4. Hukuk Dairesi 2013/6792 E. , 2014/5546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Kapanan Pendik 1. A.H.M.)
TARİHİ : 23/10/2012
NUMARASI : 2009/231-2012/573
Davacı Milli Eğitim Bakanlığı"na izafeten İstanbul Muhakemat Müdürlüğü vekili Avukat Ü.S. tarafından, davalı A.. M.. aleyhine 04/05/2009 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/10/2012 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 01/04/2014 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili Avukat G. Ç.ile karşı taraftan davacı hazine vekili Avukat D. G. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının temyiz itirazlarına gelince,
Dava, rücuen tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının Be. . Öğretmenevi müdürü olduğunu, öğretmenevinde sözleşmeli olarak çalışan dava dışı Y. A. isimli personele hakaret etmesi nedeni ile Yonca Aydın"ın iş aktini fesih ettiğini, idare aleyhinde açtığı tazminat davası sonucu idarenin kendisine tazminat ödemek zorunda kaldığını, davalının haksız eylemi sonucu ödenen tazminatın rücuen davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, usul ve esas yönden davanın reddi gerektiğini, davacının ödediği tazminatın zaten idarece ödenmesi gereken alacak kalemlerine ilişkin olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, davacı idarenin dava dışı personeline ödediği tazminat kalemlerinden fazla mesai ücreti, genel tatil alacağı ücretini davalıya rücu edemeyeceği, kıdem tazminatının ise işçiye haklı fesih nedeni ile ödendiği, fesih nedeninin de davalının işçiye hakareti olması nedeni ile davalıya rücu edilebileceği gerekçesi ile istemin bir bölümü kabul edilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davalının, davacı idareye ait kurumda işveren vekili olarak görevli olduğu, iş kanunu kapsamında çalışan işçiye hakaret etmesi nedeni ile işçinin iş akdini fesih ettiği, davacı işverene açtığı alacak davasında işverenin fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ve kıdem tazminatı ödemeye mahkum edildiği anlaşılmaktadır. Davalının hakaret eylemi bir haksız fiil olmakla birlikte, haksız fiil nedeni ile tazminat sorumluluğunun doğması için, hukuka aykırı fiil nedeni ile bir zarar doğması, bir başka anlatımla, zarar ile hukuka aykırı fiil arasında illiyet bağı bulunması gereklidir.
Kıdem tazminatı, 1475 sayılı mülga İş Kanununun halen yürürlükte bulunan tek maddesi olan 14. maddesinde düzenlenmiştir. Kıdem tazminatı, sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak işverene karşı zayıf durumda olan işçinin korunması amacı ile düzenlemiştir. Adı tazminat olmakla birlikte daha çok sosyal güvenlik hakkı kapsamında düşünülebilecek bir tazminat türüdür. 1475 sayılı yasanın 14/1. maddesinde “Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin: 1-İşveren tarafından bu Kanunun 17. maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında, 2-İşçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca, 3-Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle, 4-Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla; Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır” hükmü bulunmaktadır. Yasanın açık hükmünden anlaşılacağı üzere kıdem tazminatının yükümlüsü işverendir. İşçinin, işveren nezdinde çalıştığı her tam yıl karşılığı 30 günlük ücreti tutarında ödetilmesi de kıdem tazminatın işçinin işveren yanındaki çalışması karşılığında ödendiğini göstermektedir. Yine 1475 sayılı yasanın 14/1. maddesi 4. bendi uyarınca iş akdinin yaşlılık aylığı almak amacı ile sona erdirilmesi halinde işveren, işçinin yanında çalıştığı her tam yıl için hesaplanacak kıdem tazminatını ödemek zorunda bulunduğuna göre kıdem tazminatın nihai yükümlüsünün işveren olduğu sonucuna varılmak gerekmiştir.
Şu durumda, davacının işçisine ödediği kıdem tazminatının, davalının haksız fiili sonucu ortaya çıkan gerçek zarar niteliğinde davalı tarafından tazmin edilmesi gerekli bir tazminat türü olmadığı, yükümlüsü işveren olan ve kanundan dolayı ödetilmesi gerekli bir tazminat olduğu sonucuna varılarak davanın tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no"lu bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına bozulmasına, davacının temyiz itirazlarının (1) no"lu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.