"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 4.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.02.2008 gün ve 2000/1527 E- 2008/35 K.sayılı kararın incelenmesi davacılar ve davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 02.03.2009 gün ve 2009/1204-1492 sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ön alım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde Yukarı Karaman köyü 304 parseldeki davalı adına kayıtlı taşınmaz hissesinin iptali ile davacılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesi istenmiş; yargılama aşamasında taşınmazın imar uygulaması sonucunda 1564 ada 1 ila 16 ; 1563 ada 1,2, 6,7 ; 1565 ada 1; 1567 ada 2,3 ; 1570 ada 13 ; 1571 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara gittiği, anlaşılmıştır.
Mahkemece, 19.02.2008 günlü kısa kararda hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulü ile 1563 ada 2; 1565 ada 1; 1567 ada 3; 1571 ada 1 parseller hakkında karar verilmiş; gerekçeli kararda ise kısa kararda yer verilmeyen 1570 ada 13 parsel hakkında da hüküm oluşturulmuştur.
Davacılar ve davalı tarafça temyizi üzerine Özel Dairece karar taraf sıfatı ve buna bağlı olarak taraf teşkili noktasından bozulmuştur.
Mahkeme önceki kararda direnmişse de,1570 ada 13 parsele direnmeye ilişkin kısa kararda yine yer vermemiş; buna uygun yazılması gereken gerekçeli kararda ise 1570 ada 13 parsel hakkında hüküm oluşturmuştur.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388.maddesinde :"Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir." şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kural , Kanunun 389.maddesinde de "Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmıyacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır."İfadelerine yer verilerek tekrarlanmıştır.
Yine, Aynı Kanunun 381.maddesinde;"Kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur" denilmektedir.
Kanunun ortaya koyduğu bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki,dava içinden davalar doğar.Hükmün hedefine ulaşılmasını engeller. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Somut olayda; mahkemece, kısa karar açıklanan yasal düzenlemelere uygun oluşturulmadığı gibi, oluşturuluş şekli itibariyle de kısa kararda "1570 ada 13 parsel" hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığı halde gerekçeli kararda bu parsel hakkında da hükme yer verilmek suretiyle iki karar arasında çelişki yaratılmıştır.
Mahkemenin, öncelikle usul yönünden incelenen direnme kararı yukarıda açıklanan usulü eksikliği; eş söyleyişle, HUMK.nun 381,388,389.maddelerinin açık hükümlerine aykırılığı taşımaktadır.
Açıklanan hükümler kamu düzenine ilişkin olup, kısa kararın usule aykırı oluşturulmuş olması, giderek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması bozma nedenidir.
Bozmadan sonra yerel mahkeme önceki kararında direnmiş olmasını ve taraflar yönünden oluşan usuli kazanılmış hakları da gözeterek çelişkiyi kaldırmak kaydıyla karar verebilecektir.
O itibarla; mahkemece HUMK.nun 381,388,389. maddelerinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.
Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince usul yönünden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 02.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.