11. Ceza Dairesi 2017/3801 E. , 2017/4110 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu Kurum ve Kuruluşlarının zararına dolandırıcılık,memurun resmi belgede sahteciliği, görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet, Beraat
I- Sanıklardan ...,... ve ... haklarında “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık“ suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,
II- Sanık ... hakkında “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık“ suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın ve müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık hakkında bu suç yönünden 18.03.2009 olan suç tarihinin, gerekçeli karar başlığında gösterilmemesinin mahallinde düzeltilmesi ve 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın ve müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 158/1-e-son maddesine göre temel adli para cezası tayin edilirken aynı Yasanın 61. maddesi de gözetilerek, belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı takdir edilecek miktar ile çarpılması suretiyle adli para cezasının 5 ila 5.000 tam gün arasında belirlenecek gün sayısı üzerinden tayini, devamında artırım nedenleri uygulanarak tespit olunan sonuç gün ile bir gün karşılığı 20-100 YTL. arasında takdir edilecek miktar çarpımı yapılarak, bulunan miktar suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az ise adli para cezası asgari bu miktara yükseltilerek, bu miktar üzerinden varsa indirimler yapılarak sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, doğrudan menfaatin iki katının belirlenmesi;
Yasaya aykırı, sanığın ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinde verilen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan ve hükmün (5) numaralı bölümünde yer alan adli para cezasına ilişkin hükümler çıkartılarak, yerlerine “5 yıl ve” ibaresinden sonra gelmek üzere “4000 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, devamında TCK‘nın 43/1. maddesi gereğince ¼ oranında arttırım yapılarak sanığın 5000 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, TCK"nın 52/2. maddesi gereğince günlüğü takdiren 20 TL hesabı ile paraya çevrilerek sanığın 100.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, bu miktarın suçtan elde edilen menfaatin iki katı olan 123,836.14 TL‘ye çıkartılmasına, TCK"nın 62/1. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın neticeten 103.196,78 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına denilmek suretiyle sair yönlerinde isabetsizlik bulunmayan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III- Sanıklar ... ve ... haklarında “Memurun Resmi Belgede Sahteciliği“ suçundan kurulan beraat ve mahkumiyet ile sanık ... hakkında “Görevi Kötüye Kullanma“ suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik katılan vekili, sanık ... müdafii, sanık ... ve sanık ... müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
1- Sanık ... hakkında kamu kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenen ihalelere girebilmek amacıyla, vergi borcu bulunmasına rağmen suç tarihinde Karaçoban Malmüdürlüğünde gelir servis memuru olarak görev yapan diğer sanık ... ile anlaşarak 23.02.2009 ve 24.02.2009 tarihli iki adet vergi borcu bulunmadığına dair yazıyı temin ederek kullandığının iddia ve kabul olunduğu olayda: sanık ...‘un aşamalarda alınan beyanlarında, vergi borçlarını sanık ...‘na aralarındaki samimiyete binaen elden peyder pey ödediğini, bu itibarla belgelerin düzelenme tarihleri itibariyle vergi borcu bulunmadığını düşündüğünü, sanığın ödediği paraları yatırmayarak uhdesinde bulundurduğuna ilişkin bir bilgisinin olmadığını beyan ederek suçlamayı kabul etmemesi karşısında; sanık ...‘nun atfı cürüm mahiyetindeki soyut beyanı dışında, sanık ...‘un mahkumiyetine yeterli, somut her türlü şüpheden uzak kesin delil elde edilemediği gözetilmeden ve dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmü ile çeliştiği de dikkate alınmadan bu suçtan da beraati yerine yetersiz gerekçeyle mahkumiyetine hükmolunması,
2- Sanık ...‘nun, sanıklardan ... adına, kamu kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenen ihalelere girebilmesi amacıyla, vergi borcu bulunmasına rağmen 23.02.2009 ve 24.02.2009 tarihli iki adet vergi borcu bulunmadığına dair yazıyı hazırlayarak Malmüdürü olan ...‘a imzalattığı ve eyleminin ortaya çıkmaması için sanığa ait vergi borcunu sistemden sildiğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanığın, diğer sanığın vergi borcu bulunmadığına dair belgeleri görevi gereği düzenlemeye yetkili bulunmadığının ve sanık ...‘un vergi borcunu sistemden silmesi şeklindeki eyleminin ise sahtecilik suçuna yönelik eyleminin devamı niteliğinde bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın eylemlerinin kül halinde “memur olmayan kimsenin zincirleme şekilde resmi belgede sahteciliği“ suçuna vücut vereceği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek ve aynı eylemden dolayı sanık hakkında “zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma“ suçundan mahkumiyetine, “memurun resmi belgede sahteciliği“ suçundan beraatine hükmolunması, suretiyle çelişkiye düşülmesi,
3- Kabule göre de;
a- Kamu görevlisi olmayan ve hakkında kamu görevlisi olan sanık ...‘nun görevi gereği düzelemeye yetkili olduğu belgelere ilişkin resmi belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiği yönünde bir kabul bulunmayan sanık ...‘un, TCK‘nın 204/1 maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek 204/2. maddesi uyarınca hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini, yasaya aykırı
b- 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanıkların sadece kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili, sanık ... müdafii, sanık ... ve sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK‘nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.