Tapu verildiğinde aynı gün büroya gelinip herkesin parası kendisine imza karşılığı ödenecektir.’ ibaresinin yazılı olduğu, davacının da isminin karşısına imzasının bulunduğu, bu durumda satış bedelinden dolayı davalının ibra edildiği savunması karşısında çelişkili beyan ile ibra edilmediği iddiasına itibar edilemez.
    Hal böyle olunca; çekişme konusu dört adet villanın temlik tarihi olan 08/05/2014 tarihindeki bedelinin keşfen saptanması ve yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda sonuca gidilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.10.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu ipt... tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Çekişme konusu 4 adet bağımsız bölümün 08.05.2014 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği kayden sabittir.
    Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile hile iddiasının kanıtlanamadığı, temlikin iradi olduğu, bu durumda davacının ancak bedel isteyebileceği, davacı 29.09.2015 günlü dilekçesi ile iptal-tescil olmazsa bedel de istediğinden bedel konusunda değerlendirme yapılması gerektiği düşüncesinde olduğumdan, sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi