3. Hukuk Dairesi 2016/2335 E. , 2017/1711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, hükmün duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 21.02.2017 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden taraflardan davacı vek.Av.... geldi. Davalı vekili Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalı şirketin gerçekleştirecek olduğu ithalat- ihracat işlemleri karşılığında 17.02.2013 tarih ve 4496 sayılı giriş beyannamesini düzenleyerek beyanname karşılığı eşya için gümrük vergisi ödediğini, daha sonra müvekkili kurum tarafından 24.10.2013 tarih ve 304 sayılı Gümrük İşlerine Dair Karar ile davalı şirketin ithalat beyannamesinde görülen eşya ile ithal edilen eşyanın aynı cins ve vasıfta olmadığı gerekçesiyle davalı şirket adına 222.111,00 TL gümrük vergisi ile 39.960,00TL KDV olmak üzere toplamda 262.091,00 TL ek gümrük vergisi tahakkuk ettirildiğini, davalı şirket tarafından ilgili karara itiraz sonrasında ... Vergi Mahkemesi"nde 2003/951 Esas sayılı dava ile kararın kaldırılmasının istediğini, 2004/236 Karar sayılı ilamla davalı tarafın açmış olduğu davanın reddedildiğini, davanın davacı kurum lehine sonuçlanması nedeniyle davalı aleyhine 4458 Sayılı Yasanın 234. Maddesi hükmü gereğince 29.03.2004 tarih ve 5476 sayılı karar ile 222.111.00 TL gümrük vergisi eksikliğinin 3 katı 666.333,00 TL ve 29.03.2004 tarih ve 5477 sayılı karar ile 39.980,00 TL KDV eksikliğinin üç katı 119.940,00 TL para cezası kararları verildiğini, tahakkuk ettirilen ek gümrük vergisi, ek KDV, ek KDV para cezası ve ek gümrük vergisi para cezalarının 04.09.2006 tarihinde işlemiş 191.326,43 TL gecikme zammı ile birlikte toplamda 1.239.690,43 TL olarak davalı şirket tarafından ödendiğini, bu sırada Vergi Mahkemesi"nin red kararının Danıştay 7. Dairesi" nin 2006/3655 Esas ve 2012/6152 Karar sayılı ilamı ile bozulduğunu, bunun üzerine ... 1. Vergi Mahkemesi" nin 2013/418 Esas ve 03.06.2013 tarih ve 2013/502 Karar sayılı ilamıyla, davalı şirketin davacı kurum aleyhine açtığı davanın kabul edildiğini, 24.10.20013 tarih ve 304 sayılı kararın iptal edildiğini, davalı firmanın, davacı kurumca tesis edilen 24.10.2003 tarih ve 304 sayılı işlemin iptaline dayanarak yapmış olduğu ödemeleri tahsil edebilmek amacıyla davacı kuruma başvurmaksızın 1.239.690,43 TL asıl alacak ve 1.993.256,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 3.232.256,35 TL alacak talebiyle ... 1. İcra Müdürlüğü" nün 2013/3301 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ileri sürerek icra takibine konu alacaklar arasında gösterilen 1.993.356,92 TL işlemiş faiz yönünden davacı kurumun böyle bir borcunun olmadığının tespiti, bu talep yerinde görülmediği takdirde istenebilecek faiz miktarının yasal faiz üzerinden hesaplanması gerekeceğinden fazla talep edilen miktarın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının, davalı şirket aleyhine tahakkuk ettirmiş olduğu vergi, kdv , ceza ve ferileri ile ilgili olarak davalı kuruma yaptıkları itirazın reddi üzerine ... 1.Vergi Mahkemesi" nin 2003/951 Esas ve 2004/236 Kara sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiğini, bunun üzerine gümrük müdürlüğünün müvekkili şirkete 01.09.2006 tarihli yazı ile 17.02.2003 tarih ve 4496 tarih sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile tahakkuk ettirilen 1.239.690,43 TL amme alacağının ödenmesini, ödenmemesi halinde 6183 sayılı yasanın 51. Maddsi gereği gecikme zammı oranında cebri icra yoluyla tahsil edileceği yönünde ihtar gönderildiğini, bu ihtar üzerine işletilen tecil faizi ile birlikte toplamda 1.239.690,43 TL"yi itirazi kayıtla 04.09.2006 tarihinde ödediklerini, ödemeden sonra Danıştay