
Esas No: 2010/6-256
Karar No: 2010/307
Karar Tarihi: 09.06.2010
Akde Aykırılık ve Fuzuli İşgal Nedeniyle Tahliye - Borca Muvafık Surette Tekayyüt - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/6-256 Esas 2010/307 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Genel Kurulu 2010/6-256 E., 2010/307 K.
Hukuk Genel Kurulu 2010/6-256 E., 2010/307 K.
- AKTE AYKIRILIK VE FUZULİ İŞGAL NEDENİYLE TAHLİYE
- BORCA MUVAFIK SURETTE TEKAYYÜT
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 256 ]
- 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 429 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "Akde aykırılık ve fuzuli işgal nedeniyle tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.01.2009 gün ve 2008/1061 E., 2009/86 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 09.07.2009 gün ve 3528-6711 sayılı ilamı ile; (...Uyuşmazlık akde aykırılık ve fuzuli işgal nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının 1.6.1984 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu işyerinin, sözleşmenin 8/ A-4.maddesinde düzenlenen devir yasağına rağmen başkası tarafından kullanıldığının tespiti üzerine gönderilen ihtar ile eski hale getirilmesi istenildiği halde akde aykırılığın devam ettiğini belirterek kiracı M...N...A..."ın akde aykırılık nedeniyle,3.kişi konumunda bulunan M...N...A... ve Oğlu Kolektif Şirketinin fuzuli işgal nedeniyle tahliyesini talep etmiştir. Davalı, şirketin kendi ile oğlu arasında kurulan aile şirketi olduğunu, taşınmazı başkasına devretmediğini halen kiracı olduğunu, şirketin 1986 yılında kurulmuş olduğunu davacının bu durumdan haberdar olduğu ve zımni muvafakatinin bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Borçlar Kanununun 256.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır. Anılan madde hükmü gereğince akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için kiracıya akde aykırı davranışına son vermesi hususunda kiralayan tarafından süreli bir ihtar tebliğ ettirilmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Kiralananın açıktan fena kullanılması durumunda akde aykırılığın giderilmesi amacıyla kiracıya ihtar gönderilmesine gerek yoktur.
Olayımıza gelince; Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 1.6.1984 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 8/A/4"ncı maddesinde; "kiracının kiralayanın müsaadesi ve muvafakati olmadıkça kiracı kiralananı bir şahsa kısmen veya tamamen devretmemeyi, kiralamamayı ve kendisine ortak yapmamayı kabul etmiştir" şeklinde düzenlenmiştir. Taraflar arasında çekişme konusu olmayan bu madde geçerli olup tarafları bağlar. Davalı M. N…
… A…
… tarafından oğlu ile M...N...A... ve Oğlu Kolektif Şirketinin kurulduğu dosya içerisindeki 19.12.1986 tarihli ticari sicil gazetesinden anlaşılmaktadır. Davalı M...N...A..."ın sözleşmede düzenlenen yasağa rağmen kiralanana oğlunu ortak almak suretiyle şirket haline geldiği, davalının savunması, kesilen faturalar ve kiralananda bulunan vergi levhasından anlaşılmıştır. Nitekim bu husus mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece davacının bu durumu bildiği ve örtülü icazet verdiği kabul edilmiş ise de çeşitli kamu kurumlarının ortaklığı sonucu olaşan tüzel kişi olan davacı kiralayanın icazetinden söz edilemez. Davacı tarafından keşide edilen ihtarnameye rağmen akde aykırılık giderilmediğinden davanın kabulü ile davalıların tahliyelerine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir…
…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 09.06.2010 gününde, ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.