Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/4675 Esas 2017/4089 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/4675
Karar No: 2017/4089
Karar Tarihi: 25.05.2017

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/4675 Esas 2017/4089 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, TCK’nın 206. maddesindeki suçun oluşabilmesi için failin beyanı üzerine yetkili memur tarafından düzenlenen bir belgenin olması ve bu belgenin yapılan bildirimin doğruluğunu kanıtlama gücüne sahip olması gerektiğini belirtmiştir. Sanığın üzerine atılı \"resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak\" suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verilmiş ve eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen \"kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak\" kabahatini oluşturduğu tespit edilmiştir. Hüküm bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmuştur. Ancak, sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından sanık hakkında idari para cezası verilmemesine karar verilmiştir. Kanun maddeleri: TCK’nın 206. maddesi, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. maddesi ve 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. ve 322. maddeleri, Kabahatler Kanununun
11. Ceza Dairesi         2015/4675 E.  ,  2017/4089 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    TCK’nın 206. maddesindeki suçun oluşabilmesi için failin beyanı üzerine yetkili memur tarafından düzenlenen bir belge olmalı ve bu belgenin yapılan bildirimin doğruluğunu kanıtlama gücüne de sahip olması gerekir. Somut olayda, hakkında yakalama kararı bulunan sanığın, il tarım müdürlüğüne geldiğinin bildirilmesi üzerine, görevliler tarafından yakalanan sanığın, kendisini... olarak bildirdiği, ancak gerçek kimliğinin bilinmesi sebebiyle, tutanakların gerçek kimlik bilgilerine göre tanzim edildiği anlaşılmakla; sanığın üzerine atılı "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı, eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğunun gözetilmemesi,
    Yasaya aykırı, sanık müdafıinin, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 02.11.2012 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK"nın 322 ve Kabahatler Kanununun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan Kabahatler Kanununun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 25.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.