14. Hukuk Dairesi 2016/16190 E. , 2017/7614 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.01.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.10.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 216 parsel sayılı taşınmazda davacının paydaş olduğunu, ..."in dava konusu taşınmazdaki 57/400 hissesini davalıya sattığını önalım hakkını kullanmak isteğini belirterek davalıya ait payın davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, davalıya ait 216 parsel sayılı taşınmazda 57/400 hissenin iptaliyle davacı adına tesciline karar vermiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda; Dosya içeriğinden, bir kısım tanık beyanlarından ve mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ve eki krokiden, dava konusu taşınmazda 18.11.2015 tarihli fen bilirkişisi krokisinde A harfi ile gösterilen kısmı satıcı ..."in kullandığı B harfi ile gösterilen kısmı ise davacı ..."in kullandığı, 13.11.2015 tarihli keşifte dinlenen davalı tanığı...ile aynı tarihli keşifte dinlenen ve 08.03.2016 tarihli celsede tekrar dinlenen davacı tanığı ... beyanlarından anlaşılmıştır.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması gerekmediği gibi tapuda paydaş olan tüm maliklerin taşınmazı kullanması ve taşınmazın davacı ve davalı tarafından tapuda belirtilen hisseleri miktarında kullanmaları gerekmez. Davacının kullandığı ve davalının kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de mahkemece, tapuda paydaş olan tüm maliklerin ve kullanım alanlarının fiilen belirlenmediği, kullanım alanı belirlenen birkaç paydaşın taşınmazda fiilen kullandığı alanın tapu kaydıyla örtüşmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.