14. Hukuk Dairesi 2015/5515 E. , 2017/7556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.07.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... vekili ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, TMK"nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı, 38 parsel sayılı taşınmazı lehine geçit hakkı isteminde bulunmuştur.
Davalıların bir kısmı davayı kabul etmiş bir kısmı ise davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 38 parsel sayılı taşınmaz lehine 83, 84, 85, 86, 1183 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ... ile ... temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Diğer taraftan, bu tür davalarda uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüzölçümü daha büyük olan parseller üzerinden geçit kurulması tercih edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya gelince, pafta örneğinden 38 parsel sayılı taşınmazın mutlak geçit ihtiyacı içerisinde bulunduğu görülmektedir ancak 38 parsel sayılı taşınmazın sınırında bulunan 216 parsel sayılı taşınmazdan da genel yola bağlantı yapılması ihtimali üzerinde hiç durulmadan yözölçümü küçük olan 84, 1183 ve 83 parsel sayılı taşınmazlardan geçit tesis edildiği ayrıca davacı tarafın 30.06.2014 tarihinde 06.12.2013 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda belirtilen bedeli depo ettiği görülmekle, mahkemece karar tarihine yakın bir zamanda ve davalılar tarafından taşınmazların m2 birim bedellerine yapılan itirazların değerlendirmeye alınmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, dosyada tapu kaydı bulunmayan 216 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı ilgili tapu müdürlüğünden getirdikten, yüzölçümünün diğer komşu taşınmazların yüzölçümünden daha büyük olduğunun anlaşılması halinde 216 parsel maliklerinin davaya dahil edilmesi için davacı vekiline yeterli süre verdikten, mahallinde konusunda uzman bilirkişilerle yeniden keşif yapılıp 216 parsel sayılı taşınmazı da içine alan alternatif geçit güzergahının belirlenmesi sağlandıktan ve davalıların geçit değerine ilişkin itirazları da değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.10.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.