Esas No: 2021/970
Karar No: 2022/890
Karar Tarihi: 01.11.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/970 Esas 2022/890 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/970
KARAR NO : 2022/890
DAVA : Alacak (Ticari Hizmet İlişkisinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2021
KARAR TARİHİ : 01/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Hizmet İilişkisinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle;
Müvekkili şirketin; İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesindeki taşınmazı üzerinde, toplam kurulu gücü 990 kWh olan ... ... adıyla güneş enerjisi santrali bulunduğunu, zikredilen tesise ilişkin olarak davalı taraf ile (Kullanıcı No:...) “Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması" imzalandığını, teknik ve hukuki açıdan tüm eksiklikleri tamamlanan tesisin 11.04.2019 tarihinde geçici kabulünün yapıldığını ve tesisin yasal olarak üretime başladığını, müvekkiline ait tesise ilişkin olarak davalı şirket ile imzalanan “Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması" nın 4. Maddesinde; elektrik üreticisinin sisteme verdiği ve sistemden çektiği enerji miktarları için ayrı ayrı dağıtım sistem kullanım bedeli ödeyeceğinin düzenlendiğini, sözleşmede atıfta bulunulan Sistem Kullanım/ Dağıtım Bedelinin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından genellikle 3'er aylık periyodik dönemlerde güncellendiğini, 2016 yılına ait tarifelerin dikkatlice incelenmesi halinde; elektrik üreticileri arasında herhangi bir ayrım (lisanslı&lisanssız) yapılmadığı, sadece ve sadece "Üretici" ibaresinin kullanıldığının açıkça görüleceğini, kısaca tüm üreticiler için tarifede belirlenen tek sistem kullanım/dağıtım bedelinin ödeneceğinin kabul edildiğini, dağıtım hizmeti alan elektrik üreticileri arasında 2 ayrı haksız ayrım yapıldığını, bunlardan birincisinin; dağıtım hizmeti alan elektrik üreticileri arasında sistem kullanım/dağıtım bedelleri bakımından “Üretici” ve “Lisanssız Üretici” şeklinde yapılan ayrım olduğunu, ikincisinin ise; Lisanssız Üretici için de 31.12.2017 tarihinden önce geçici kabule hazır tutanağı alan tesisler ile 31.12.2017 tarihinden sonra geçici kabule hazır tutanağı alan tesisler şeklinde kendi içerisinde 2. kez ayrıma gidilmiş ve sistem kullanım/dağıtım bedelinin farklı ödeneceğinin kabul edilmiş olması olduğunu, birbirine komşu parsellerde kurulu olan ve her ikisi de aynı trafo üzerinden dağıtım sistemine bağlanan iki farklı GES’in olduğu bir örnekte; her iki tesisin sistem üzerinde oluşturduğu maliyet tamamen aynı olduğu halde; davacıdan 409.548,60 TL (yıllık) sistem kullanım/dağıtım bedeli alınırken diğer üreticiden (Lisanslı) sadece 48.996,00 TL (yıllık) sistem kullanım/dağıtım bedeli alındığını, uyuşmazlık konusu sistem kullanım/dağıtım bedelinin, genel işlem koşulları çerçevesinde tekel niteliğinde hizmet sunan davalı elektrik dağıtım şirketinin, davacı karşısındaki üstün ve ayrıcalıklı konumundan faydalanarak tahsil ettiği ve aslında herhangi bir şekilde de sunulan hizmetin karşılığı olmayan bir bedel olduğunun açık olduğunu, bu sebeple de, davacıdan fazladan ve fahiş miktarda sistem kullanım/dağıtım bedeli alınmasının tamamıyla dürüstlük kuralına, rekabete ve tabiki de hukuka açıkça aykırı olduğunu, davacının; “sistem kullanım/dağıtım bedelinin diğer üreticilerle eşit şekilde fatura edilmesi” yönünde davalıya karşı alternatif bir sözleşme imkân ve olanağının olmadığını, uyuşmazlık konusu bedelin, herhangi bir şekilde taraflarca müzakeresine açılmaksızın davalının tarifelerine göre, aynı konumdaki üreticilerden farklı miktar ve oranlarda alınmasına imkan olmadığını, böylesine bir farklılaşma yapılmasının ancak Anayasa’ nın 73 üncü maddesindeki esas ve ilkeleri karşılayan bir kanun hükmüyle olabileceğini, uyuşmazlık konusu bedelin genel tarife üzerinden tahsis edilmesi gerektiğini, Lisanssız üretim tesisinin dağıtım sistemi üzerinde ek maliyet oluşturmaması halinde fiyat farklılaşması yapılamayacağını, davacının elektrik dağıtım sistemi üzerinde ne kadar ek maliyet oluşturduğu afaki dahi olsa taraflarınca hesaplanamadığından ve buna bağlı olarak da davacıdan haksız yere fazladan tahsil edilen (dava konusu) bedellerin miktarı bu aşamada ortaya konamadığından işbu davadaki taleplerinin belirsiz alacak olarak kabul edilmesi gerektiğini, açıklanan ve resen nazara alınacak diğer sebepler uyarınca; davanın belirsiz alacak davası olarak kabulüne; yapılacak yargılama sonucunda davanın kabulüne; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve yargılama sırasında ortaya çıkacak gerçek alacak tutarına taleplerini artırmak üzere davacıdan işbu dava tarihine kadar fazladan tahsil edilen sistem kullanım / dağıtım bedelleri yanında bunlara işletilen KDV ‘lerle birlikte oluşan toplam tutar için şimdilik 1.