3. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/134 Karar No: 2017/1650 Karar Tarihi: 20.02.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/134 Esas 2017/1650 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2017/134 E. , 2017/1650 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacının, davalı kurumun 27190 nolu elektrik abonesi olduğunu,davalı kurum tarafından, davacı müvekkili aleyhinde 20/01/2014 tarihli "abone borcu görüntüleme belgesi " tanzim edildiğini, davacı müvekkil firmanın elektrik aboneliğini ve tediye edilmemiş fatura borcunu kabul etmekle birlikte, tahakkuk etmiş bulunan muayyen aylara ait fatura tutarlarının gerçek elektrik sarfiyatını temsil etmediğini ,tanzim edilen faturalardaki miktarların fahiş olduğunu, davacı müvekkil firmanın ticari işletmede bulunmadığı dönemlerde bile davacı firma nam ve hesabına elektrik sarfiyatı yapıldığından bahisle elektrik tüketim faturası tanzim edildiğini ileri sürerek davalıya karşı müvekkilin sarf etmediği elektrik borcu nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili ; davacı tarafın iddia ettiği hususların gerçeği yansıtmadığını, belirtilen tüketim miktarlarının tamamen usulüne uygun olarak belirlendiğini, sayaçtaki endeks değerlerinin okunmadan fatura çıkartılmadığını bu nedenle davanın reddini istemiştir. Mahkemece;davanın kısmen kabulü ile davacının 9.702 TL lik kısım yönünden borçlu olmadığının tesipitine karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davanın, 6335 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK"nın 4. ve 5. maddelerinin yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı anlaşılmaktadır. Anılan Yasanın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmasının gerekli ve yeterli olduğu belirtilmiş; müteakip 5. maddesinde ise, “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir. Davacının ticari işletmesinde kullanılacak elektriğe ilişkin davalı kuruma yaptığı abonelik istemine ilişkin uyuşmazlığın çözümü (tarafların tacir olmasıda nazara alındığında); Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi içerisindedir. Hal böyle olunca; mahkemece, davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yazılı şekilde Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla esasa girerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazları bu aşamada inceleme konusu yapılmamıştır. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.