Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/22589
Karar No: 2017/5687
Karar Tarihi: 24.10.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/22589 Esas 2017/5687 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/22589 E.  ,  2017/5687 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 24.10.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilenler vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Asıl ve birleştirilen davada davacılar kök mirasbırakanları ... adına 30.3.1946 tarih 83 no"lu tapu ile kayıtlı olan taşınmazın ..."in ölümü ile ... ... ... ve davalıların murisi ...e kaldığını kendi anneleri ... ile birlikte anneanneleri ... ve diğer paydaş ..."in de dava konusu taşınmazla birlikte 2 parça taşınmazı aynı gün davalıların mirasbırakan ...e satış göstererek temlik ettiklerini işlemin bedelsiz olup kendilerinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olduğunu taşınmazın kadastro çalışması ile 145 parsel olarak ... adına tespit gördüğünü ileri sürerek davalılar adına kayıtlı olan taşınmazdaki ... ile ..."den kendilerine intikal edecek pay oranında iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
    Davalılar davada hak düşürücü sürenin geçtiğini taşınmazın 60 sene önce satıldığını o tarihte hayatta olmayan davacılardan murisin mal kaçırma amacı olamayacağını satış işleminin gerçek olduğunu bilirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece; “...Somut olayda kadastro tespitinin 24.7.1971 tarihinde yapıldığı her iki mirasbırakanın da tespitten sonra 23.8.1971 ve 5.7.1996 tarihlerinde öldükleri anlaşılmaktadır. Buna göre 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin olayda uygulanamayacağı tartışmasızdır. Hal böyle olunca miras bırakanların ölüm tarihleri gözetildiğinde işin esasına girilerek inceleme ve araştırmanın yapılması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davacıların mirasbırakanı anneleri ... ile anneanneleri ...’nin tapu ile sahibi oldukları hak ve hisselerinin tamamını 3.11.1955 tarihinde davalıların mirasbırakanı olan ...’e dava dışı iki parça taşınmazla birlikte satış suretiyle temlik ettikleri tapu kaydının kadastro çalışmaları sırasında 145 parsel sayılı taşınmaza revizyon görerek ... adına 24.7.1971 tarihinde tespit ve tescil edildiği davacıların anneanneleri ...’nin 23.8.1971 tarihinde anneleri ...’nin ise 5.7.1996 tarihinde öldükleri kayden sabittir.
    Bilindiği üzere uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706. Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri toplumsal eğilimleri olayların olağan akışı mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı davalı yanın alım gücünün olup olmadığı satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; ""İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir."" TMK"nun 6. maddesine göre ise; ""Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. "" şeklindedir.
    Somut olayda yukarıda değinilen olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakanlar ... ile ...’nin davacı mirasçılar ile ihtilaflı olmadıkları hatta işlem tarihinde davacı mirasçıların yaşlarının küçük olduğu bazı mirasçıların ise henüz doğmadıkları mirasbırakanların mirastan mal kaçırma kastıyla hareket ettikleri konusunda yeterli delil bulunmadığı tanık anlatımlarının da bu yönde olduğu salt bedeller arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olamayacağı devir tarihide gözetildiğinde temlikin mal kaçırma amaçlı yapılmadığı kanaatine varılmaktadır.
    Hâl böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 24/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi