17. Hukuk Dairesi 2015/17454 E. , 2018/9861 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin eşi ... "un 05/12/2005 tarihinde iş yerinde silahlı saldırıya uğrayarak öldürüldüğünü, davalı şirketin 23/06/2005 tarihinde maktülün iş yerine gelerek ferdi kaza sigorta sözleşmesi yaptığını, bu sözleşme uyarınca sigortalıya ödenmesi gereken tazminat miktarının 150.000,00 TL, tedavi masraflarının 10.000,00 TL olmak üzere toplam 160.000,00 TL olduğunu, sigortalının vefatından sonra menfaatkar müvekkilinin davalı şirkete başvurduğunu, 23/03/2006 tarihinde tazminat talebinin reddedildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 40.000,00 TL vefat tazminatı ve 10.000,00 TL tedavi masrafları olmak üzere toplam 50.000,00 TL tazminatın temerrüt faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 03/12/2007 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ederek vefat teminatı alacağının 110.000,00 TL artırarak 150.000,00 TL"nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; TTK.nun 1290 maddesinde gerekse ferdi kaza sigorta genel şartlarında sigortalının kendisine sorulan sorulara doğru cevap vermek ve sorulmamış olsa bile sigortanın konusu teşkil eden rizikonun takdirine tesir edebilecek kendisince bilinenleri beyan etmekle mükellef olduğunu, dava dışı sigortalı Lütfi"nin ölüm tehditleri aldığını kasıtlı olarak bildirilmediği, müvekkili şirketin
tazminat sorumluluğunun bulunmadığı belirtilerek davanın reddine, aksi halde sigortalının kastı olmadığının kabul edilmesi halinde tahakkuk edilmesi gereken prim ile tahakkuk edilen prim arasındaki oran nispetinde indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre sigortalının kastının bulunmamasına rağmen beyansızlık oluşturan husus ile riziko arasında illiyet bağı bulunmaması halinde, ödeyeceği tazminatı tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre ödemesi gerektiği, bu bağlamda davalı sigorta şirketince ve benzer sigorta şirketlerince düzenlenen poliçe ve uygulanacak proporsiyon oranı konusunda bilgi verilmediğinden, sigortalının poliçe düzenlenmeden önce iki kez yakın tarihlerde araçlarının kurşunlanması ve can ve mal güvenliğinin ciddi tehlikede olması gerekçesiyle koruma talep etmesi konularını beyan etmesi halinde, sigorta şirketinin poliçeyi hiç yapmaması ya da yüksek prim alarak yapması gerekeceğinden, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile 37.500,00 TL vefat tazminatı ve 889,00 TL tedavi giderlerinin 23/03/2006 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; göre; davacı vekili ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, ferdi kaza sigortasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Poliçenin tanzim edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun, sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 1290. maddesi, her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Dairemizin yerleşik kararları ile can sigortalarında da uygulanmaktadır.
Ferdi kaza sigortası genel şartlarının 11. maddesi b bendi “.......Hakikate aykırı veya noksan beyan halleri hasarı vukundan sonra öğrenilirse, sigorta ettirenin kastı bulunan hallerde tazminat ödenmez, kastı bulunmayan hallerde, tahakkuk ettirilen primle, tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki nisbet dairesinde tazminattan indirme yapılır.” açıklaması mevcuttur.
Somut olayda davacı, sigortalı eşinin vefatı sebebi ile davalı tarafından yaptırılan ferdi kaza sigortası kapsamında tazminat bedellerinin ödenmesini talep etmiş, davalı sigorta, sigortalının poliçe yapılmadan önce doğru ihbar mükellefiyetini yerine getirmediğini, TTK 1290 uyarınca bu poliçenin geçersizliğini ileri sürmüş, mahkemede, beyansızlık oluşturan husus ile riziko arasında illiyet bağının bulunmamasına ve dosyadan aldırılan 18/12/2013 tarihli EK 2 raporda, davalı sigorta şirketince proporsiyon hesaplamasına esas olacak her hangi bir prim miktarı bildirilmediğinden ve sigorta sektöründe faaliyet sürdüren sigorta şirketleri tarafından alınması gerekecek prim miktarı yönünden bildirilen bilginin olmaması karşısında takdiri mahkemeye ait olmak üzere %75 oranında proporsiyon oranı belirlenerek yapılan hesaplama sonucunda, davacının 37.500,00 TL talep edebileceğinin belirtilmesine, göre hüküm kurmuştur. Dosyada alınan EK 2 bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Mahkemece, davacının sigortalısının beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığının kasdi olduğunun kabul edilmemesine göre, ferdi kaza sigortası genel şartları değerlendirilmeksizin, sigortalının poliçe gereği ne kadar prim ödeyeceği, ne kadarının ödendiği, ne kadarının ödenmediği hususları tartışılmaksızın hangi gerekçe ile olduğu belirtilmeden, teminatın %75 oranında düşülerek 37.500,00 TL"ye hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bette açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ve davacıya geri verilmesine, 31/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.