10. Hukuk Dairesi 2016/3129 E. , 2018/3599 K.
"İçtihat Metni".....
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında işverenin sorumluluğu, ikinci fıkrasında ise üçüncü kişilerin sorumluluğu düzenlenmiştir. Zararlandırıcı sigorta olayında; devlet adına sosyal güvenlik kanunlarını uygulamakla görevli ... birinci kişi, risklerin gerçekleşmesi halinde sigortalının ya da hak sahiplerinin Kurumdan yardım görmesi için primleri ödeyen işveren ikinci kişi konumundadır. Bunun dışında kalanlar ise üçüncü kişi olarak tanımlanmaktadır.
İnceleme konusu davada; sigortalı .....yönetimindeki aracın bilinmeyen bir nedenle yolda bariyerlere çarparak durduğu, sigortalının ve yanında seyahat etmekte olan Ali Yaldız araçtan inmeye çalışırken arkadan gelmekte olan ..."ın yönetimindeki aracın kazalılara çarpması neticesinde her ikisinin de vefat ettiği, davalı ...Ş. tarafından sigortalının hak sahiplerine 11.11.2014 tarihinde 122.500,00 TL ödeme yapıldığı, Kurum tarafından sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirden 6.509,06 TL"nin tahsili talebiyle dava açıldığı, 09.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebin 16.272,67 TL olarak arttırıldığı, davalı ..."ın cevap dilekçesinde ve ıslahdan sonra zamanaşımı def"inde bulunduğu, dosyada alınan kusur raporunda ..."ın % 25, sigortalının % 75 oranında kusurlu bulunduğu, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda kurum zararının % 25"ne tekabül eden miktarın davalı ..."dan tahsiline, ...... yönünden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinde üçüncü kişiler aleyhine açılan rücu davalarının tabi olduğu zamanaşımı süresine ilişkin açık hüküm bulunmamaktadır.
Üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu değildir.
Üçüncü kişi durumunda bulunan davalı ... ile sigortalı arasında, hizmet akdinden doğan bir ilişki söz konusu olmadığı gibi, sorumluluğun temelini haksız fiil teşkil ettiğinden, zamanaşımı süresinin olayın trafik-iş kazası olması nedeni ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesi hükmüne göre belirlenmesi gerekir. Söz konusu maddeye göre, zamanaşımı süresi faile ve zarara ıttıla tarihinden itibaren 2 yıl ve her halükarda, olay tarihinden itibaren 10 yıldır.
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta olup, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen ancak yasal süre içerisinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirilmesi gerekir ve başlangıcı da; “zarar ve faile ıttıla” tarihidir. Bilindiği üzere zarar ve faile ıttılanın birlikte gerçekleşmesi gerekir ve sadece birinin gerçekleşmesi zamanaşımı süresinin başlaması için yeterli değildir. Zarara ve faile ıttıla, Kurumun yetkili organının ıttılaı olduğundan, zararın ıttıla tarihi sigortalı ya da hak sahibine bağlanan gelirler yönünden tahsis onay tarihi, masraf ve ödemeler yönünden sarf ve ödeme tarihidir. Faile ıttılanın ise özel bir duyarlılıkla araştırılıp incelenmesi gerekmektedir. Uygulamada, devam eden ceza davasında verilen mahkûmiyet kararının kesinleştiği tarih (hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde bu kararın kesinleşme tarihi), Kurum sigorta müfettişi veya Çalışma Bakanlığı iş müfettişi raporunun Kurumun yetkili makamlarına intikal tarihi ya da ilk rücu davasının açıldığı tarih, faile ıttıla tarihi olarak kabul edilmektedir.
Eldeki davada, davalı ... tarafından zamanaşımı def"i ileri sürülmüştür. Dava tarihi itibariyle zamanaşımının geçmediği belirgin olmakla birlikte ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin geçip geçmediği, araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi ve davalı ...Ş. tarafından dava açıldıktan sonra hak sahiplerine ödeme yapıldığına göre davacı Kurum aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalı ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."a iadesine, 16.04.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
....