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline ve davacıya verilmesine; alacağa konu bedellere, her bir faturada fazla ödenen tutarlara ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek en yüksek ticari faizi/ değişen oranda avans faizi uygulamasına; fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına; yargılama gideri ve vekalet ücretinin (dava ve arabuluculuk) davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; davacı şirketin, lisanssız elektrik üretim tesisi işlettiğini, 11.04.2019 tarihinde Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından geçici kabulü yapılarak devreye alınan üretim tesisi için (... ...) Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşmasının 19.07.2019 tarihinde ... İnş.San. Ve Tic. A.Ş. ile yapıldığını, dava konusu tarifeye esas bedeller düzenleyici kurum olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu(EPDK) tarafından belirlenmekte olup iş bu davanın muhatabı EPDK olup şirketleri aleyhine açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu bakımdan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini, dava konusu işlemin asıl muhatabının EPDK olması nedeni ile davanın EPDK’ya ihbarını talep ettiklerini,
davacı tarafın görevli olan yargı yoluna başvurmadığından huzurdaki davanın usulden reddini talep ettiklerini, davayı ve husumeti kabul anlamına gelmemek kaydıyla söz konusu davanın yasa öngörülen sürede açılmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddini talep ettiklerini, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, EPDK tarafından yayınlanan tarifeleri aynen uygulayan ve uygulamakla yükümlü olan müvekkili şirketin eşitlik ilkesine aykırı hareket ettiğinden söz edilemeyeceğini, davacı yanın, müvekkili şirket tarafından elektrik üreticileri arasında bir fark yarattığı, somut olayda TKB’nin sözleşme özgürlüğüne ilişkin ilgili maddelerinin uygulanması gerektiğine ilişkin açıklamalarına itibar edilemeyeceğini, arz ve izah edilen nedenlerle; öncelikle davanın, dava konusu işlemlerin dayanağı olan ve tüm Dağıtım Şirketlerinin uymak ve uygulamakla yükümlü olduğu Kurul Kararlarını çıkaran Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na ihbarına, davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine, davanın görevli yargı yerinde açılmaması nedeniyle usulden reddine, davanın zamanaşımı itirazları nedeniyle usulden reddine, davaya konu edilen işlemlerin tamamen mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilmiş olması, hukuka aykırılık bulunmaması nedenleri ile dayanağı bulunmayan davanın esastan reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Feragat Dilekçesi : Davacı vekili 31/10/2022 tarihli dilekçesinde özetle; dosyada her ne kadar taleplerde bulunulmuşsa da; müvekkilinin talep ve talimatı doğrultusunda davadan feragat ettiklerini, gereğinin yapılmasını ve bu hususta dosya üzerinden karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sy HMK'nun 307. maddesi uyarınca "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir."
309. maddenin 1. ve 2. fıkraları uyarınca "Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.
Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir."
310. maddesi uyarınca "Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. "
311. maddesi uyarınca "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur."
Davacı vekili 31/10/2022 tarihli dilekçesi ile vekaletnamesindeki feragat özel yetkisine dayanarak davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde; davacı vekilinin davadan feragat etmesi nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının feragat nedeniyle REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu’nun 22. maddesinde “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır” hükmü yer aldığından ve adı geçen Kanun’ un Yargı Harçları Tarifesi gereğince nispi karar ve ilam harcının miktarı maktu karar ve ilam harcının tutarından az olamayacağından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 25.01.1984 tarih ve ...Esas ve ... Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi, nispi harca tabi davalarda dahi alınması gereken asgari maktu harcın üçte biri veya üçte ikisi alınması gerektiğinden; feragat ön inceleme duruşmasından sonra vaki olduğundan karar tarihindeki maktu karar ve ilam harcının 2/3’ü oranına isabet eden ve bu orana isabet edip alınması gereken harç 53,80 TL olduğundan peşin alınan 59,30 TL harçtan alınması gereken harcın mahsubu ile fazladan alınan 5,50 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine.
3-Davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
4-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL'nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak HAZİNE'ye gelir kaydına,
5-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
6-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının, davalı tarafça yatırılan delil avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine.
7-İşbu karar tarafların yokluğunda dosya üzerinden verildiğinden taraflar vekillerine tebliğine,
ilişkin taraflar vekillerinin yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/11/2022
Katip ...
e-imza
Hakim...
e-imza