tarafından Vergi Mahkemesi kararının bozulduğunu, bozmadan sonra açtıkları davanın kabul edildiğini, davacı idarenin tahakkuk ve cezalara ilişkin 24.10.2003 tarih ve 304 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile iptal edildiğini, dava konusu alacağın esasının, idarenin iradi olarak geri vermesi gereken alacak olmadığını, paranın satın alma gücü düşünüldüğünde 2006 yılında müvekkilinden tahsil edilen bedelin haksız ve yersiz alındığının tespiti halinde bu tarihten itibaren müvekkiline faiz ödenmeyeceğinin iddia edilmesinin Anayasa ve Avrupa insan Hakları Sözleşmesine açıkça aykırı olduğunu, eşitlik ve genel kural ilkesi gereği, faizin alınma şekli ne ise iradede de aynı usul ve esasların uygulanması gerektiğini, bu nedenle haksız olarak ödedikleri paranın idarece geri verilmesi sırasında gecikme faizi ile birlikte iadesi gerektiği belirtilerek davanın reddini savunmuş, mahkemenin icra dosyasına konu asıl alacak ve yasal faize ilişkin kısım dışındaki tutarın alacaklıya ödenmemesine ilişkin 21/12/2014 tarihli ara karar üzerine söz konusu tedbir nedeniyle İİK"nun 72/4 maddesi gereğince %20 tazminat talebinde bulunmuştur.
Mahkemece; davalı mükellefin usulsüz tahakkuk ettirilen bir vergiyi ödemek zorunda kaldığı, davacının vergiyi sebepsiz olarak elinde tuttuğunun açık ve belirgin olduğu, davalının ödediği bu bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebileceği, usulsüz alınan vergi nedeniyle, davacının ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek olmadığı, sebepsiz zenginleşenin daima temerrüt halinde bulunduğu ayrıca ihtarı gerekmediği, zenginleşenin, zenginleşmenin gerçekleştiği tarih ile geri vermenin talep edildiği tarih arasındaki süre için, paranın kullanma değerinin karşılığı olarak, temerrüt faizi kadar faizle yükümlü olacağı, davalıdan usulsüz olarak alınan vergi ve ferileri nedeniyle mülkiyet hakkına müdahale olduğu, bu nedenle istenen faizin, Anayasa m. 35, AİHS Ek 1 Nolu Protokol m. 1"de teminat altına alınan mülkiyet hakkının ihlalinin bir telafisi olarak da düşünülmesi gerektiği, bilirkişi raporunda, istenen faizin oranı ve niteliğinin denetlenmiş olduğu,davalının kendisinden usulsuz olarak alınan verginin iadesi yanında, geçmiş günler faizini istemesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, yapılan yargılama ve hesaplamalar ile meblağlar belirlendiğinden ve miktar likit kabul edilmediği gerekçesiyle icra inkar tazminatına hükmedilmemiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Somut olay incelendiğinde; davacı kurum tarafından, davalı şirkete, 17.02.2003 tarih ve 4496 sayılı karar ile gümrük giriş beyannamesini yanlış/ eksik düzenleme iddiasıyla 222.111,00 Gümrük vergisi ile buna bağlı olarak 39.980,00 KDV gelir eksikliği nedeniyle ek tahakkuk düzenlenmiştir. Davalı şirket bunun üzerine ... Vergi Mahkemesi Başkanlığı nezdinde 2003/951 Esas sayılı dosya ile dava açmış, Vergi Mahkemesi Başkanlığı" nın 2004/236 Karar sayılı ilamı ile davalı tarafın açmış olduğu dava ret edilmiştir. Karar sonrasında, ilgili Gümrük Müdürlüğü"nün, 29.03.2004 tarih ve 5477 sayılı ceza kararına göre; "Gelir eksikliği tahakkuku kesinleştiğinden, 3065 sayılı KDV Kanununun 51. Maddesi ve 4458 sayılı Kanunun 234.maddesi uyarınca 29.03.2004 tarihinde 39.980,00 TL KDV gelir eksikliğinin 3 katı olan 119.940,00 TL para cezasının alınmasına karar verilmiştir. Aynı Gümrük Müdürlüğünün 29.03.2004 tarih ve 5476 sayılı ceza kararına göre; gelir eksikliği, tahakkuk kesinleştiğinden, 4458 sayılı Kanunun 234. Maddesi hükmü gereğince 222.111,00 TL gümrük vergisi gelir eksikliğinin 3 katı olan 666.333,00 TL para cezanın alınmasına karar verilmiştir.
... Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğünce davalı şirkete gönderilen tebligat üzerine ekinde yer alan vergi, ceza ve gecikme zammı tutarları toplamı 1.239.690,43 TL davalı tarafça 04.09.2016 tarihinde davacı idareye ödenmiştir. Bu ödemeler yapıldıktan sonra sözü geçen ... Vergi Mahkemesi"nin ret kararı Danıştay 7. Dairesi" nin 2006/3655 Esas ve 2012/6152 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, yeniden yargılama sonrasında Koceli Vergi Mahkemesince Danıştay" ın bozma gerekçeleri dikkate alınarak bozma kararına uyulmuş, davalının açtığı dava kabul edilmiştir. İdare mahkemesi kararı sonucunda tahakkuk ettirilen vergi ve ferileri iptal edilmiştir.
Davalı taraf, dayanaksız kalan ve usulsüz alınan vergi ile eklerinin iadesi için davalı taraf aleyhine ... 1. İcra Müdürlüğü" nün 2013/33011 Esas sayılı dosyası ile takip başlatmış, 1.239.690,43 TL asıl alacak(ödenen vergi ve ferileri) ile 1.993.256,92 TL işlemiş faizi( ödeme tarihinden itibaren gecikme faizi) olmak üzere toplam 3.232.947,92 TL talep edilmiştir.
İdare Mahkemesi kararı ile davacı tarafından tahakkuk ettirilen vergi ve ferilerinin iptal edildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı tarafından ödenen ancak sonrasında iptal edilen vergi ve ferilerinin davacıdan geri alınmasının ne zaman mümkün hale geldiği ve geri alma sırasında davalının talep edebileceği faizin niteliği ve miktarı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, hukuka aykırı olarak tahsil edilen vergilerin mükellefe dava yoluyla iade edilmesinde gecikme faizi oranında faiz uygulanmasının anayasanın eşitlik ve adalet ilkelerine daha uygun olacağı, yapılan hesaplamaya göre davalının iade edilecek faiz alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 28. maddesi "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez...." hükmünü ihtiva etmektedir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu"nun 216 maddesi "Yetkili idareler tarafından, gümrük vergileri ile bunların ödenmelerine bağlı olarak tahsil edilmiş gecikme faizinin veya gecikme zammının geri verilmesinde idarece faiz ödenmez. Ancak, geri verme kararının alındığı tarihten itibaren üç ay içerisinde idarece sözkonusu kararın uygulanmaması halinde, ilgilinin talebi üzerine, üç aylık sürenin bitiminden itibaren faiz ödenir. Bu faiz, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun tecil faizine ilişkin hükümlerine göre hesaplanır." hükmünü içermektedir.
Mahkemece, yukarıda bahsi geçen kanun maddeleri değerlendirilmek suretiyle davalı tarafın geri alma hakkının ne zaman doğduğu, geri alma esnasında uygulanacak faizin türünün ne olduğunun bu kapsamda çözümlenmesi gerekirken mahkemece bu maddeler değerlendirilmeden hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İcra İflas Kanunu"nun 72. maddesinin 4. fıkrasında “ Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Somut olayda; davacı vekili tarafından, dava konusu ... 1. İcra Müdürlüğü"nün 2013/3301 sayılı takip dosyası açısından asıl alacak ve yasal faize ilişkin kısım dışındaki tutar açısından alacaklıya ödeme yapılmaması, icra dosyasındaki paranın bu miktar açısından alacaklıya ödenmemesi talep edilmiş, mahkemenin 21.12.2014 tarihli ara kararı ile talep kabul edilmiştir. Davalı tarafça tedbir nedeni ile %20 tazminat talep edilmiştir. Mahkemece, (dava, alacaklı lehine neticelendirilmiş olduğu halde) yapılan yargılama ve hesaplamalar ile meblağlar belirlendiğinden ve miktar likit kabul edilmediğinden icra inkar tazminatına hükmedilmediği gerekçesiyle davalının tazminat talebi reddedilmiş ise de; davalı tarafın talebinin yukarıda belirtildiği üzere İİK"nun 72/4 maddesinden kaynaklandığı, alacağın likit olup olmamasının önemli olmadığı değerlendirilerek sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına ikinci bendde açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.480 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.480 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.