Taraflar arasındaki “kayyımlık kararının kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eyüp 1.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.05.2007 gün ve 2000/382 E.- 2000/689 K. sayılı kararın incelenmesi kayyım vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 24.12.2008 gün ve 2008/18950 E.-17743 K.sayılı ilamı ile;
(... Dava, 628 ada 1 parsel numaralı taşınmazın idaresiyle ilgili 3561 sayılı yasaya göre verilen kayyımlık kararının kaldırılması isteğine ilişkindir.
Yönetim kayyımlığı, kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması veya kayyımın görevden alınmasıyla sona erer. (TMK., md.477/2.) Kaldırma talebi kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkmış olması iddiasına dayandığına göre, Kayyım İstanbul Defterdarlığına duruşma günü tebliğ edilerek işin duruşma yapılarak incelenmesi ve gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve ulaşılacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinde ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Kayyım vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasına geçilmeden önce, direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususu, ön sorun olarak incelenmiştir.
Ön sorunun konusunu oluşturan olgu şudur:
Dava, kayyımlık kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacı, kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalktığını belirterek, kayyımlık kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel Mahkeme ilk kararında, 628 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın, eldeki davadan önce açılan davanın yapılan yargılaması sonucu mahkeme kararıyla malik hanesi doldurulmuş olduğundan artık kayyımlığı gerektiren bir durumun bulunmadığı, bu nedenle MK. nın 477/1 maddesi uyarınca kayyımlık görevinin son bulduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne ve İstanbul Defterdarının bu parselle ilgili kayyımlık görevinin kaldırılmasına karar vermiştir.
Özel Daire, yukarıda açıklanan nedenlerle kararı bozmuştur.
Yerel Mahkemece, bozmadan sonra, bozma ilamı doğrultusunda duruşma açılmış, Kayyım İstanbul Defterdarı vekiline bozma ilamı ve duruşma günü tebliğ edilmiş, ancak önceki gerekçeler tekrarlanarak ve ayrıca B.K.nın 386 ve devam eden maddelerinde vekâlet hükümleri düzenlendiği, asilin temsile dayanan vekâleti her zaman sınırlama veya bizzat yapma, müdahale etmek ve vekâleti sona erdirme yetkisine haiz olduğu, bu nedenle somut olayda asil Defterdarlık Kayyımlık Bürosu, kayyımlığın kaldırılmasını bizzat kendisinin istediği, vekilin bu durumda asilin beyanına aykırı olarak, kayyımlığın kaldırılmasının yasaya aykırı olduğu yolundaki temyizinde asilin ve vekilin herhangi bir hukuki yararının bulunmadığı, bu sebeple temyiz dilekçesinin Yargıtay’ca ret edilmesi gerekirken, kayyımlığın kaldırılmasını isteyen kişiye davetiye çıkarıp delillerin neler olduğunun sorulmasının usul ekonomisine aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Yukarıda anlatılan olayların gelişimine göre, temyize konu kararın gerçekte bir direnme kararı mı, yoksa bozulan önceki kararda dayanılmayan yeni olgulara ve başka bir gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde mi olduğu hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Yerel Mahkemece, ilk kararda direnildiği belirtilmiş ise de; ilk kararın, duruşma açılmadan, evrak üzerinden verilmesi ve bozmanın; duruşma açılarak, kayyıma duruşma günü tebliğ edildikten sonra işin incelenmesi ve kayyımdan delillerinin sorulması gerektiğine ilişkin bulunması karşısında, mahkemece ilamda işaret olunan şekilde bozmadan sonra duruşma açılmış ve kayyıma duruşma günü tebliğ edilmiştir. Ayrıca ilk kararda hiç değinilmediği halde, direnme gerekçesinde vekâlet hükümlerine dayanılmıştır.
Bu durumda, temyize konu kararın, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/3.maddesi anlamında bir direnme kararı olmadığı; bozma kararından esinlenilerek oluşturulmuş yeni bir hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
Kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu"na değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Kayyım vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 12.05.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.