1. Hukuk Dairesi 2015/2230 E. , 2017/5718 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, 10.03.2009 tarihinde ölen ortak miras bırakanları ...’ın, 43,128,129,591,661, 1121 parsel sayılı taşınmazlar ile 79 parsel sayılı taşınmazdaki 10/15 payını 05.03.1998 tarihinde mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla kardeşinin oğlu olan dava dışı ...’a devrettiğini, anılan temlike ilişkin ... ASHM’nin 1999/30E., 1999/46 K. saylı dava dosyası ile açtığı tasarrufun iptaline ilişkin verilen kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesince onanarak 29.05.2000 tarihinde kesinleştiğini, dava dışı ... çekişme konusu taşınmazları mirasbırakanın vefatından sonra mal kaçırmak şeklinde oluşan iradesini yerine getirmek amacı ile 22.03.2013 tarihinde davalılara temlik ettiğini, yapılan temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalılar, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.01.1998 Tarih 1997/41 E., 1998/2 K., sayılı dosyası ile davacının mirasbırakan aleyhine açtığı ecrimisil davasının kısmen kabulüne karar verildiği, mirasbırakanın da 05.03.1998 tarih ve 67 yevmiye nolu resmi senet ile çekişme konusu 43,128,129,591,661,1121 parsel sayılı taşınmazların tamamı ile 79 parselin 10/15 payını davalı ...’a temlik ettiği, akabinde davacının ... ASHM’nin 1999/30E., 1999/46 K. sayılı dosyası ile davalılar ... ve ... aleyhine açtığı tasarrufun iptali davasında mahkemece 05.02.1998 tarih ve ... yevmiye nolu satış akdinin takibe konu alacak ve ferileriyle sınırlı kalmak kaydıyla iptaline karar verildiği ve kararın 29.05.2000 tarihinde kesinleştiği, davalı ...’un da 22.03.2013 tarihinde 591 parseli ...’a, 43 ve 1121 parselleri ...’a, 128 parseli ...’a, 129 parseli ...’a, 661 parselin 10/15 payını ...’a, 79 parselin ¼ payını ...’a, ¼ payını ...’a, ¼ payını ...’a, ¼ payını ...’a devrettiği anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Muris muvazaası iddiasına dayalı davalarda murisin temlikteki iradesinin açık bir şekilde ortaya konulması lazımdır.
Somut olaya gelince, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazları aleyhine başlatılan ve kesinleşmiş olan icra takibini sonuçsuz bırakmak amacıyla dava dışı ..."a temlik ettiği ... ASHM’nin 1999/30E., 1999/46 K., sayılı dosyası ile belirlenmiş ve karar Yargıtayca da onanarak kesinleşmiştir.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.